Sabah alarmın sesiyle uyandım. Çok garip bir rüya görmüştüm ama ne gördüğümü hatırlamıyordum. Kalkıp alarmı kapattım ve duşa girdim. Soğuk suyu açıp rahatlarken hiçbirşey düşünemiyordum. Banyodan çıktım ve üzerime siyah bir kazak ve siyah tayt giyip yemekhaneye gittim. Tepsime yemek doldurup bizimkilerin bana el salladığı en arka masaya doğru yürüdüm. Tam tepsimi masaya koyuyordum ki birisi tepsiye vurdu ve herşey yere döküldü. Çıkan ses yüzünden herkes bize bakıyordu. Tepsiye vuran da tabiki katy'ydi.
Katy:babanın kim olduğunu bilmediğini duydum. Ben olsam hemen buradan giderdim.
Kim buna ne söylemiş?
"Sana ne söylendi bilmiyorum ve açıkçası umurumda değil. Hemen şimdi siktirolup gitmezsen sabahları çok uğraştığın makyajın bile yüzünde olacak morlukları kapatamaz."
Katy:ben ve makyaj yapmak? Yanılıyorsun canım. Ben asla makyaj yapmam.
"Ces, lucas hanginiz aklımdan geçeni yapabilir?"
Lucas:sanırım ben yapabilirim. Alissa sürekli nasıl yapıldığını söyleyip duruyordu. Zor olmasa gerek.
Ellerinin arasında su topladı ve katy'nin suratına attı. Suratından bir ton boya aktı. Altından da sivilceli, cadı suratı gibi bir şey çıktı.
"Öğk. Gördün mü canım kim makyaj yapıyormuş."
Katy:kendine çok büyük bir düşman edindin. Dikkat et de canını yakmayayım.
"Benim canımı yakabilecek biri daha annesinin karnından çıkmadı. Şimdi sie!"
Sinirden köpürerek yanımızdan ayrıldı. Bu sürede de yemek vakti bitmişti. Ama ben yemeksiz kaldım! Ve buradaki kimse bilmiyor ki ben 1 öğün bile atlasam sinir oluyorum. Adeta bomba gibi. Akame ces ve amari kendi tabaklarından kalan birkaç şeyi verdiler ve derse gidene kadar onları yedim. Ders olimpos tarihiydi. Cidden merak ediyordum. İçeri 40 larının sonunda gibi görünen bir bayan öğretmen geldi.
Adrienne:merhaba çocuklar. Aranızda beni tanımayanlar var o yüzden kendimi tanıtayım. Ben adrienne parker. Sizin tarih öğretmeninizim. Bu dersimizde de olimpos tarihini işlemeye başlayacağız.
Kronos ile Rhea'nın evliliklerinden hestia, demeter, hera adlarında üç kızla, hades, poseidon, Zeus adlı üç erkek çocuk dünyaya gelir. Babası uranüs'e yaptıklarını unutmayan Kronos kendisinin de oğullarından aynı karşılığı göreceğinden korkar ve bu yüzden karısının her yeni doğurduğu çocuğu yutup, karnında saklar. Bu duruma üzülen Rhea ise gaia'nın öğütleri ile yalnız Zeus'u onun elinden kurtarır. Tanrıça, Zeus'u yanına alarak gecenin karanlığından faydalanarak çabucak koşup girit adası'nda ida dağı'nın tepesine çıkar. Orada Gaia çocuğu alır ve onu bir mağaranın dibine saklar. Rhea ise geri dönüp bir kocaman taşı kundak bezlerine sarıp Kronos'a verir. Olgunluk çağına gelince Zeus, saklandığı mağaradan çıkar. Ve savaşa hazırlanır. İlk iş olarak yer altı ülkesine gider ve Kronos'un hapsettiği kiklopları ve elli başlı, yüz kollu hekatonkheirleri serbest bırakır. Kikloplar ise buna karşılık yıldırımlarını hediye eder. Savaş, Kiklopların hekatonkheirlerle birlikte