16- Güvensizliğin Sonu Ayrılık

53.4K 3.6K 1.8K
                                    

Leyla The Band - Yokluğunda

Savaş

Okuldan çıkış zili çaldığında hızlı bir şekilde çantamı toparlamış, üzerime montumu geçirip sınıftan çıkmıştım. Aylin'i teneffüslerde görmüş olsam da hediyesini vermemiştim. Okul çıkışını beklemiştim. Böylece bu saçma sapan gerginliği bitirmek için uzun uzun konuşabilirdik.

Sonunda onu yakaladığımda yanında yerimi almıştım. Gülümseyerek yüzüne bakarken sordum. "Son ders nasıldı?"

Omuzlarını silkip "Aynı," diyerek sorumu yanıtladı. Hâlâ tavırları soğuktu ve bu tavrı canımı yakmaya devam ediyordu. Benim için ortada sorun olan hiçbir şey yoktu. Defne'nin abisinin hırkasını giymesi Aylin'i veya bizim ilişkimizi ilgilendirmezdi. Bu kadar küçük bir şeyin sorun olması Aylin'in geçmiş ilişkisinde aldatılmış olmasındandı. Ama günümüzdeki her kararı geçmişimize bakarak vermek de bana akıllıca gelmiyordu.

Okulun dışına çıktığımızda Aylin'i konuşabileceğimiz, sessiz bir yere getirmiştim. Uzun bir konuşma olacağını ve bu konuşma esnasında tüm sorunlarımızı çözeceğimizi umduğum için oturduğumda Aylin de karşımdaki banka geçmişti.

Çantamı açıp onun için aldığım hediyeyi ona uzattığımda sorarcasına suratıma bakıyordu. "Açsana, beğenecek misin merak ettim."

Aylin, hediyeyi alıp açtıktan sonra içinden onun için aldığım tokayı çıkarmış, uzun uzun bakmıştı. Sevebileceğini düşünmüştüm. Bu tarz hediyelerden hoşlanıyordu ve saçına büyük özen gösteriyordu. Ancak o kadar uzun süre bakmıştı ki bir noktadan sonra beğenmediğini düşünmeye başlamıştım.

"Ne oldu? Sevmedin mi?"

"Hayır, sevdim." Kısık sesle konuştuktan sonra tokayı hediye paketine geri koymuş, bakışlarını yüzüme çevirmişti. "Teşekkür ederim. Ama kalbimi hediyelerle kazanamazsın."

"Ne yapmam gerekiyor peki? Daha ne kadar yapmadığım şeylerin cezasını çektirmeyi düşünüyorsun?"

"Bu ilişkinin devam etmesini gerçekten istiyor musun?"

"Evet, istiyorum."

"Tamam o halde." Aylin, arkasına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdikten sonra suratıma incelercesine bakmıştı. Gerçekten bu ilişkinin devam etmesini isteyip istemediğimi ölçüyordu kendince.

"Eğer ilişkimizin devam etmesini bu kadar çok istiyorsan Yiğit'le görüşmeyi keseceksin."

Donakalmış bir şekilde ona bakarken duyduklarımın doğru olup olmadığını sorguluyordum. Doğru duyduğumdan emin olduğum saniyede kaşlarım çatılmıştı. "Anlamıyorum," diye mırıldandım. "Bizim ilişkimizle Yiğit'in ne gibi bir bağlantısı olabilir?"

"Yiğit'in bir bağlantısı yok zaten. Hatta iyi bir çocuk, seviyorum onu. Ama Yiğit, Defne'yle bağlantılı ve senin hayatında olduğu sürece mecburen Defne de senin hayatında olacak. Böyle bir şey istemiyorum."

"Aylin, ne Defne'nin ne de Yiğit'in bizim ilişkimize hiçbir zararları olmadı. Zararı yalnızca biz verebiliriz. Birbirimize güvenmeyerek, birbirimizi anlamayarak..."

"Tamam işte, Defne'yi hayatından çıkarırsan sana güveneceğim."

Alnımı sıvazlayıp içime derin bir nefes çektim. Sinirlerime biraz hakim olduktan sonra üstüne bastıra bastıra konuşmuştum. "Hâlâ konunun neden Defne olduğunu anlamıyorum."

"Anlamıyorsun, öyle mi?" Benim aksine sinirlerini yatıştırmak için çaba göstermeyen Aylin, sesini yükselterek konuşmaya devam etmişti. "Kızın koluna çay döküldü diye ağlayacaktın neredeyse. Öyle bir endişeyi suratında hiç görmemiştim. Kızdan özür dilememe fırsat bırakmadan önünde bittin resmen. Rahatsız oluyorum işte! Senin Defne'ye olan zaafından rahatsız oluyorum!"

"Defne'ye karşı bir zaafım yok. Senin de çok iyi bildiğin gibi Defne, Yiğit'in kardeşi ve Yiğit, mezun olmadan önce kardeşine bu okulda göz kulak olmamı istedi."

"Saçma," diye homurdandı Aylin. "Bu kız bebek mi de kendine bakamıyor?"

"Öyle değil," dedikten sonra dudaklarımı yalamış, konuşmaya devam etmiştim. "Defne çocukken bir hastalık geçirmiş. Beyni acıyı iletmiyormuş ve bir yerini vurduğunda, düştüğünde direkt bayılıyormuş. Uzun yıllar gördüğü tedaviden sonra iyileşmiş ama Yiğit bir abi ve kardeşi için endişelenmeden yapamıyor. Hakkı da var. Evet, Defne artık hasta değil ancak yine de acı hissettiği durumlarda çok korkuyor ve kendini çok sıkıyor, kimi zaman bayılıp kalıyor. Bu yüzden Defne'nin koluna çay döküldüğünde o kadar endişelendim."

Aylin, dikkatle beni dinlerken biraz önce sorduğu sorunun da cevabını vermiştim. "Sana güven vermek için kardeşim gibi gördüğüm insanla bağımı koparamam, Aylin. Bu istediğin çok bencilce."

"Aynısını Defne için de söyleyebiliyor musun peki?" Kaşlarımı kaldırırken Aylin, sorusunun devamını getirmişti. "Yiğit senin kardeşin gibi. Defne ne o zaman? O da senin kız kardeşin gibi mi?"

"Defne'yle onu kardeşim olarak görebileceğim bir yakınlığımız yok. Evet, arkadaşım ama daha çok Yiğit için konuşuyoruz onunla. Ben hayatımda biri varken aklımda başkalarını gezdiren biri değilim."

Aylin, inanmazca yüzüme baktığında vücuduma bir ağlama hissi dolmuştu. Ellerimi yumruk yaptıktan sonra başımı hafifçe önüme eğip acıyla konuştum. "Sen bana hiç güvenmeyeceksin, değil mi?"

"Sana güvenmem için ne yapman gerektiğini söyledim."

"İşte, sorun burada zaten. Senin bana güvenmen için benim en yakın arkadaşımla bağımı kesmem gerekiyor. Bunun karşılığında sen benim güvenimi kazanmak için ne yapıyorsun? Hiçbir şey. Çünkü ben sana zaten güveniyorum. Güvenmesem bu ilişki başlamazdı."

Fark ettiklerimle omuzlarım çökerken yüzümde buruk bir tebessüm oluşmuştu. "Demek buraya kadarmış."

"Savaş..." Aylin, yalnızca şaşkınca adımı mırıldanmış, ötesine gidememişti. Gözlerime sorarcasına bakarken bu ilişkiyi bitiren kişi olmamı beklemediği açıkça ortadaydı.

"Bugün sorun Defne, çözümünün Yiğit'i hayatımdan çıkarmam olduğunu söylüyorsun. Hadi diyelim ki yaptım, yarın başka biri sorun olacak ve bu hep böyle gidecek. Sorunun asıl köküne inmektense geçici çözümler sunuyorsun ama ben sırf sen bana birkaç ay daha güven diye en yakın arkadaşımla bağımı kesemem. Eğer sen olduğum halimle bana güvenmiyorsan benim yaptığım hiçbir şey fayda etmeyecek."

Oturduğum banktan kalkıp geriye doğru bir adım attığımda gözlerime dolmak için oldukça istekli olan yaşlarımı iteklemiştim. Onun karşısında güçsüz görünmek istemiyordum. Ağlamayı güçsüzlük olarak görmezdim ancak şu an ağlamak da istemiyordum. Boğazımda oluşan düğümü iteklemek için yutkunduktan sonra son sözü söyledim.

"Bitti, Aylin."

Kimsenin bu ayrılığa üzüldüğünü sanmıyorum maalesef kdnmaklş

RÜYALARIMDA | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin