ona bunu söylemekten ben çoktan vazgeçmiştim⁴

543 75 29
                                    

İyi Okumalar

Üzerime çektiğim hastane yatağının örtüsü ile kaydolmayı diliyordum çünkü acım bir tek ben kaybolursam geçermiş gibi geliyordu.

Günlerden çarşambaydı, ben ise sanırım dört gündür hastanedeydim çünkü bedenimde iyi gitmeyen şeyler varmış, doktoru abimlere öyle söylerken duymuştum sadece, yanlış duymuş da olabilirdim belki. Donghyuck ile tek yumurta ikizi olmam ve genlerle alakalı bir şeyden de bahsetmişlerdi ancak o an o kadar yorgundum ki sonrasını dinleyemedim.

Bakışlarım kolumda takılı seruma kaydı, henüz sarı sıvının daha yarısına yeni gelmişti. Karnımda ki ağrı hâlâ geçmiş değildi, bir geliyor bir gidiyordu etkisi ancak yine de şiddeti ilk gün ki gibi tazeydi.

Üzerime çektiğim yatak örtüsünün içinde biraz daha kaybolmak istediğim sırada kaldığım odanın kapısı açıldı, göz ucuyla baktığımda gelen kişilerin annem ve Jeno abim olduğunu gördüm. Annem elinde ki çantasını yatağımın ucuna bırakıp yüzünde ki gülümseme ile yaklaştı bana, eli anlımı bulurken ve oradan da yanağına inerken içimi bir huzurun kapladığını fark ettim.

Annem de babam da, işleriyle meşgul insanlardı ancak bize ayıracak zamanları olurdu. Yani, biz çocukken öyleydi. Benden ziyade, Donghyuck ile ilgilenmeyi her zaman başarırlardı çünkü onun ayrı bir ilgiye ihtiyaç duyduğunu söylerlerdi hep. Çocukken bazen, ikiz kardeşimin yerinde olmayı dilediğim zamanlarım olurdu.

"Daha iyi misin bebeğim?" annemi yüzüme yerleştirdiğim gülümsemem ile başımı sallayarak onayladığımda geriye çekildi. Konuşacak dermanı kendimde bulamıyordum doğrusu, sanki elim ayağım kırılmış, kemiklerim un ufak olmuş gibiydi.

"Ben Hyuck'u okuldan almaya gideceğim, sonra buraya geleceğiz. Görüşürüz güzelim tamam mı?" annem çantasını geri aldığında yüzümde ki gülümsemenin solduğunu hissettim. "Görüşürüz," dedim ifadesizce, yanımda olmasına ihtiyacım vardı ama ona bunu söylemekten ben çoktan vazgeçmiştim. Annem odadan çıktığında abim üzerinde ki ceketini çıkarıp yatağın diğer tarafına doğru dolandı.

Donghyuck da ben de zamanında ona abi demekten geri durmaya çalışmıştık çünkü aramızda az bir yaş vardı, o daha çok abimiz gibi değil de bizim üçüzümüz gibiydi ve biz de bu yüzden ona abi demek istemiyor ismiyle seslenmek istiyorduk. Yine de babamın katı olan kararı bizim ona abi dememizi sağlamıştı.

"Sana bugün yaşadıklarımı anlatmazsam çatlarım bücürük." yatak örtüsünü üzerimden çekip beni hafifçe kenara ittikten sonra boş olan yere uzandı ilk önce, sonrasında ise yatak örtüsünü ikimizin üzerine örtüp kolunu başımın altından geçirdi. Onun bu hâline gülerken bende ona yaklaştım biraz.

Jeno abim ile diğerlerinden daha çok anlaşırdım her zaman. Taeyong abimin kuralları, Minhyung abimin ise tam olarak gösteremediği bir sevgisi vardı. Ancak Jeno onlar gibi değildi, neyse oydu, içi dışı birdi ve sanırım az olan yaş farkından dolayı böyle de olabilirdi ancak ona bakılırsa Minhyung abimle de o kadar fazla bir yaş farkımız yoktu.

"Ne yaşadın bakalım?" diye sordum serumun takılı olduğu koluma dikkat ederek diğer kolumu beline atarken, "Okulda abinle sidik yarışı yapar gibi iddialaşan bir velet vardı, ama abin onu nasıl gömdü görmen lazımdı." dediklerine kıkırdarken başını eğip bana baktı, gülüşümü görüp gözleri kaybolana kadar sırıttığında daha çok gülesim geldi bu hâline.

"Ne kızım? Kimse Lee Jeno'nun zekası ile yarışamaz." başımı iki yana sallayarak iflah olmazsın sen bakışlarımdan attım ona. Ancak o an bir gidip bir gelen ağrılarım tekrar yokladı beni, nefesim kesilirken Jeno abimin beline uzattığım kolum direk karnıma dolandı. Bu acıyı size nasıl tarif ederdim bilmiyordum ama, sanki aynı anca binlerce iğne karnıma batıyor ve orayı deşiyor gibiydi.

"Arinhe, iyi misin?" gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime, abim ise beni biraz daha yaklaştırdı bedenine ve kolunu bedenime sardı. "Geçecek güzelim, az kaldı." dediğinde gözlerimin dolduğunu hissettim.

Ne zaman geçerdi bilmiyordum ama umarım ben bitip tükenmeden biterdi.

"Hadi biraz uyu, sana masal anlatmamı ister misin bakalım?" ağlayacağım sırada sorduğu soru istemsizce sırıtmama neden olurken başımı olumlu anlamda salladım. Abim bana küçükken anlattığı masallardan  birisini anlatırken yavaş yavaş uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama bedenimi sarıp sarmalayan o sıcaklık hâlâ yerli yerindeydi. Gözlerimi açıp baktığımda Jeno abimin hâlâ yanımda olduğunu, serumun ise bittiğini ve çıkarıldığını gördüm. Sonra odanın içinde ki koltukta kıvrılmış yatan ve başını Taeyong abimin dizine yaslamış ikizim dikkatimi çekti.

"Uyandın mı?" dedi abim Donghyuck'un uyanmamasına dikkat ederek koltuktan kalkarken, benim yanıma gelip saatler önce annemin yaptığı gibi ateşimi kontrol etti. "Yarın çıkacağız hastaneden," dedi sonra, yüzünde bir gülümseme vardı anlam veremediğim.

"Donghyuck'un tedavisi ilerleme kaydediyormuş." dedi, benim hastaneden çıkacak olmam için mutlu olduğunu sanarken aslında ikizim için mutlu olduğunu kurduğu bu cümleden anlamıştım ben.

"Umurumda değil," dedim sinirle, abimin ifadesi değişti sonra, "ben burada acıdan kavrulurken, üstelik bu senin yüzünden olurken inana bana hiç bir şey umurumda değil abi." elini geriye ittirerek Jeno abimi uyandırmamaya dikkat ederek kalktım yataktan. Hastane odasının içinde ki lavaboya girip kapıyı ardımdan kapatıp kilitlerken yine her zaman ki gibi sessizce göz yaşlarımı döktüm.

Bir gün onların da kurumalarından korkarak.

-♡-
*
*
*
*

Taeyong ben senin şarap çanağına tüküreyim çocuk pü

Hien 1 Arinhe 2 yemin ederim 🥺

AMA SİZ DE HİÇ YORUM YAPMIYORSUNUZ ÇİÇEKLERİM AAA

Umarım bölüm hoşunuza gider yıldızlarım 💫💫

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌙🌙

Sizleri çok çok çok seviyorum 🥰

Kendinize iyi bakın ♥️

-jae⚰

Tohu-bohu °nct ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin