Bir otel ararken Eissa, Phoenix'e kısaca olanlardan bahsetmişti. Phoenix ona Esse'leri alındıktan sonra neden insanların intihar etmeye daha yatkın olmasının nedeni de açıklamıştı.
Esse'ler her ne kadar negatif duygular içinde olsalar da bağladıkları insanlar için her şeyi yapmaya hazırlardı. Genellikle ellerinden bir şey gelmese bile intihar düşüncesini onlardan uzak tutmak için enerjilerinin son damlasına kadar harcamayı göze alırlardı. Tabii, enerjileri tükendiğinde bazı durumalar da Esse'ler ölüyorlardı ve gerisi malumdu. Bu yüzden aşırı negatif birinin Esse'si ondan aldığında o kişinin daha da umutsuzluğa kapılması normaldi.
Bundan dolayı negatif duygulara kapılan Esse'ler, bağladıkları kişileri bırakmazlardı çünkü bırakırlarsa sonuçlarının daha kötü olacağını hissederlerdi.
Yani ne negatif bir Esse'yi bağlandığı kişiden koparmak ne de onu öylece bırakmak bir çözüm yöntemi değildi.
Otele vardıklarında Eissa, Phoenix'e planından bahsettikten hemen sonra gün boyunca aşırı yıpranmış ve yorulmuş olduğundan direkt ölü gibi uyuyakalmıştı. Uyandığında Adina'yla sözleştikleri saate yirmi dakikadan az bir süre kaldığından koşarak oteli terk etmişlerdi. Teyzesinin evine vardıklarında Adina çoktan oradaydı.
Onları gördüğünde ilk önce Phoenix'e ardından da Eissa'ya baktı. Gerilmiş gözüküyordu.
Eissa Adina'ya geldiği ve onları dinlemeye istekli olduğu için teşekkür ettikten sonra evin önündeki güvenlik görevlerine teyzesiyle konuşmaya geldiğini, eşyalarını alması gerektiğini açıkladı. Güvenlik görevlileri Eissa'yı tanıyor olmalarına rağmen onu kafalarına göre içeri alamazlardı. Neyse ki Eissa şanslıydı ve tam görevliler ne yapacaklarına karar vermeden önce teyzesinin kocası çıkagelmişti.
Adam, Eissa'yı ve Adina'yı görünce gülümsedi. Karısının yanında hiç sözü geçmese bile iyi biriydi. Eissa eşyalarını almaya geldiğini söyleyince içeri girmesine izin vermiş, ardından da evi terk ederek kendi işine gitmişti.
Eissa evde teyzesiyle baş başa kalacağını anlayınca biraz ürkse de planından vazgeçemeyeceğini bildiği için konu üzerinde düşünmeden eve daldı.
Teyzesi evin girişinde, dışarı çıkmak için hazırlanıyormuş gibi duruyordu. Eissa'yı görünce suratında ilk önce afallamış bir ifade olmuştu ancak çok geçmeden bu ifade yerini sinire bıraktı. Kaşları çatılırken hemen yüksek bir sesle konuştu. Adina'nın varlığını neredeyse fark etmemişti bile. "Burada ne arıyorsun? Kim bu eve girmene izin verdi?!"
"Eşyalarımı alıp hemen ayrılacağım." Eissa tek bir nefeste konuşmuştu. Zorunda olmasa tekrar o kadını görmemek uğruna eşyalarını bile orada bırakmaya razıydı.
Phoenix onlar konuşurken hemen teyzesinin yanına gidip omzundaki kabarık tüylü yaratığa benzeyen Esse'yi almıştı. Adina neler yaptıklarını izlerken Esse'yi Eissa'ya uzattı. Tam o sırada teyzesi daha da sinirlenerek bağırdı. "Eşyalarını evimde tutacağım fikrine nereden kapıldın?! Sen gider gitmez atılması emrini verdim! Hâlâ ne yüzle karşımda duruyorsun?"
Teyzesi onu gördüğüne o kadar sinirlenmişti ki hemen ardından onu ve annesini aşağılayıcı sözler yağdırmaya başlamıştı. Eissa, teyzesinin yağdırdığı aşağılamaları duymazdan gelmeye çalışarak kucağındaki kabarık ve göründüğü kadar yumuşak olan Esse'yi okşamaya ve ona olabildiğince sevgi vermeye odaklandı. Esse ilk başta teyzesinden ayrıldığı için huzursuzlansa da kısa bir süre sonra sakinleşmiş, kendini tamamen Eissa'nın kollarına bırakmıştı.
Esse yumuşadıkça teyzesinin ses tonu da yavaş yavaş alçalmaya başlamıştı. En sonunda ne olduğunu anlamadan tamamen sustu ve kendini geniş koridorun başında duran ikili koltuklardan birinin üzerine attı. Esse'nin sonunda az da olsa rahatladığını ve mutlu olduğunu gören Phoenix onu Eissa'dan alarak teyzesinin omzuna geri koydu.
Teyzesi bir anda gelen rahatlamayla saniyeler içinde oracıkta uyuyakalmıştı. Taşıdığı bütün o negatif enerjiden ötürü durmadan her şeye sinirlene biri haline gelmiş olmalıydı, ona bağlanan Esse'nin hiçbir gücü kalmadığı için de onu istemese de daha negatif bir hale getiriyordu fakat birkaç dakikalığına olsa da sevgi verilmesiyle hemen enerjisini toplamış ve teyzesini de iyileştirmeye başlamıştı.
Tabii bu birkaç dakikalık sevgi yeterli olmasa da bir başlangıçtı.
Adina gözlerinin önünde olanlara şaşkınlıkla baktı. Bu kadar hızlı bir şekilde böyle bir sonuç almayı beklemediği aşikardı. Eissa hemen ona döndü. "Bana inanıyor musun artık?"
Adina birkaç saniye boyunca kocaman açılmış gözlerle Eissa'ya baktıktan sonra kendini toparlayarak cevapladı. "Bu konuyu derinlemesine araştıracağım."
Eissa her ne kadar aceleyle bir an önce tüm dünyayı Esse'lerin kötü olmadığına ikna etmek istese de bazı şeylerin zamanla olduğunun farkındaydı. Bu yüzden Adina'yı onayladıktan sonra evden çıktılar. Adina ilk önce Roi'la konuşmak istediğini söyledi. Eissa bunun çok iyi bir fikir olmadığını düşünse de bunu belirtmeden sadece daha sonraki bir tarihte görüşmek üzere sözleşerek ayrıldılar.
Eissa artık telefonunu yenilemenin zamanı geldiğini bildiği için ilk önce alışverişe gitmişlerdi. Phoenix'in, Eissa nerden geldiğinden emin olmasa bile, parası vardı ve biraz harcama yaptıktan sonra otele geri döndüler. Bu şekilde en azından Adina'ya istediği zaman ulaşabilecekti.
Uzun bir günün ardından Eissa doğal olarak yorulmuştu. Duş aldıktan sonra hemen kendini yatağın üzerine attı. Otel odası küçüktü, çalışanlar Phoenix'i göremedikleri için Eissa'ya tek kişilik bir oda vermişlerdi. Yine de ikisi yatağa yattıklarında aralarında yeterince mesafe kalıyordu. Bundan dolayı Eissa'nın içi rahat olsa bile mesafe kalmadığı takdirde de Phoenix'in koltukta yatmasına gönlünün el vereceğini düşünmüyordu.
Onun ardından Phoenix de yatağa uzanmıştı. Eissa, Esse'leri kurtarıp kurtaramayacaklarına dair onun da fikrini almak istiyor olduğu için fazla düşünmeden Phoenix'e döndü ancak sözcükler daha ağzından çıkamadan genç adamın dudakları onunkilerle birleşmişti.
Eissa hemen panikleyerek geri kaçmak istedi fakat Phoenix onu ensesinden tutarak sabitlemişti. Öpücüğü daha fazla derinleştirmeden çekilse de Eissa'yı bırakmadı ve ona bakmasını sağladı.
Eissa'nın kalbi deli gibi atıyordu ve tüm vücudu yanmaya başlamıştı. Demek istediklerini tamamen unutmuştu. Neredeyse bağırdı. "Ne- Ne yapıyorsun?"
"Seni öpüyorum." Phoenix bunu dünyadaki en doğal şeymiş gibi söylemişti. Eissa'nın suratı daha da kızarırken sonunda Phoenix'in elini çekmesiyle olduğu yerde doğrulmuş ve nefeslenebilmişti. Bu sefer konuştuğu sesi oldukça kısık ve güçsüz çıkmıştı. "Bu kadar yakınlığa alışık değilim."
Phoenix diğerinin kendini herhangi bir şekilde rahatsız hissettirmek istemediği için üzerine daha fazla gitmese de dudakları hafifçe yukarıya kıvrılmıştı. Dünyadaki tüm zaman onlarında, gerektiği kadar bekleyebilirdi.
Eissa nedense Phoenix'in onunla daha fazla uğraşmak isteyeceğini düşündüğü için diğerinin konuşmasına izin vermeden hemen konuyu değiştirmişti. Aksi takdirde kalbinin daha fazla dayanamayacağına emindi. "Sence... Adina bize yardım edebilir mi?"
Phoenix bu soruyla beraber biraz daha yana kayarak Eissa'ya yeterince yer bırakmıştı. Daha önce onlara inanan Visus'lar hiç olmamış değildi, yalnızca diğerlerinin yanında ellerinden gelen hiçbir şey olmuyordu. Tek bir kişinin onlara inanması yeterli değildi ki Adina'nın kafasında hâlâ soru işaretleri vardı. Yine de ne olacağı belli olmazdı.
Phoenix kafasından geçenleri Eissa'yı endişelendirmemek için söylememeyi tercih etti. "Zamanla ne olacağını göreceğiz."
Bu cevaptan Eissa onun da tam olarak neler olacağını kestiremediğini söylüyordu. Bu yüzden daha fazlasını sormadı. Aksine Phoenix konuştu. "Yorgun musun?"
Eissa hâlâ tamamen sakinleşmeyi başaramamış olduğu için yalnızca kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Phoenix uzanarak diğerinin elini tuttu ve kısa bir süre içinde o şekilde uykuya daldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phoenix [BL]
FantasíaBL, yani iki erkek arasındaki aşkı konu almaktadır. Eissa, ailesini kötü bir şekilde kaybettikten sonra üzüntüsü yetmiyormuş gibi beş parası da olmadığından ve bir türlü iş bulamadığından ötürü ortada kalmıştır. Ne yapması gerektiğini bilmiyordur...