11

1.7K 215 40
                                    


"Of Dhazra Of!" diye sinirle ayakkabılarını giymeye çalıştı Dena. "Umarım aptalca bir şey yapmamışsındır!"

Dena kamplarını olduğu gibi bırakarak ağaçların arasına daldı ve kalenin yolunu tuttu. Uyandığında yanında Dhazra'yı göremeyince onun nereye gittiğini tahmin etmek çok da zor olmamıştı. Kaleye yani çocuğun yanına gitmiş olmalıydı.

"Umarım aptalca bir şey yapmamışsındır Dhazra!" diye mırıldandı Dena, kale kapısını gördüğünde. Kapıda ya da çevrede herhangi bir karmaşa yoktu bu da Dena'yı birazcık rahatlattı.

"Yeni mi geliyorsun?"

Dhazra hemen arkasında belirip konuştuğunda Dena yerinden sıçradı.

"Sen de bu sessizliğe iyi alıştın!" diye kızdı arkasına dönerken. "Ayrılmadan önce beni de uyandırsaydın keşke.. buraya gelene kadar aklım çıktı!"

"Uyandırmaya çalıştım" dedi Dhazra gözlerini devirerek. "Git başımdan dedin ben de gittim."

"Onu her zaman diyorum" dedi Dena kaşlarını çatarak.

"Senin uyanmanı beklemektense buraya gelmek daha iyi bir fikirdi. Ya biz izlemiyorken o bir yere gitseydi?"

Karnı guruldamaya başlayan Dena ona laf anlatamayacak kadar aç olduğunu hissederek etrafa bakındı.

"Yürü de yiyecek bir şeyler alalım" dedi Dena, gözüne kestirdiği hanı işaret ederek.

"Git, al gel" dedi Dhazra. "Ben burada bekle-"

"Dhazra" diyerek onun koluna yapıştı Dena. "Emin ol onlar şu kapıdan çıkarsa mutlaka haberin olur. Hadi yürü."

Güzelce karınlarını doyurduktan ve etrafta biraz gezindikten sonra Dena'nın dediği gibi kale kapısının önünde bir yığılma olmuştu. Küçük bir topluluk askerler eşliğinde dışarı çıkarken Dena da Dhazra ile birlikte kalabalığa karıştı. Bulundukları yerden çocuğu net göremiyorlardı ama Dena onu yarım yamalak görüşüyle bile babasına çok benzetmişti.

Şehirde onlarla birlikte ufak bir tur attıktan sonra kaleye dönerlerken Dena Dhazra'nın kolunu tuttu.

"Biz burada ayrılalım" dedi yavaşça. "Kaleye dönüyorlar ve muhtemelen bir daha da çıkmayacaklar."

"Biz niye kaleye girmiyoruz?" diye sordu Dhazra. "Niye onu orada bırakıyoruz? Etrafı insanlarla dolu.."

"O insanların ona nasıl davrandığını gördün değil mi? Ona iyi bakıyorlar bu yüzden kaleye girip de dikkat çekmemizin bir anlamı yok."

"Saraya gittiği zaman ne olacak?" diye sordu Dhazra. "O zaman da mı dışarıda kalacağız?"

"Tabi ki de saraya gireceğiz sen orayı kafaya takma" dedi Dena. "Bunu kaleye giremeyeceğimiz için söylemiyorum ama burası küçük. Herkes birbirini tanır ve biz de böyle önemli misafirlerin olduğu bir zamanda tanınmayan kişiler olarak dikkat çekeriz. Bu tür bir karışıklığa gerek yok. Saraya gittiğimizde istediğimiz gibi hareket edebiliriz."

"Nasıl?" diye sordu Dhazra.

"Eh orasını da gidince anlarsın" diye mırıldandı Dena. "Hadi gidelim."

Dhazra kalabalığın gittiği yöne bakıp iç çekti ve Dena'nın peşine takıldı. Sözünü dinlediği zamanlarda Dhazra'yı daha çok seviyordu.

Ertesi gün güneş doğarken kalktıklarında –Dena bu kez Dhazra kalk der demez kalkmıştı- kalenin önünde bir sürü at arabası görmüşlerdi. Dena at arabalarının etrafında dolaşırken duyduklarını toparlayınca bugün için bir çeşit eğlence düzenlendiğini anlamıştı.

DHAZRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin