Ertesi gün her şey bir başkaydı. Taehyung şarkılar söyleyerek duş almıştı. Çiftlikle ilgili işlerini hallederken her adımında bir şevk vardı. Kendini parlak ve yeni hissediyordu. Ve tüm bunlar bir kaset yüzündendi.
Kasım gelmişti ve Şükran Günü tatili yaklaşıyordu. Eskiden, Taehyung okula ara verme konusunda heyecanlı olurdu. Ancak şimdi neredeyse kahrolacaktı çünkü Jimin'i her gün görmek istiyordu. Şimdi daha bile fazla istiyordu bunu. Bulutların üzerinde gezmekle ilgili birçok şey duymuştu bugüne kadar, ancak o bulutların üzerinde yürüyen kişinin ta kendisi olmak şimdi bambaşka hissettirmişti. Ve asla yeryüzüne dönmek istemiyordu.
Kaseti yanında okula bile getirmişti. O gün için seçimi genelde yeni çıkan albüm neyse o olurdu, ya da; birle on arasında ne kadar duygusuz hissettiğine göre değişirdi. Ama bugün, kaset çaları ile birlikte yalnızca tek bir kaset getirmişti, çünkü ihtiyacı olan tek şey Jimin'in sesiydi.
Çok mutlu olduğu gerçeği dışında pek de bir şey düşünmemişti bu konuyla ilgili. Ancak beşinci derse yaklaşırken, düşünmesi gerektiğinin farkına vardı.
Çantasına koymak yerine kollarında tuttuğu fotoğraf dosyasıyla birlikte koridorda yürüyordu. Genelde çantasında olurdu bu dosya. Bugün düşünmüyordu. Bugün, tek hissettiği şey delicesine aşktı. Derse gitmek için Jimin'in dolabının önünden geçmesi gerekiyordu ve şu an Jimin orada bir arkadaşıyla birlikte duruyordu.
Kasette "Distant Lover" çalmaya başladığında Taehyung kendini yalnızca, kısmen yeryüzünde hissediyordu. Kendini koridorda yürüyormuş değil de süzülüyormuş gibi hissediyordu.
Ta ki biri onu itene kadar.
Birisi kulaklıklarını kulağından çıkarmıştı ve o an Taehyung sanki başından aşağı bir kova buzlu su dökülmüş gibi uyandı sendelerken.
"Ne dinliyorsun?" dedi Sporcu, Alex, sinsi bir şekilde. Kulaklıkları taktı ve Taehyung geri almak için öne doğru hamle yaptı ancak eline geçen tek şey geri itilmekti bir kez daha. Seramik zemine doğru yere düştü ve olanlar oldu.
Dosyası kollarından düştü ve düşerken de kapağı açıldı. Tüm fotoğraflar saçılmıştı.
Tam Jimin'in ayaklarının dibine.
Jimin ve arkadaşı, henüz her şeyden habersiz, Taehyung'a güven vermek ister gibi gülümsüyordu. Yoongi, cesur ve oldukça saygısız bir şekilde Alex'e zamanını değerlendirmek için daha iyi bir şey yapmasını söyledi. İkili birbiriyle atışıyordu Jimin eğilip fotoğrafları toplamaya başladığında. Kaşları çatıldı.
Taehyung'un tüm dünyası başına yıkılıyor gibiydi. Ağzı kupkuru oldu. Teni adeta alev aldı ve göğsü sıkışmaya başladı Jimin ona ait olan fotoğraflardan birini yerden alıp kaşlarındaki çatık daha da derinleşirken. Çekildiğini bilmediğin sana ait olan bir fotoğrafa bakmak tuhaf olmalıydı.
Jimin bakışlarını tekrar Taehyung'a çevirdiğinde yüzündeki gülümseme yerini en ham halinde bir tiksinmeye bırakmıştı. Taehyung yutkunamıyormuş gibi hissetti. Fotoğrafları toplamaya başladığında Alex tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Hass... Jimin, bu çocuğun kasetindeki ses senin mi?!"
Taehyung dayanamamıştı. Bu duyduğu sözlere, Jimin'in yüzündeki bakışa, koridordaki herkesin ona bakmasına... Ve ağlamaya başladı.
Bariz değildi. Sesli ağlayan bir insan değildi. Ancak gözlerinden yaşlar akıyordu ve dişlerini sıktı. Başını daha fazla öne eğerek ve Jimin'in bakışlarından kaçarak ve fotoğraflarını yerden toplayarak kendini biraz olsun kurtarmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mudlands & yellow acacia | VMIN (Çeviri)
Fanfictionorijinal hikaye ao3'te nonheather tarafından yazılmıştır. *** Lisedeki son yılının ilk gününde Jimin dolabını açtığında bir not ve "The end of summer" başlıklı bir kaset bulur.