7. Bölüm

2K 151 13
                                    

Merhabalar :)

Artık olaylara girişiyoruz, prenses Dünya'ya gelecek. Bakalım orada neler olacak.

Bölüm biraz geç geldi bunun için üzgünüm ama işlerim vardı bulabildiğim kısa zamanlarda yazmaya çalıştım.

Bu kadar uğraşıyoruz bi yıldızı çok görmeyin sjzkskzmsk

Bu bölüm diğerlerine kıyasla daha uzun, bundan sonraki bölümlerde bu uzunlukta ya da daha uzun olacak.

Şimdilik sizi bölümle bırakıyorum. Düşüncelerenizi belirtin!!! Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın!!!

Satır arası yorumlarınızı unutmayın!!!

🪐İyi okumalar🪐

...

7. Bölüm
"Gri Ay'ım, sen parlamadıkça ben hep sönük kalacağım..."

-12 yıl 9 ay önce-

Çaresizlik.

Bu duyguya hiç kimse yabancı değildir, aniden gelip kapımızı çalar ve elimizi kolumuzu bağlardı. Önümüze koyduğu tek bir seçenek belki hayatımızı değiştirecek o dönüm noktasıydı. Bazen iyi, çoğunlukla kötü... o seçeneği kabul etmekten başka şansınız yoktur. Evet ya da evet... bir evin tek kapısı vardır ve kırık olsa bile o kapıdan çıkmak zorundasın çünkü tek yoldur, çaresizlikte böyledir, yol engebeli de olsa çiçeklerle de süslü olsa başka yoldan yürüyemezsin çünkü uçuruma bakar...

Kral, uzun zamandır yolu kendisine düşmeyen bu duyguyu iliklerine kadar hissetmişti. En çokta Luna'ya söylerken hayatının en zor anını yaşadığını düşünmüştü.

Sıra sıra uzun kirpikleri göz yaşıyla ıslanmış, göz kapaklarına ağırlık yaparken, Luna omuzları sarsılarak ağlıyordu. Görünmez ipler boğazına sarılmıştı ve her nefes alışı ciğerlerine oksijen değil, zehir çekiyordu.

Kral, eşine nasıl teselli verebilirdi bilmiyordu, böyle bir durumda teselli verilebilirmiydi onu da bilmiyordu. Kafası çok karışıktı, kâhinle uzun uzun konuşmuştu. Kâhin sanki önceden planlamış gibi neler olacağını en ince ayrıntısına kadar anlatmış, kralı şaşırtmıştı. Öte yandan kral, kâhinin ağzından çıkıp havaya karışan kelimelerin hiçbirine odaklanamamıştı. Kulaklarına ulaşan tek sözcükler beyninde bir çığ etkisi yaratmış, etrafı tuzla buz edip gitmiş ve kralı zehirli düşünceleriyle yanlız bırakmıştı. Susmuyordu kafasında yankılanan ses...

"Kralım, prensesi Dünya'ya göndermelisiniz..."

Başına giren şiddetli ağrıyla yüzünü buruşturdu, gözlerini kırışana kadar sımsıkı kapatıp elleriyle şakaklarını ovaladı ancak geçmeyecekti.

'Hafızası silinecek' demişti kâhin, kralı ne denli mahvettiğini bile bile sözcükleri tokat gibi çarpmıştı yüzüne.

Uzun süre sonra ilk defa göz pınarlarında yanma hisseden kral, bir damla yaşın gözlerinde kurtulup yanağına doğru süzülmesiyle kesik bir iç çekti. Bu yaşların boşuna aktığını bilmek ağlamasının şiddetini arttırmaktan başka bir işe yaramamıştı.

Kraliçe bir iç çekiş duyduğunda, yaşlardan kıpkırmızı olmuş, büyük, masmavi irislerini ağır ağır eşine çevirdiğinde buz kesti.

Sessiz sessiz ağlayan kral, kraliçenin içindeki son umut ışığını da söndürdü. Kralın ağladığına çok az şahit olmuştu ve şuan ağlaması da hiçbir çarenin kalmadığını net bir şekilde gösteriyordu. Kraliçe burnunu çekti, elleriyle yanaklarını kurulayıp biraz kayarak eşinin yanındaki yerini aldı.

𝐺𝑅𝐼̇ 𝑃𝑅𝐸𝑁𝑆𝐸𝑆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin