2.8

37.3K 3.1K 1.7K
                                    

HOŞ GELDİNİZ

hastayım, bitkinim, yorgunum...

BASLIOZ

- - -

Rengarenk şirkette dolanırken ben bu ortamdan fazlasıyla memnundum fakat Dante benim aksime fazlasıyla rahatsız gibi duruyordu. 

Rengarenk şirketin bir üst katından sarkıtılmış kaydıraklar vardı. 

Tam bir çizgi film ve animasyon şirketiydi! 

Hem eğlenceli hem de... eğlenceli! 

Buraya uyum sağlayan üstümdeki sarı kazağım ve giymiş olduğum beyaz tulumumla mükemmel gözüküyordum.

Benimle birlikte mutlu mesut duran Kaly o da burada olmaktan fazlasıyla memnun gibi duruyordu.

Memnun olmayan bir kişi vardı o da Dante! Sıkıcı takım elbisesiyle ortama veba gibi düşmüştü.

"Nar çalışmadan önce yiyelim pasta" Kaly sen gizli Russun aslanım.

"Olur olur." derken Kaly kolumdan tutarak kendine çevirdi.

"Yeriz yeriz!" söylediği şeyle kısık bir kahkaha atarken şokla ona baktım.

Tam 'Daha önce Türkiye de bulundun mu?' diye soracakken kolumdan hayvani bir güçleri çekildim.

Ne olduğunu anlamazken kendimi Dante'nin sırtına bakarken buldum.

Kafamı uzatıp, Kaly'e bakacakken Dante ona da izin vermeyerek alnımdan ittiği gibi geri sırtıyla bakışmamı sağladı.

"İş için buradayız, mola da sen gidip istediğini yiyebilirsin fakat Nar gelemez."

Yo giderim.

Bedava pastayı yemeyen enayidir aksini iddia eden etmesin.

Kaly yüzünü buruşturup, kırmızı atkısını boynuna dolayarak bizden ayrılırken Dante de eliyle takip etmem için işaret yapıp, asansöre yöneldi.

Asansöre gitmeden önce onu durdurup, arabada bana verdiği kartı ona uzatırken elimden alınca;

''Lades!'' Neşeli sesimle bir saniye boş boş bakıp, sonra yüzünü buruşturdu.

Sabah ladese girmiştik ve kazanan kaybedenin istediğini yapacaktı.

''O kadar şefsin bir şey göremedik. Akşama güzel bir yemek bekliyorum.'' diyerek omzuna vurduğumda hafifçe üstüme eğildi.

''Başka şeylerde de çok güzel şefliğim vardır, onu da göstermek isterim.'' dediği şeyi ilk başta anlayamazken aklıma gelen fesat şeylerle içimde dönen şarkıyla yutkundum.

Neler geçiyor aklımdan tövbe tövbe!

Neyse Nar! Sen yanlış anlamış olabilirsin adam abazaya benzemiyor sakin ol. Ona cevap vermediğimi görünce asansöre doğru yöneldi.

Gri asansöre binerken elindeki altın kartı okutup, binerken arkasından ben de yerleştim. 

Gözlerim asansörde dolanırken içi metal rengi olan asansör de kamera vardı. Kameraya dönüp, squid game'de ki 456 gibi sırıtırken Dante;

''Bu kamera kayırları direkt benim odama geliyor.'' dediğinde ona yandan bakış attım.

Boğazımı temizleyerek önüme döndüğümde yutkundum. 

Allah'ım sen beni rezil olayım diye mi yarattın? Başka bir vasfım yok çünkü.

Asansör durduğunda Dante önden giderken arkasından etrafa bakarak gidiyordum. Burada iyi eğlenirdim he. 

Dilimi bilen de yoktu. 

Dante, çift kanatlı bir kapıyı açarak içeri girdiğinde arkasından ben de girdim. Büyük oda da çalışma masası vardı tamam, olabilir bu doğal bir şeydi fakat oturma grubunun ne işi vardı?

Oturma odası altın rengiyle kaplı bir şekilde dururken beyaz, krem ve altın tonları ağırlıklıydı.

Odanın siyasi görüşü vardı.

Dante'nin bu kadar zevksiz olmasını anlamıyorken bu kadar zengin olmasının nedenini şimdi anlıyordum.

Fakat, Dante beni utandıracak bir şey yaptı. Masanın üstünden dosyayı alıp, kapıya doğru gidince ben de arkasına takıldım.

Burası onun odası değildi. 

Odadan çıkarken kapıdaki isme baktığım zaman 

'Eminem Poly' yazdığını görünce merdivenlerden giden Dante'nin peşine takıldım. Bir üst kata çıkınca boş koridorda sekreter olan kısımda boştu. 

Aynı şekilde çift kanatlı bir odaya girdiğimiz de bu odanın diğer odaya kıyasla farklı olduğu için şükrettim.

O neydi öyle?

Dante  masasına geçip, oturunca ben de karşısındaki koltuğa rahatça yayılarak oturdum.  

Dante az önce ki odadan aldığı dosyayı incelerken ben de boş boş etrafı izliyordum. Benim burada ne işim vardı diye sormak yerine Dante'nin bu sektörde ne işi vardı onu merak ediyordum. 

Sen yemekte şefsin! Burada ne işin var ulan?

Kendi içimde bir şeyler dönerken Dante'nin bana bakmasıyla ben de ona baktım.

''Neden dosyanda fotoğraf yok.'' dediğinde elindeki şeyin benim fotoğrafım olduğunu anlamıştım. 

Aklıma gelen şeyle Dante'yle biraz uğraşmak amaçlı;

''Bunu anlatmanın vakti geldi.'' bana merakla bakarken boğazımı temizledim. 

''Bir haftalık iş için...'' duraksayıp, gözlerinin içine baktım. 

''Çekinecektim fotoğraf, gittim fotoğrafçıya..'' devamını merak ediyormuş gibi yerinde kıpırdandı. 

''Otur dedi gülümse, gülümseyemem dedim.'' bana bu sefer kaşlarını çattığında;

''Bu benim için zor. Fazla değil 3 saniye vesikaya yeterli dedi ama çekinmedim.'' dediğimde yerinden kalkarak, önüme geldi.

''Gelme üzerime katil!'' Koltukta biraz geriye kaydığımda koltuğun kenarlarına ellerini koyarak üzerime doğru eğildi.

''Sen sırf ben anlamıyorum diye benimle alay mı ediyorsun yoksa...'' dediğinde cümlenin devamını merak ettiğim için yutkunarak;

''Yoksa?'' Kafasını yana yatırarak;

''Beni istediğini böyle farklı yolla mı dile getiriyorsun?'' 

BÖLÜM SONU

Tarif Defteri - Yarı Texting - Tamamlandı ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin