24

705 125 64
                                    


Dhazra girdiği handa rahatsızca etrafı süzdü. Dena'yı bıraktığı yerin yakınında dönüşmüş ve yanında getirdiği kıyafetleri giyinmişti. Şehrin içinde kaleye doğru yürüse de bir türlü yolu bulamamış ve kaleye yaklaşamamıştı. O da birine yol sormak için hana girmişti.

Bu yolculuk yanında bir başkası olmadan -tek başına- bu kadar insan arasına karıştığı tek seferdi. Dhazra bunun son sefer olmasını sağlayacaktı. Dena'nın eksikliğini daha fazla hissedemezdi. Dena ile birlikteyken yaptığı ve merak ettiği sıradan şeyler bile Dhazra'ya şimdi sıkıcı gelmişti.

Dhazra'ya dönen birkaç gözden sonra han sessizleşince Dhazra gergin bir şekilde yaydığı enerjiyi bastırdı. Sabırsızlığın anlamı yoktu çünkü Dena burnunun dibindeydi. Sadece şu lanet kaleye ulaşması gerekiyordu..

Dhazra birinin onu kaleye götürmesini istediğini söyleyecekken göz göze geldiği kişiyle kaşlarını çattı.

"Remah?" dediğinde esmer büyücü masasındaki çantasını omzuna takarak ona doğru yürümeye başlamıştı bile.

"Merhaba."

"Senin burada ne işin var?" diye sordu Dhazra. Rein hayatını Dhazra'dan kurtardı diye mi her zaman karşısına çıkıyordu bu büyücü? Gerçi Dhazra şu anda tanıdık bir yüz gördüğü için sevinmişti.

"Görevden dönüyordum, burada konakladım" dedi Remah ifadesizce. "Asıl sizin burada ne işiniz var? Rein iyi değil mi?"

"İyiler onlar.." diye homurdandı Dhazra. "Beni kaleye götürecek birini bulmak için geldim."

"Ben götüreyim mi?" diye sordu Remah. Dhazra ona başını salladı.

Büyücünün yardımıyla kaleye ulaşmak çok kolay olmuştu. Dhazra birkaç kez geçtiği sokakları görünce nasıl kendi kendine kaleye ulaşamadığını anlamamıştı. Doğru yollardan da geçmişti oysa..

Kalenin dış kapısından geçiş serbest olduğu için içeri kolayca geçmişlerdi. İçeride insanlar oradan oraya koşturuyordu.

"Niye bu kadar kalabalık?" diye sordu Dhazra. Bundan hoşlanmamıştı.

"Kutlama gibi bir şey varmış, handa duydum."

"Ne kutlaması?"

"Biri evleniyormuş, kim olduğunu bilmiyorum" dedi Remah. "Tüm şehir hazırlandığına göre yüksek mevkiden biri olmalı."

Kalenin iç kapılarında çelimsiz iki asker tarafından durdurulduğunda Dhazra sinirlenerek askere elini uzatmıştı ki Remah onlara bir şey gösterdi. Askerler geçmelerine izin verdiğinde Dhazra göz ucuyla büyücüye baktı.

"O ne?"

"Saraya bağlı olduğumu gösteren büyücü kimliğim" dedi Remah. "Bununla giremeyeceğimiz yer, neredeyse yok."

Dhazra peşinde büyücüyle içeride dolandı. Kalabalık arasında Dena'yı arasa da genç kadın hiçbir yerde yoktu.

"Nerede bu kadın?" diye homurdandı Dhazra sinirlenerek. Nedense içine kötü hisler doğmuştu. Kötü bir şeyler olacaktı.

"Ne?" diye sordu Remah yanından.

"Dena nerede?" diye konuştu Dhazra daha sesli bir şekilde. Kalabalıkta olmak onu iyice bunaltmıştı. Önünde dolaşan insanları elinin tersiyle bir yerlere savurmak istiyordu.

"Leydimi mi arıyorsunuz?" diye yaklaştı yanlarına kilolu, yaşlı bir kadın. "Prova odasında."

Remah kadına sorduğu birkaç soruyla odanın nerede olduğunu öğrenmiş, Dhazra da onun peşine takılmıştı.

DHAZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin