DİZİ HELLENİZM VE ROMA ÇAĞLARINDA ANADOLU - 13 Galatlar'ın Ortaya Çıkışı ve Anadolu'ya Yerleşmeleri: Galatlar son bir Anadolu devleti kurmadan önce, ülkede bir karışıklık ögesiydiler ve varlıkları herhalde M.Ö. 3. yüzyılda Anadolu'da hüküm süren kararsızlığın nedenlerinden biriydi. Bu konuyu burada ancak ana hatlarıyla ele alabiliriz: Galatlar, M.Ö. 3. yüzyılda Güney Avrupa'ya dalga dalga gelen Kelt kollarından sadece biridir. M.Ö. 281/280'de Makedonia'da, 279'da Hellas'ta görülmüşlerdir. Bithynia'da babaları Zipoites'in mirasını elde etmek için I. Nikomedes ile Zipoites çekişirlerken, bunlardan birincisi ilk kez 20.000 tane paralı Galat askerini Anadolu'ya geçirmiştir. Bunlardan bir bölümü Leonnorios adlı birisinin komutasındaydı ve bu bölüm İstanbul Boğaz'ından geçti. Çanakkale Boğazı'ndan geçen ikinci bölümün komutanı Luturios idi. M.Ö. 277'de, Bithynia'daki iç savaş bitince, Nikomedes Galatlar'ı güneye ve doğuya sürüp bunlardan kurtulmaya çalıştıysa da, bunda başarılı olamadı. Seleukos Kralı I. Antiokhos'un Suriye'de egemenliğini güçlendirmeye çalıştığı sırada, yapacak işleri kalmayan Galatlar, Anadolu'daki Hellen sitelerinin üstüne atıldılar. Kyzikos, Ilion, Didyma, Priene, Thyateira ve Lykos Laodikeia'sı yağma edildi. Erythrai para vererek kurtuldu. Galatlar Lykia'ya kadar (M.Ö. 270'e doğru Limyra, M.Ö. 250'ye doğru Tlos) gidip orayı da Pisidia'lı dağlılarla birleşip yıkıma uğrattılar. I. Antiokhos'un buna yanıtı ancak M.Ö. 275'te, hatta belki 269'da gelebildi. O tarihte Sardes Ovası'nda Galatlar'a karşı bir zafer kazandı. Bu askeri başarının sonradan öğrenilen ayrıntıları öylesine bulanıktır ki, tam bir değerlendirme yapılamaz. Her ne olursa olsun, 260'lı yılların sonlarına doğru, Galatlar'ın Büyük Phrygia'nın kuzeyine yerleştikleri anlaşılmaktadır. İşte daha sonra "Galatia" adını alan yer burasıdır. Bu alan hemen hemen boş gibiydi ve o dönemde bu yarı göçebe insanların yerleşmesine uygun geniş yerleri vardı. O zaman Seleukos Oğulları, daha önce tahkim edilmiş yerlerden (Thyateira, Nakrasa/Akrasos, Phrygia Apameia'sı, Seleukia Sidera, Pisidia Antiokheia'sı, Peltos, Blaundos, Hierapolis, Lykos Laodikeia'sı) bir şerit oluşturdular. Amaç, Galatlar'ı o ufak alanda tutmaktı. Kimse orayı da onların elinden almayı düşünmüyordu. Fakat, Galatlar'ı bir yere yerleştirmekle tehlike bitmiş olmuyordu. Bir yandan kuzeye, Bithynia'ya, Pontos'a saldırıyorlar; öte yandan Anadolu'daki Seleukos hanedan çekişmelerinden yararlanıp onların ellerindeki alanı yağmalıyorlardı (Hieraks'la anlaşma!). Pergamon Kralı I. Attalos, Kaikos'un (Bakırçay) yukarılarında M.Ö. 241 ya da 240'ta ya da belki 230'a doğru Galatlar'a karşı parlak bir zafer kazanabildi, ama bu da yeni tehditlerin gelmesini engelleyememişti. Bithynia'lı I. Prusias Çanakkale Bölgesi sitelerini bu tehditten kurtarma amacıyla M.Ö. 216 yılında işe karıştı ama, Lampsakos'a (Lapseki) ve Pontos Herakleia'sına (Karadeniz Ereğlisi) karşı yeni saldırılarla karşılaşıldı. Daha sonra, M.Ö. 189'da Galatlar'a karşı bir sefer için Romalılar tarafından bölgeye gönderilen Romalı general Gnaeus Manlius Vulso'nun "Galat Savaşları"nın da nedeni budur. Anlaşıldığına göre Galat tehdidi hâlâ ortadan kalkmamıştı. Vulso Galatlar'la yaptığı savaşı kazandı ve M.Ö. 189 yılından itibaren bölgenin kontrolü Romalılar'ın eline geçti. Ancak 188 yılından sonra tehditlerin çeşidi değişmiştir. Bunlara daha sonra, yeri gelince değineceğiz. Galatlar'n M.Ö. 8. yüzyıldaki örgütlenme biçimleri konusunda çok az şey biliyoruz. Strabo'nun çizdiği tablo M.Ö. 1. yüzyıldan öncesi için pek bir değer taşımaz. Anlaşıldığına göre, birçok küçük topluluk vardı ve bunlar günün gereklerine uyarak birbirleriyle anlaşmalar yapıyorlardı. Her birinin başında da bağımsız birer savaş komutanı oluyordu. Ancak M.Ö. 2. yüzyıldan sonra, belki Hellenleşmiş komşu krallıkların etkisi altında, oldukça gevşek bir ortak örgütlenme yerleşti. Bundan üç belli başlı aşiret (Tolistoboglar, Trokmlar ve Tektosaglar) ortaya çıktı. Ötekiler bunlara boyun eğdiler. "Kutsal Meşe Ormanı"nda (Drynemetos) toplanan bir İhtiyarlar Kurulu'nun, aşiret başkanlarının siyasi ve adli yetkelerini dinsel bakımdan da sağlamlaştırdığı anlaşılıyor. Bu başkanların uzun süre, Kelt geleneğine göre, en gözüpek savaşçılar arasından seçildikleri sanılmaktadır. Çünkü, M.Ö. 2. yüzyılın sonlarına kadar, bir aşiretin birbirini izlemiş başkanları arasında hiçbir kan bağı bulunmamıştır. Ancak M.Ö. 2. yüzyılın sonunda Tolistobog Sinuriks ve oğlu "Büyük" Deiotaros çevresinde bir hanedan doğmuştur. Tüm Anadolu için M.Ö. 188 yılı, daha önce de işaret ettiğimiz gibi, bir dönüm noktasıdır. Manlius Vulso'nun 189'daki "Galat Savaşları"ndan, hele 188'deki Apameia Barışı'ndan sonra, Batı Anadolu ve ona bağlı olarak Doğu Anadolu görünümünü tümden değiştirmiştir. Daha önceleri Seleukos Oğulları Anadolu'da önde gelen, egemen bir güçken ve ötekiler onların çevresinde örgütlenirken, Seleukoslar şimdi artık Kilikia Ovası'na hapsedilmişlerdi. Az sonra da hanedan kavgaları Seleukos krallarının elini kolunu bağladı. Aynı zaman dilimi içinde Lagos Oğulları da eskiden ellerinde bulundurdukları Anadolu kıyılarından çekildiler. Anadolu gerçekten Anadolulu olan devletlerin eline kalıyordu. Böyle bir şey M.Ö. 546 yılından beri görülmemişti. Bu şekilde bu dizide İskender'in ölümünden sonra geçen 135 yılı özetlemiş oluyoruz. [DEVAM EDECEK] ... Harita: M.Ö. 188'deki Apameia Andlaşması'ndan sonra Anadolu'daki durum.. ... #BulentIplikcioglu #HellenizmVeRomaÇağlarındaAnadolu ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlişki Durumu: BİLİMSEL KARIŞIK
RandomGeçmişe dair toplumsal, bilimsel, siyasal, sanatsal vs. makaleler