Medya marianın biricik tilkisi
Mariadan
Griffin saldırısından bu yana 3 gün geçmesine karşın benim yarama hala bir çare bulunamamıştı. Revirdeki ablalar beni tedavi edemeyeceklerini anladığında apollonun yanına gitmiştik. Açıkçası onun alanının kehanet olduğunu bildiğimden şifacı olması beni şaşırtmıştı. Apollon (yada apollo neyse işte) durumuma çare bulamayınca daha fazla kanamasın diye ilaç almayı kesmiş ve okula postalanmıştım. Ama beni kasten babamdan uzak tuttuklarını biliyordum.
İstersen babanın yanına gidebilirsin ama önce diğer hayvanın ile tanışmalısın.
Sonunda! Beyefendinin işleri bitmiş galiba.
Öyle deme. En güçlü olmanın da bazı zorlukları vardır. Benim halkımdan bazıları yaşıyor olsaydı ben de aynı durumda olurdum. Yakında anlarsın zaten 5 element krallığının prensesi.
Orien! Bu sıfatı sevmediğimi biliyorsun. Hem ben kendimi iyi annemdense kötü babama daha yakın buluyorum. Haksız mıyım?
Bunun cevabını verirsem ileride olacakları öğrenmiş olursun. Bu da geleceği değiştirir. Sorunu pas geçiyorum.
Gelecekte ne olacak?
İnan bana bunu bilmesen daha iyi. Hadi sen tilkin ile tanışmaya gitmeyecek miydin. Daha babanın yanına gideceksin. Sonra bir de griffinler gelecek. Ups! Sonuncuyu duymadın say.
Griffinler tekrar mı gelecekler! Kaç kişi? Ne zaman? Nereden?
Sakin ol biraz. Tek bir kişi gelecek. Senin için. Nedenini sana o açıklayacak. Birkaç testten geçip geri geleceksin.
Uh iyi. Peki ben onun yanına nasıl gideceğim?
Sadece onu düşün. Kabul ettiğinde yanına gelecek.
Teşekkür ederim canım orienim.
Orien cevap vermeyip bir kahkaha attı. Onun bu neşeli hali istemsizce beni de güldürmüştü. Etrafımdakilerin garip bakışlarını takmadım. Kendi kendine gülen birini görsem bende öyle bakardım.
Odama gittim ve yatağıma yattım. Kendimi hazır hissetmiyordum. Ya güçlü olduğum için sevdiklerimin başı belaya girerse? Hem korkuyor hemde daha neler yaşayacağımızı merak ediyordum.
Kendimi hazır hissedince sadece içimdeki boşluğa odaklandım. Bekledikçe sanki ruhumun eksik kısmı tamamlanıyormuş gibi hissediyordum. Bu his geçince karşımda belirdi. Tüm asaletiyle karşımda duruyordu. Siyah ve lacivert kürkü, lacivert gözleri ve siyah kuyruğundaki mavinin her tonunu barındıran desenleriyle beni kendine çekiyordu.
"Sonunda seninle tanışabildim."
"İnan bana maria ben seni daha uzun zamandır bekliyordum. Nede olsa doğumundan beri senin ruh hayvanınım."
"Lütfen şu sıfatı bırak. Hayvan mayvan ne o öyle. Ben senin efendin değilim sende benim kölem değilsin."
"O zaman bana bir isim ver."
"Şu ana kadar hiç ismin olmadı mı?"
"Bağlandığımız kişilerin bize isim koyması adettendir. En azından benim türüm için böyle. Nesillerdir ailemiz bizi isim koymadan büyütüyor."
"O zaman senin ismin curse olsun. Çünkü lanet olsun ki çok güzelsin."
"Curse hm... güzelmiş beğendim. O zaman sana güçlerimden bahsedeyim. Suyu kontrol edebilirim. Aynı zamanda kutsal suyu kullanarak şifa verebilirim. Yan elementim kristal. Türümün lideri olduğum için dünyalar arası geçit açabilirim. Ve benimle bağlı olduğun için halkım senin isteklerini yerine getirecektir.
"Anladım. Peki senin mührün nasıl birşey olacak?"
"Bileğinde siyah bir 9 kuyruklu tilki dövmesi oluşacak. Ama merak etme. Orien ile olan bağın kadar acı vermeyecek."
"Sen nereden biliyorsun?"
"Bizim ruhumuz bağlı maria. Yani tehlikede olursan veya canın yanarsa hissederim. Orien de aynı şekilde."
"Çoook havalı! Ama bağ kısmı. Acı kısmı da kendi çapında tatlı ama bağ kısmı çok havalııı!"
"Şimdi bileğini getir de mühürü yapayım."
Bilegimi ona uzattım. Nefesini üfledi ve siyah bir duman çıkıp şekillendi. Bir yandan da anlamadığım dilde birşeyler söylüyordu. Sonlara doğru kelimeler daha anlamlı gelmeye başladı.
"-ve bu mühürü ebedi kılıyorum."
Son kelimeyi söyler söylemez duman tamamen tilki şeklini aldı ve bir anda koluma yapıştı. Biraz yaksa da çok acıtmamıştı. Hele ki üvey babamın bana yaptıklarından sonra. Brrr. Düşüncesi bile ürpermeme yetiyor.
Curse:hadi ama maria! Bunları aştın sanıyordum.
Orien:o adam artık seni endişelendiremez. Unuttun mu? Onu öldüreceksin ve tüm bunlar bitecek.
Curse:ne de güzel moral veriyorsun. Hep senin yüzünden bu kızın tavırları.
Orien:ne alaka ya! Bi kere ben gayet aklı başında bir ejderhayım.
"Lütfen atışmayı bırakın. Babamın yanına gidicem ve onun yanında deli gibi davranmak istemiyorum. Sonuçta o hades."
Curse:senin hades aşkını herkes biliyor.
"Herkes mi? Sadece siz biliyorsunuz."
Orien:o konuda haklısın.
Curse:sırf bana katılmış olmamak için onun tarafını tutuyorsun değil mi?
Orien:ne yapabilirim ki? Sonuçta ailemi öldüren senin vezirindi.
"Ne?"
Curse:ona ben emir vermemiştim. Kendi başına buyruk hareket etti. Hem zaten onu öldürdük.
Orien:onun ölmüş olması ailemi geri getirmiyor!
"Sakin olup da olanları bana anlatın derdim ama hiç dinleyesim yok. Bu konuyu sonra konuşacağız. İkinizle de! Şimdi kesin şamatayı."
İkisi de susunca yatağımdan kalktım ve akademiden çıktım. Nereye gideceğimi bilmeden boş boş adımlıyordum. Sahi ya. Ben yer altına nasıl ineceğim şimdi? Karşıdan bana el sallayan akameyi görünce durdum. Koşarak geldi ve üstüme atladı.
Ak:bazen vampir olup olmadığın konusunda şüphelere düşüyorum. Sanki bilerek güneşten kaçıyorsun gibime geliyor.
Bu dediğine güldüm ve kolunu omzuma atmasını takmadan yürümeye devam ettim. Tabi ki peşimden geldi. Bir yandan da ortalıkta dolaşan son dedikoduları anlatıyordu. Onun bu kadar şeyi ne ara öğrendiğini sorgulamayı sonraya bıraktım ve sorumu ona sordum.
"Akame? Babamın yanına nasıl gidebilirim?"
Gözlerini kaçırdı ve bilmiyorum gibisinden birşeyler söyledi. Yalan söylemek konusunda usta olan bana yalan söylemek ne kadar doğru acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Kraliçesi
FantasíaBu hesapta yazıp yayınlayacağım ilk hikaye olacak. Yazım yanlışları görürsem düzeltirim yoksa bırakırım. İlk bölümü yayınladıktan sonra her gün yeni bölüm atmaya çalışacağım.