30- Seni Seven Birini Sev

49.3K 3.3K 1K
                                    

Nev - Zor


İyi okumalar... 

"Savaş?"

Telefon ekranıma kilitlenmiş bir şekilde bakan Savaş, nihayet kafasını kaldırdığında "Kusura bakma," diye mırıldandı. "İsim benzerliğinden olsa gerek."

Aramayı cevaplandırıp hoparlöre aldıktan sonra tezgâhın üzerine bırakmıştı. Yeniden bulaşık makinesini boşaltma işine döndüğünde ben de telefon ekranıma bakmıştım. Bende soyadıyla kayıtlı olan Serkan arıyordu. Birkaç saniyenin ardından Serkan'ın "Alo?" diyen sesini duydum.

"Serkan, hoparlördesin. Haberin olsun."

"Bu uyarıya gerek var mıydı şimdi? Terbiyesiz miyim ben?" Kısık sesle konuşmaya devam etti. "Yanında abin yok, değil mi?"

"Hayır."

"İyi bari." Serkan'ın rahat bir nefes verdiğini duyduğumda neredeyse gülecektim. "Yanında Yiğit yoksa rahat rahat konuşabiliriz. Ne kadar kıskanç olduğunu biliyorsun."

"Seni kıskanmıyor ki, arkadaşımsın."

"Evet ama söyleyeceklerimden ötürü dayak yemekten korkuyorum."

Kaşlarım çatılırken elimdeki süngeri bırakıp ocağı güzelce temizledim ve ellerimi yıkamak için lavabonun başına geçtim. O sırada konuşmaya devam etmiştim. "Ne söyleyeceğini gerçekten çok merak ediyorum."

"Beni biliyorsun kanka, neredeyse herkesle anlaşabilirim. Çok arkadaşım vardır. Girdiğim her ortamda tanıdık biri çıkar."

"Evet, biliyorum," diyerek onu onayladım ve sadede gelmesini bekledim. Yıkadığım ellerimi kurulamak için kâğıt havluya yöneldiğimde Serkan da konuşmasına devam etmişti. "Senle bir ortama girmiştik, hatırlıyor musun? Sen, ben ve Ayşe. Geçen hafta sonu kahvaltıya gitmiştik hani."

"Ee?"

"Orada da bir tanıdık bulmuştum ben, masamıza iki dakika gelmişti. Biraz konuşmuştuk."

"Evet, Serkan. Konunun nereye varacağını merak ediyorum."

"Çocuk sana abayı yakmış. Sizi ayarlamam için bana yalvarıp duruyor."

Elimi kâğıt havluyla kurularken gözlerim yavaşça açıldı. Donakalmıştım. Ne söyleyeceğimi dahi bilemiyordum. Herhangi bir şey söylemek için dudaklarımı araladığım anda mutfakta kopan gürültüyle yerimde sıçramış, gürültünün kaynağına dönmüştüm.

"O gürültü neydi?" diye soran Serkan'ı birkaç saniye için görmezden geldim ve elindeki tencereyi düşüren Savaş'a baktım. "İyi misin?"

"İyiyim." Yere eğilip düşürdüğü tencereyi yerden kaldırıp tezgâha koydu. "Bunu yeniden durulayayım ben." 

"Defne, ne oluyor kanka? Kısmeti duyunca elin ayağın birbirine mi dolaştı?"

Savaş, lavabonun önünde durup tencereyi sudan geçirirken kafamı iki yana sallayıp kuruladığım ellerimle telefonumu elime aldım ve Serkan'ı hoparlörden çıkardım.

"Ne saçmalıyorsun ya? Ne kısmeti?"

"Niye olmasın? Güzelim kızsın, biri sana abayı yakmış olamaz mı?"

"Olmasın," diye fısıldadım. "Niye olsun?" 

"Ya kanka çok hoşlanmış senden, benimle konuşurken devamlı gözü kaymış durmuş. Ben o an fark etmedim ama Ayşe fark etmiş çocuğun sana baktığını. Günlerdir de benimle konuşmak istiyormuş bu konuyu, anlatırken kıvrandı durdu. Bir şans ver be, ne kaybedersin?"

RÜYALARIMDA | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin