Tekrar selamm!
İlham olmayınca bölüm yazmak çok zorlaşıyordu neyse ki Taylor Red ile bu eksikliğimi giderdi. Teşekkürler bebeğim!
Evet, ben fazla boş yapmadan bölüme geçelim!
***
Bazen söyleyecek çok şey varken bile sesimiz çıkmazdı. Dudaklarımız birbirine görünmez bağlarla bağlanır hiçbir kelimeyi özgür kılamazdık. Kafamızın içinde dönüp duran onca şeyin arasından bir tanesini koparamazdık. Bu anlar kimi zaman güzel, kimi zaman kötü olurdu.
Bu an güzel miydi?
Şarkı fikrimden sonra kayıt aldık, ben de Kaya'nın ısrarları üzerine arka vokal olarak şarkıda yer almıştım. Şarkının alt yapısını düzenlerken Kaya uslu bir çocuk gibi beni izliyordu. Sürekli ona soruyordum ekleyeceğim seslerin uygun olup olmadığını. Daha beğenmediği olmamıştı, bu da garipti. Ben mi bu işte çok iyiydim yoksa o mu çok kolay beğeniyordu?
Stüdyo ferah ve estetik bir dizayna sahip olduğundan kafam müzikle doluyken bile kendimi rahat hissedebiliyordum, şu an olduğu gibi.
Her şey bittiğinde şarkıyı oynatmak çok zordu çünkü sonuç seni hüsrana uğratırsa bütün yaptıların hiçliğe karışıyordu. Bu şarkı ise spontane gelişmişti, sözler bile yoksuldu. Hislerimi derin yaşamazdım, bu yüzden sanki hissiz sözler yazmıştım. Kaya böyle düşünmüyordu ama nedense bir şeyler eksikti. Çoğu şarkıya anlam kazandıramıyordum kafamda, eksiklik en doğru kelimeydi.
"Neden durdun?"
Kaya'nın tok sesi duraksayan parmaklarımı harekete geçirdiğinde ona bu dünyada değilmiş gibi baktım. Bazen zihnimin içinde kayboluyordum, çıkışı bulamıyor ve eve dönemiyordum.
Bazen dönecek bir evim bile yokmuş gibi hissediyordum.
Her şey yolundaydı, her şey mükemmeldi. Belki de sebebi buydu. Belki de her şeyin anlam kazanması için mükemmelliğin seni terk etmesi gerekiyordu.
Hayır, bunu tabii istemiyordum ama anlayamıyordum. İnsanların çoğunun yaşamak isteyeceği bir hayat yaşıyordum ama öyle boş yaşıyordum ki çoğu zaman hissizleşiyordum.
"Bir şey düşünüyordum." dedim Kaya'nın mavilerine bakarken. Bugün stüdyoda geç saate kadar kalamazdı çünkü hayatının yoğun dönemine resmen giriş yapmıştı. Artık bir menajeri vardı. Bir spor programı ve yabancı dil kursları vardı. Yakın zamanda dans ve sahne hakimiyeti için de eğitim görecekti. Geleceği hala planlanıyordu, bizim şarkı yapma hızımıza bakılınca çıkış yapması uzun sürmeyecekti.
"Ne düşünüyordun?"
Kaya'yı tanımaya başlamıştım. Kendisi açık bir kutu gibiydi. Kimseye hayatını ya da düşüncelerini anlatmaktan kaçınmıyordu. Bu yüzden başkalarına bu konuda soru sormaktan da çekinmiyordu.
"Bazen boşa yaşıyormuşum gibi hissediyorum." dedim derin bir nefes aldıktan sonra. Sandalyemi döndürüp tamamen onunla karşı karşıya kaldığımda yüzündeki ifadenin değişmesini izledim. Belki de ne düşündüğümü anlatmayacağımı sanmıştı...
"Sanki her şey anlamsız gibi..." Buna zengin depresyonu mu deniyordu? Çünkü bana aşırı saçma geliyordu ama böyle hissetmeme de engel olamıyordum. "Uğruna savaştığın, elde etmeye çalıştığın bir şey yok çünkü."
Kaya net bir şekilde konuştuğunda yine beni kendimle baş başa bırakmıştı. Bir hedefim var mıydı? Evet, başarılı olmak. Peki bunu ne kadar önemsiyordum? Hırslı mıydım? Sorular kafamda döndü ve durdu. Hepsi tepemde sıralandı ve birer suret kazanıp etrafıma dizildiler. Belki de hayatıma anlam kazandıracak bir şeye ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELODİ
Teen FictionBabası bir kayıt şirketi sahibi olan ve babasının izinden giderek şarkı yazarlığı ve yapımcılığı yapan Beste tesadüfen gizli bir yeteneği keşfeder. Bu kişi sesi ve müzik besteleme açısından onu oldukça etkileyen Kaya'dır. İkisini bir araya getiren b...