"Defolun gidin evimden sizi iğrenç yaratıklar pis ibneler!"
Ben ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözlerim ve titreyen bacaklarımla hiç iyi değildim.
"Anne sakin ol! Saçmalama sırf eşcinsel diye evden mi kovacaksın? Bu kadar sığ bir insan mısın?"
Annem durmuş, yavaş yavaş arkasına dönmüş Yoongi'ye uzun uzun bakmıştı.
"Sen- sen de mi ibnesin?"
Yoongi hiç bir şey söylemezken, yanımdaki Jungkook olaya dahil oldu.
Konuşmadan önce ellerimizi birbirine kenetledi.
Birden bir güç gelmişti.
"Daha fazla istenmediğimiz bir yerde durmayacağız! Evinizde sizin olsun!"
Bana dönüp merdivenlere doğru ilerledi bende peşinden giderken, annem bana hitaben bağırarak konuştu.
"Taehyung! Eğer o adamdan ayrılırsan burada kalabilirsin! Ama o pis ibne gidecek ve bende seni tedavi ettireceğim ve kurtulacaksın bu pislikten!"
Arkama bile dönmeden Jungkook'u da sürükleyerek yürümeye devam ettim.
Böyle olmamalıydı, bunu istemiyordum. Neden annem beni olduğum gibi kabul etmiyordu? Ben kötü birşey yapmıyordum ki.
Neden kimse beni kabul etmiyordu? Bu koskoca dünya neden bana dar geliyordu?
Bu evdeki son günümdü, sabah uyanmıştım her zaman ki gibi, nereden bilebilirdim ki bu günün son günüm olacağını?
Jungkook odama gelip beni özlediğini söylemişti. Sonra annem geldi bizi öyle gördü. Sonra kıyamet koptu tabi.
Ama uğraşmayacaktım, madem beni istemiyorlar, bende giderim. O kadar da gurursuz değilim.
Jungkook'la el ele evin kapısından çıkarken hala ağlıyordum.
Neden ağlıyordum ki? Artık özgürdük istediğimiz gibi yaşayabilirdik, mutlu olmam gerekiyordu.
Ama olamıyordum.
Kafamı yanımda ki Jungkook'a çevirip baktım, o ağlamıyordu ama yüzü düşüktü, oda bana baktı, ben bana gülümsemesini beklerken o hiçbir tepki vermemiş önüne dönmüştü, birden elimi bıraktığını hissettim.
"Ta-Taehyung ben- ben kalacak bir yer bulmalıyım sen-sen arkadaşlarının yanına git."
"Hayır! Bu evden beraber çıkmadık mi biz? Seni nasıl bırakabilirim? Nereye gideceksen beraber gideceğiz! Sokakta kalacaksak beraber kalacağız."
"Anlamıyorsun. Bu bir dizi değil Taehyung. Herşeyin sonunda bizi bir çiçek bahçesi beklemiyor."
"Ne-ne diyorsun?"
"Ben.."
Artık başım dönmeye başlamıştı ayakta zor duruyordum.
"Peki peki o evdeki şov neydi peki yalan mıydı herşey?"
"Hayır, Taehyung herşey gerçekti sadece, bak ben hala sana aşığım ama."
"Ama ne?! Ama ne?!"
"Biraz ara verelim."
İşte bu son noktaydı. Artık ne gücüm nede sabrım kalmıştı.
Birbirimizin en zor gününde yanında olmamız gerekirken o beni ez zor günümde terk ediyordu.
Bunca zaman sırf durumum iyi diye mi benimle oldu yani?
Buna inanmıyordum o bana gerçekten aşık o beni seviyor bana aşık.
Hayır seni kullandı.
Sadece paran için seninleydi.
Seni hiç sevmedi.
Kafamın içinde dönen düşüncelerle, çıldıracak duruma gelmiştim cidden bunu bana yapmış olamazdı.
"Siktir git!"
"Tae-"
"Sana siktir git dedim!"
Hiçbir şey demeden beni bahçenin ortasında bırakıp gitti.
Bitmişti.
Beni bırakıp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
secret | Taekook ✓
FanfictionGizli olmaması gereken bir aşk ama neden gizli yaşanıyor? Yada yaşandığı zannediliyor?