"Boom! Shake the Room" okulun spor salonunda gümbürdüyordu onlar yetiştiğinde. Parti tam gaz devam ediyordu, tavanın tam ortasında dönen disko topunun ışıltıları zeminde ve insanların yüzünde yansıyordu.
Taehyung Jimin'e döndü ve eğildi. "Bu dansı bana lütfeder misiniz?"
"Bakarız. Bana uyum sağlayabileceğini düşünüyor musun?"
"Aynı soruyu ben de sana sorabilirim."
Tüm hızlı şarkılar boyunca dans ettiler. Taehyung'un hareketleri dibine kadar klişeydi ve Jimin belli belirsiz bunları babasından öğrenip öğrenmediğini sormak istedi. SWV'nin "I'm So Into You"sundan Zhané'nin "Hey Mr. DJ"ine kadar hiç durmadan dans ettiler ve gerçeklik çok uzakta bir şeye dönüştü.
Sadece bir şeyler içmek ve arkadaşlarına selam vermek için durmuşlardı. Yoongi Namjoon'un takımına uygun bir buket almıştı. Bazen bu çift işlerini abartıyorlardı. Hoseok ise gerçekten o üniversite birinci sınıf öğrencisi ile dans ediyordu, Seokjin şık ve düzgün bir smokin giymişti. Hepsi ona inanmadığı için özür dilemeyi bir kenara not aldı.
Daha yavaş şarkılar başladığında, "Love Is" ve "I Will Always Love You" onların dansı da yavaşlamış ancak daha yoğun bir hal almıştı. Taehyung çok geçmeden, Jimin başını onun göğsüne yasladığında ağır ağır dans ederken, dans hareketleri ile birbirleriyle iletişim kurduklarını fark etti. Kollarını Jimin'in beline doladı ve Jimin'in kolları ise onun omuzlarından sarıyordu sağa sola sallanırlarken. Dans kısmını zar zor hatırlıyorlardı, asıl akıllarında kalan şey yalnızca birbirlerine sarılarak kayboluşlarıydı.
Ve şimdi, Whitney Houston'un sesinde dansa devam ederken, birbirlerini rahatlatıyorlardı. Ancak o an Taehyung ne kadar korktuğunu fark etti. Çünkü gerçek şu ki, Jimin'in ailesi haklı olabilirdi - aralarındaki şey geçici olabilirdi.
Jimin başını kaldırıp Taehyung'a daha yakından baktı, gözlerinde insanların şarkılar yazdığı türden bir sevgi vardı. Ardından, sanki nihayet cevap bulmuş gibi, küçük bir şekilde gülümsedi ve Taehyung'un dudaklarına saf bir öpücük bıraktı. Taehyung dudaklarını aralamak ve arabasında ya da Jimin'in odasında yaptıkları gibi öpüşmek istiyordu, kibar ve ehli ancak derin ve duygusal anlamda vahşi. Ancak şaperonlar onların oradan atılmasına yol açardı, o yüzden bu küçük öpücük ile yetinmekle kaldı ve alnını Jimin'in alnına yasladı dans etmeye devam ederken.
Mezuniyet balosu hemen bitmişti. Eğer okulun bunu ne kadar abarttığına bakılacak olursa, birkaç saatten daha uzun süreceği düşünülürdü. Birlikte akşam yemeğine gitmişlerdi sonrasında, deri koltukları ve müzik kutusu olan küçük bir restorana. Jimin yemek boyunca sessizdi, Seokjin ile ufak tefek konuşmalar gerçekleştiriyordu ancak genel olarak sadece diğerlerinin yorumlarına tepki veriyordu kendi bir yorum yapmaktansa. Namjoon müzik kutusunda bir şey çalmak için elli sent attı içine CD çok geçmeden The Who'nun "My Generation"ı restoranı doldurmuştu.
"Ne nostaljiksin," dedi Yoongi Namjoon geri geldiğinde. İkili bütün gece boyunca çok alıngandı, her zamankinden daha fazla. Taehyung içten içe onlar gibi olmayı diledi. O kadar aşık ancak üniversitenin getireceği şeylerden korkmayan.
Namjoon koltuğuna oturdu ve kolunu Yoongi'nin omzuna attı. "İki hafta var lisenin bitmesine, özümüzü kutluyorum. Okulun bağlarından kurtulmamıza ve resmi olarak egemen jenerasyona dönüşmemize."
"Bu şekilde söylemek zorunda mısın?"
"Gitmiş olacağız," dedi Namjoon. "Bu yerden uzakta ve canımız ne isterse onu yapabilmek için özgür. Buradan gidebileceğimiz tek yer daha da yukarısı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mudlands & yellow acacia | VMIN (Çeviri)
Fanficorijinal hikaye ao3'te nonheather tarafından yazılmıştır. *** Lisedeki son yılının ilk gününde Jimin dolabını açtığında bir not ve "The end of summer" başlıklı bir kaset bulur.