Gece yarısı uyandığımı fark etmem ve algılamam yeterince uzun sürmüştü. Bir öksürük sesine uyandığımdan emindim ve ilk gözüm Wei'ye, sonra Ryo'ya baktı. Onları rahat görünce tekrar bakındım. Ve Klara öksürüğün asıl kaynağıydı. Sessizce yokladım, "Hey, iyi misin? Su..?"
Ryo atladı, "Pek keyifsiz duruyorsun. Ha bu arada, 10 kere bezle ovaladım Klara ama bu gözlük lekeleri geçmiyor." Dedi sırıtarak. "Ryo... Ellerini tekrar değdiriyorsun ondan oluyor aptal herif..! İyiyim Sunwoo, sağ ol. Suyum var."Bu kısa diyalog içinde onca olay arasında bile bir samimiyet sezmiştim. Sonuçta
buradaki negatif evrenin biraz olsun bir pozitifliğe ihtiyacı vardı. Bunu koruyan bizdik, en azından şimdilik. Yine de uyuyamamıştım. Başımın ağrısı ve kafamdaki acayip soruların senfonisi gergin bir ortam oluşturuyordu...'Ajanlar, inişe geçmek üzereyiz, acilen hazırlanmanız gerek... Tekrar ediyorum...' Seslerinden sonra ışıklar son seviyeye kadar açıldı ve herkes bir anda ayılmıştı. Tekrardan o soğuk ve boğuk ses: 'Ateşlerinize sırayla bakmam gerek.' Dedi ve herkes bileğini uzattı sırayla. Bu saçmalıklar neyin nesiydi? Ben bileğimi uzattım. Ateşim çok fazlaydı, şaşırmıştım. "Ona battaniye verin." dedi bir ses. Alüminyum battaniyeye kendimi sardım. Ryo da kontrolden geçip yanıma geldi, "Hiç üşüdüğünü de söylemedin, iyi ki bayılmadın Sunwoo. Endişelenirdim. Sanırım halsizliğin bundan..." Dedi ve yanımda durdu. "Bay Amir, ateşiniz düşük." Dedi bir ses yine. Amir ise donakaldı, "Buna ne demeliyim?" Benimle gelmeniz gerekiyor, kan değerlerinize bakmalıyım, dedi karşı ses.
"Bu çok saçma. Sırf kan değeri için şu yoldan geçirmeyecek misiniz? O bizimle ve sorunu yok. Benim teknolojimle şak diye halledersiniz! Alın işte, bunu kullanın. Bu hari-" Dedi ve sözü yarıda kesildi Alman Dahi Klara'nın.
"Senin teknolojilerin acemice, ve henüz doğruluğu ve güvenliği kesin değil."
Klara'nın elindeki şeyi alıp yere fırlattı.Ezdi kırdı. Şok olmuştum, çok can sıkıcıydı. Hepimiz Bunlar olurken engel olmaya çalıştık ama birkaç adama 5-10 kişi hükmedemedik. Hatta dayak yiyenler bile oldu, bana birisi sopayla kolumu darp etmişti. Önemsemedim ama bu kadarı fazlaydı, aceleyle Klara'yı zarar görmemesi için yanıma çektim. Omzundan tuttum ve çenemi ona dayadım, üzülmüştü.
Sonra da çantasını savurarak eline adam kimliği bilinmez aptal 'görevli personel' içindekileri yere bir hışımla boşalttı ve onları da paramparça etti. Bunların yine hepsi olurken, diğer görevliler çekip götürmüştü hepimizi.
Klara pek tepki verecek durumda değildi, içinin ne kadar parçalandığını tahmin etmek zordu. Çünkü bunları sadece içi bomboş koğuşta beklerken yapmıştı. İçindeki sabır onu sessiz bırakmış olabilirdi ancak. Grupça teselli laflarımıza başlamadan, bir ses çıkageldi.
"En iyi ve güvenilir yöntemler, en eskileridir. Bilirsin... Belki de canını sıkmamalısın, seni anlıyorum. Klara."
Hepimiz bu değişik, Rus aksanlı kişinin kaynağını ararken arkamızı dönmüştük. Sarışın ve bembeyaz tenli biriyle karşılaşmamız garibimize gitmemişti. Lakin Klara sinirlenip yoluna devam etmişti. Belki de geçmişe dayanan siyasi çatışmalar falan da denilemezdi. Haha! Tamamen sisteme sitem ederek hızla ayrılıvermişti. "Hmm, milldt? Niye öyle mal görmüş gibi bakıyorsunuz, ben... Sasha.(Sova)"
Hepimiz bir ağızdan huzursuzca selam verdik. "Kusura bakma, olaylar ani gelişti de..." Dedi Wei. Sohbete başladılar, Klara bir köşeye çekilmişti. Sanırım yalnız kalmak isteyince kimse de üstüne gitmedi. Sanırım bu tavrın ters teptiği tek kişi Ryo... Onun yanındaydı, kulak misafiri oldum.
"Klara. biliyorsun. Buradaki insanlar çetin ceviz tipler. Teknolojilerin ne kadar yararlı ve hoşsa, hepimiz farkındayız. Canını sıkma. Şuracık odada neler yaptığını düşünürsen, bunlar sana bir nevi çerezdir, öyle değil mi?" Dedi. Kendinden emin ve "madem böylesin göster kendini" tavırlarıyla ona bakıyordu. Klara'ya aşağılık muamelesi yapar gibi göstererek ona hırs aşıldığı çok belliydi. Klara onayladı, sakinleşen ortamı yine Zyanya bozdu,
"Ben memnun değilim. Yapacağın teknolojinin içine sıçayım Klara. Adını anmaktan utanıyorum. YÜZ KARASI ALMAN VELET!" Diye bağırdı. Ve üstüne yürümeye başladı. Oh... İşler kızıştı..."KES ARTIK! Zyanya..! BEN BİR ŞEY YAPMADIM!"
Zyanya vücudundaki bir dövmeyi gösterir gibi ona doğruldu, Klara
Cümlesini bitirmeden susmuştu ve onun gözlerinin içine bakınca gözleri faltaşı gibi açılmış, dediklerine pişman bir tavırla nefes nefese kaldı, yere yığıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Radiant, Valorant (ara verildi)
Ficção Científica"Hey Sunwoo, bütün gün yemek yapıyorsun ve asla yemiyorsun; yemek yemeyi sevmiyorsan neden aşçı oldun ki?" Sırıttım. "Gurme olmadım ki ben." Ryo bu sefer laf dalaşında kaybetmişti. ✧*。 game cinematics, arts and storytell belongs to riot games, i d...