8

2.3K 278 75
                                    


Dena Dhazra için diktirdiği yedek kıyafetleri giyen Dhakear'a bakarak iç geçirdi. Dhazra'nın kaba saba hareketlerinin aksine adamda -yani ejderhada- doğal bir asillik vardı. Tüm hareketleri, konuşması o kadar etkileyiciydi ki.. anlatması güçtü. Uzun gelen kol uçlarını kıvırırken Dena onun ince parmaklarının nasıl nazikçe bükülebildiğini düşündü.

Hayran olunmayacak biri değildi.

Öfkeli bir tıslama duyduğunda Dena bakışlarını sol tarafta kalan Dhazra'ya çevirdi ve tıpkı onun gibi kaşlarını çattı.

"Benim kıyafetlerim sana olmadı" dedi Dhazra, sahiplenici bir ses tonuyla. Dena onun bu kıyafetleri beğenmediğini zannediyordu bu yüzden ses tonundaki sahiplenici tona şaşırmıştı.

"Çok kötü olmadı yine de" dedi Dhakear, ona bol gelen gömleğin üzerinde elini kaydırarak. "Kıyafetlerine zarar vermeyeceğim endişelenme."

"Ne yaparsan yap" diye bağırdı Dhazra huysuzca. Sonra gözleri Dhakear'dan Dena'ya kaydı ve öfkeyle doldu. "Nasılsa onlara bir daha ihtiyacım olmayacak."

Dena onun kelimeleriyle irkildi. Bir yandan onun böyle davranmasını hak etmediğini düşünüyor bir yandan da onun kalbini kırdığını düşünerek üzülüyordu. Dhazra'nın aksine Dena için durum biraz daha farklıydı. Öğrendiği şeyler basit şeyler değildi ama Dhazra gibi kalbi kırılmamıştı. Kendi aptallığına, etrafında olan şeyleri fark edemeyişine çok kızıyordu. Bu yüzden Dhazra'nın ona öfkeli olmasına bir şey diyemiyordu. Dena da kendisine çok öfkeliydi.

"Hımm.." diye mırıldandığında Dhakear, Dena ve Dhazra'nın gözleri birbirinden ayrıldı. Dena düşünürken Dhazra'ya baktığının farkında bile değildi.

"Daha ne kadar oyalanacağız?" diye sordu Dhazra, kızıl saçlı adama. Dena kalbine iğneler batıyormuş gibi hissederek derin bir nefes aldı. Dhazra'ya o kadar çok alışmıştı ki onsuz yoluna devam etme düşüncesi Dena'yı korkutuyordu.

Evet.. hiç kimseye muhtaç ya da bağımlı olmayacağını düşünen Dena şimdi birinin onu bırakıp gitmesinden korkuyordu. Dhazra ile karşılaştığı zamandan beri bazı şeyler değişmişti.

Bazı şeyler çok değişmişti.

"Acele etme.." dedi Dhakear, Dhazra'nın yatağına oturarak. Daha önce yaktıkları ateş onlar geri dönene kadar sönmüştü ama ejderhanın büyülü ateşi etraflarını ondan daha iyi aydınlatıyordu. "..otur da konuşalım. Senden yapmanı istediğim bir şey var."

"Burada mı konuşacağız?" diye sordu Dhazra sertçe, Dena'yı işaret ederek. Dhakear da Dena'ya baktı ve başını salladı.

"Evet.." dedi Dhakear. "O sana yardımcı olmadan istediğim şeyi yapamazsın."

Dena şaşırarak kızıl saçlı adama baktı. Onda Dhazra'da olmayan garip bir şey vardı. Farklı bir baskınlık.. konuşurken ya da hareket ederken oluşan anlatması zor, farklı bir şeyler.. Dena sadece ona karşı gelemeyecekmiş gibi hissediyordu. Dhazra'nın da böyle hissediyor olmasını umarak Dhazra'ya döndü. Çatık kaşlarla abisine bakıyordu. Abisine karşı gelememek ile gelmek istememek arasında bir yerde kalmış gibiydi. Dena onun abisine karşı gelecek güce sahip olup olmadığını anlayamamıştı.

Dena en sonunda Dhakear'ın dediğini yapmaya karar vererek kendi yatağına doğru yürüdü ve oturdu. Dhazra ise ayakta kaldı.

"Benim kimseye ihtiyacım yok" dedi Dhazra hızlıca. "Hele de ona hiç yok!"

Dena onun söylediklerine kızmak yerine gözlerini devirdi. Dhazra insanların arasında Dena olmadan hiçbir şey yapamazdı. Dena ona katlanabilecek tek insan olduğunu düşünerek kesinlikle kibirlenmiyordu. Dhazra zor biriydi ve Dena da onun yanında durabilen tek insandı. Kendisi kabullenmese de Dena'ya ihtiyacı olacaktı. Bir kere onun her işini Dena yapıyordu! Tabi ki de ona muhtaçtı!

DHAZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin