tıpkı diğer bir çok şey gibi, onlar da yoktu¹⁴

510 68 46
                                    


İyi Okumalar

Yazarın Anlatımından:

Zamanın akıp gittiği ve ardında bıraktığı tek şeyin hissizlik olduğu bir hayata sahip olmak, alışılabilecek bir şey miydi yoksa gerçekten alışılmalı mıydı bilemiyordu Arinhe.

Okul çıkışı onları almaya gelen Jeno ile arabada öylece otururken dakikalar önce abisinin ikizine karşı söylediği "Donghyuck, sen eve geç bizim Arinhe ile bir işimiz var." sözleri kafasının içinde yankılanıyordu sanki. Önceden olsa merak edeceği ve neredeyse meraktan ölecek raddeye geleceği bu cümleye şimdi tek bir tepkisi bile yoktu. Öyle ki, neredeyse tamamen boş olan kafasının içinde bu cümlenin yankı yapıyor oluşu ona göre tuhaftı.

Hareket eden arabada nereye gittiklerini bilemezken üstünde bakışlar hissediyordu, abisinin bakışlarını hissediyordu ancak dönüp de ona bakmıyordu. Camdan akıp giden yolu izlerken artık kısa olan saçlarının yüzüne doğru dökülen tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırdı, ince yüzünün ortaya çıkmasına neden oldu bu hareketi.

Çok güzeldi Arinhe. Tıpkı ikizine benzeyen yüz hatlarının yanı sıra biraz daha büyük olan gözleri, hafif esmere kaçan teni ve kahve saçları ile çok güzeldi. Önceden olsa göğsünün altına kadar dökülen uzun saçları ve yüzünden eksik etmediği gülümsemesi ile bir meleği andırırken şimdi hayata küsmüştü. Kanatları kırılmış, umutları tükenmiş ve gözlerinde ki ışıltılar yerini hiçliğe bırakmış bir melek olmuştu.

"Arin," abisinin sesi ile kendine gelirken irkilerek ona doğru döndü, Jeno ise hafifçe gülümseyerek başıyla ileriyi doğru gösterdi. O ana kadar Arinhe'nin fark edemediği şey ile gözleri kesişti. Üç ay öncesinde bu şeyden abisine bahsettiğini hatırladı, heyecanla sarf ettiği sözleri kulağında çınladı adeta. Bir kaç yılda bir yapılan tasarım ve çizim festivaliydi geldikleri yer.

Nasıl da heyecanlıydı o gün Jeno'ya bu festivalden bahsederken. 'Gideriz değil mi abi?' diye sormuştu merakla, şimdi ise ağzından tek çıkan şey "eve gidelim, yorgunum." olmuştu. Jeno başını olumsuz anlamda iki yana sallayarak arabadan indi ve Arinhe'nin kapısına doğru dolanarak açıp narince tuttu kolundan. Sanki mümkünmüş gibi parmakları birleşiyordu kolunu tutarken, bunun farkındalığı ile kaşlarını çattı Jeno.

"Hadi," dedi onu arabadan çıkarırken, "bugün senin günün," Arinhe işittiği sözlere gülmek istedi, kahkahalar atmak ve ardından da ağlamak istedi. Önceden olsa kalbini hızlı attıracak, kendisini mutlu hissetmesini sağlayacak bu kelimeler şimdi içini dağlıyordu sanki. Yine de ses çıkarmadı, abisinin kendisini sürüklemesine izin verdi.

Okul forması gittikçe zayıflatan bedeninde o kadar bol duruyordu ki, bu ise Arinhe'nin hoşuna gidiyordu, 'böyle kalsın,' diyordu içinden, 'kimse hasta olduğumu anlamayacak' evde de oldukça bol olan kıyafetleri tercih ediyordu, dar ve üstüne oturacak her şeyden kaçınıyordu. Öyle ki sıcak olmaya başlayan havalara rağmen şortlarını evde giymiyordu bile.

Festivalin olduğu alana girdiklerinde etrafında gözlerini gezdirdi, bir çok stant açılmıştı, meraklı olan insanlara sunum yapan ve ürünleri tanıtan insanlarla doluydu her yer. Jeno onu en meraklı olduğu yere doğru ilerletirken ayakları geri geri gitti sanki Arinhe'nin. 'Yapma,' demek istedi, 'kaçtığım şeyleri bir bir yüzüme vurma abi, bunu bana yapma'

Kara kalem çizimlerinin olduğu alana geldiklerinde bu sefer portrelere çizilmiş kara kalem çalışmalarına baktı, içi gitti bu sefer. Haftalardır uzak olduğu, hayatımın anlamı dediği şeyi görünce içi titredi. Titreyen ellerini sıkı sıkıya yumruk yaparken eline bir kalem almak istedi ancak anında vazgeçti bundan. Nasıl tutacaktı? Alelade bir su bardağını bile zorla tutarken kalemi nasıl tutacaktı ki?

"Hoşgeldiniz," diyen kadına bile bakamadan öylece çizimlerin her birisine baktı. Gözleri dolmadı, içi giderken bir damla yaş bile dökemedi çünkü artık o hissizliğe kapılıyordu. Tamamen değil belki, yavaş yavaş ancak onu o hissizlikten tutup çıkaracak bir elin de olmadığının farkındaydı. Çok isterdi, umutsuzluğa kapılmamak ve tıpkı Jeno abisinin önceden söylediği gibi her şeyin iyi olacağına canı gönülden inanmayı çok isterdi.

"Birazdan ünlü çizerlerimizle bir söyleşi yapılacak, sizi de orada görmekten mutluluk duyarız." Jeno gülerek kadını başı ile onaylayıp kız kardeşine doğru döndüğünde öylece portrelere baktığını gördü, duraksadı bir an. O an neden bilinmez kardeşini incelemek geldi içinden. Baştan aşağıya, önceden olan ancak şimdi olmayan bütün eksikleriyle inceledi onu.

İlk önce kendi elleri ile kestiği saçlarına baktı, soluklaşan tenine, mimik oynamayan yüzüne. Ardından titreyen ancak yumruk yaptığı ellerine baktı, okul formasının eteğinin açıkta bıraktığı ve tıpkı elleri gibi titreyen bacaklarına. Sonra bütün parçaları birleştirdi kafasında, bir ay öncesine gitti aklı. Bu kadar sağlıksız mıydı ki kardeşi? Bu kadar çökmüş ve bu kadar ifadesiz? Değildi ve Jeno da artık bunun bilincindeydi.

Yanına yaklaşıp elini korkarak omzuna koydu Arinhe'nin, "söyleşiye katılmak ister misin güzelim?" diye sordu, aldığı tek cevap ise olumsuz bir baş sallaması oldu. Hayalet gibiydi sanki orada, kendisini gören bir tek abisiydi. Ne yanından geçip giden insanlar ne de onun gibi çizimleri izleyen diğerleri görmüyor gibiydi onu.

"Peki," Jeno zorlukla yutkunup gülümsemeye çalıştı, "hadi gel, diğer stantlara bakalım." dediğinde kendisine dönen gözlerle duraksadı. Ne zamandan beridir öyle bakıyordu kardeşi ona? Pasparlak ve âdeta bol yıldızlı gökyüzünü sığdırmışcasına bakan gözleri de yoktu artık. Tıpkı diğer bir çok şey gibi, onlar da yoktu.

"Eve gidelim," sesini kendisi bile zor işitirken abisinin duyup duymadığından şüphe etti ve tekrarladı cümlesini. Abisinden ise aldığı tek bir onayla çıkışa doğru ilerledi sadece. Ardında gördüklerinden çıkardığı anlamlarla cebelleşen ancak anladıklarının da doğru olmaması için Tanrı'ya dua eden abisini bırakarak çıktı ve gitti.

Tıpkı ruhunun bedenini terk edip gittiği gibi, ardında sadece öylece nefes alan bir beden bırakıp çıkıp gittiği gibi.

O da gitti.

-♡-
*
*
*
*

Tekrar uyarımı yapayım bu kitap angst anam babam 😗

Tohu bohu için bir kaç fotoğraf çekimi yapacağım şey gibi yani hani anladınız işte. Basit bir kaç şey, çekince de atacağım buraya.

Bu bölüm biraz geçiş bölümü gibi oldu, kendi anlatımımdan yazmak istedim belki biraz daha iyi anlaşılır diye. Ancak pek içime sinmedi, yazarın anlatımından kısmını pek beceremiyorum sanırım...

Neyse öhöm

Umarım bölüm hoşunuza gider yıldızlarım 💫💫

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen 🌙🌙

Sizleri çok çok çok seviyorum 💞

Kendinize iyi bakın 💗

-jae🌬

Tohu-bohu °nct ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin