Ölüm ayırır demişlerdi. Biz ölsek de ayrılmadık sevgilim.
-Efsa Akgöz-••••
Dizlerime kadar bulaşan çamurun içinde bata çıka ilerlemeye devam ediyordum. Kızgın bulutların gazabına uğrayan yeryüzünü su götürüyordu. Bu yağmurun altında koca bir ormanın içinde olmakta benim şanssızlığımdı.
Her şeye rağmen ilerlemeye devam ettim. Sık ağaçların arasından geçerek uçurumun kenarına ulaşmam gerekiyordu. Beni orda bekliyordu. Bunu biliyorum çünkü ne zaman kaybolsa, uzaklaşmak istese buraya gelirdi.
Elime aldığım kalın dal parçasını ayağımı bırakmak istemeyen çamurdan kurtulmak için kullanıyordum.
Sonunda uçsuz bucaksız okyanusun gökyüzü ile birleştiği çizgisini gören gözlerimle derin bir nefes aldım. Buraya gelmeyeli çok uzun zaman olmuştu.
Gittikçe seyrekleşen ağaçlar artık bittiğinde uçurumun kenarında gördüğüm beden ile yüzüme bir gülümseme yayıldı.
Adını bağırsam bile dönmedi. Yağan yağmur ve okyanusun sert dalgaları arasında kaybolan sesimin ona gitmediğine emindim ama bir kez daha denedim.
Kafasını yavaşça çevirip baktığında yüzümdeki gülümseme genişledi. Beni duymuştu. Yanına gittikçe yaklaşırken dikkatli bir şekilde ayağa kalktı. Yanına ulaştığımda beklemeden omuzlarından tutup kendime çektim.
Ona ihtiyacım vardı. Ona sarılmaya, onun sıcaklığına ihtiyacım vardı. Bu soğuk havaya inat sıcak olan bedeni ile beni sardı.
Ne güzel şeydi sarılmak. Ne çok şeyin ifade ediliş biçimiydi. Ne çok huzur veriyordu insana.
Beni kendinden ayıran beden ile kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Çok güzeldi. Gerçek olamayacak güzeldi. Kusursuzdu.
O zeytin gözleri ile bana her baktığında içim gidiyordu. Birini bu kadar çok sevmekten korkmuştum her zaman. Ama birini bu kadar çok sevmekmiş ihtiyacım olan.
Yüzünde anlamlandıramadığım acı bir ifade ile bakıyordu. Neden gözlerinde hüzün vardı? Neydi ona bu umutsuzluğu veren?
Ellerimi yavaş bir şekilde yanaklarına yerleştirdim. Yanağını avucumun içine sürtüp ufak bir buse kondurdu.
"Ne oldu? Anlat bana."
Kafasını salladı. Konuşmak istemiyordu. Yaşarken çektiği acıyı anlatırken de yaşamaktan korkuyordu. Bunu gözlerinden görebiliyordum. Onu o anlatmadan görecek kadar izledim.
Uyurken izledim, konuşurken, gülerken, ağlarken, her anında izledim. Kaybetmek istemediğim bu insanı aklıma kazıdım. Gözlerimi kapattığımda gözümün önünde canlanan bedenin sahibi, ruhun neden bu kadar acı çekiyor?
Uçurumun kenarına oturdu yeniden. Beklemeden yanına yerleştim. Çünkü buna ihtiyacı olduğunu biliyorum. Bizim birbirimize ihtiyacımız var.
![](https://img.wattpad.com/cover/291998348-288-k20980.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acılar ve Umutlar
Short StoryAcıları dindiren umutlar ve umutların getirdiği acılar...