devasa büyüklükteki kayaları gökyüzündeki titanlara savurmasıyla başlar. Her bir hekatonkheir, yüz koluyla aynı anda yüz taş atabildiğinden aynı anda çok büyük miktardaki iri kayayı titanlara atarak onları geri püskürtürler. Bu esnada Zeus da şimşekleri ile Titanlara saldırır. Sonra da rhea'nın verdiği kusturucu bir içecek ile Kronos'u yuttuğu tanrıları ve taşı çıkarmaya zorlar. Titanomachy (Titan - Tanrı savaşları) adlı savaşta Zeus ve kardeşleri, Hekatonkheirler ile Kikloplarlarla beraber Kronos ile titanlara karşı savaşırlar. Sonra da Kronos ve titanları gökten kovup dünyanın dibine, yerin ve denizin alt tabakasının daha da altına, Tartarus'a atar. Bu savaşta Zeus'a karşı savaşan titanlardan biri olan Atlas, Zeus tarafından gök kubbeyi omuzlarında taşımakla cezalandırılır. Bunların ardından Tanrılar arasında kura çekilir. Ve Hades'e yer altı, Poseidon'a denizler Zeus'a ise gökler düşer. Bu savaştan sonra Hikmet ve Akıl Tanrısı Okeanid Metis, Zeus'tan hamile kalır. Zeus ise Gaia'nın 'Metis'in doğuracağı erkek çocuğun iktidarına el koyacak' şeklindeki kehanetine uyarak Metis hamileyken onu yutar. Ama Athena ölmez daha sonra Zeus'un kafasından doğar. Zeus kızının kendini affetmesi için ona mızrak, miğfer ve kalkan verir. Böylece Zeus, kuşaktan kuşağa geçen iktidar lanetini yok eder ve böylece değişmez bir düzen kurar.
Fakat bu savaşta Tanrıların savaşıp Tartarus'a attıkları Titanlar, gökyüzünü sırtında taşımak zorunda kalan Atlas ve Kafkas dağlarına zincirlenmiş Prometheus, Gaia'nın çocukları olduğundan Gaia buna öfkelenir. Ve bu yüzden çocukları Typhon ile Ehidna, Olimpos tanrılarına saldırır. Tanrılar bu savaşta birçok gigant(dev) ile savaşır. Bunun üzerine Zeus da Typhon ile savaşıp onu yener ve Ehidna ile beraber Etna Dağı'nın en dibine kapatır.
Dersimiz sona erdi. Bir soraki derste görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.
Ders çok çabuk geçmişti. Öğretmen de çok iyiydi. İlk defa bir dersi sıkılmadan dinledim ya kendimle gurur duyuyorum.
Ces:kızlar benim canım çok sıkıldı.
Am:al benden de o kadar. Öğretmen tüm ders sıkıcı bir tarihi anlattı durdu.
"Bence güzeldi. Ögretmenin anlatma şekli ve anlattığı konu çok ilgimi çekti benim."
Ak:benim de hoşuma gitti. Ama cidden şimdi ne yapalım?
"Bu ders sihirli hayvanlar. Galiba bahçede olacağız. Hayvanlarımızla oynamaya ne dersiniz?"
Ces:güzel olurdu ama benim kurdum çok aç.
Am:benim kartalım da öyle. Yemek yetiştiremiyorum.
"Valla benim orien'im çok uslu."
Beraber bahçeye indik ve hayvanlarımızla oyun oynadık. Tam saklambaç oynamaya başlayacaktık ki alanın etrafına koruyucu duvar indi.
"Herkes sakin olsun. Griffinler saldırıya geçti." Dedi öğretmen.
Ak:griffinler mi? Onlar da ne?
"Griffinler buralarda yaşayan en saldırgan ve en güçlü canlılardan birisidir. 1 tanesi ile karşılaşırsanız zorlanarak yenebilirsiniz. Ama 4 ten fazla griffin ile karşılaşırsanız tek yapabileceğiniz oradan yeteri kadar hızlı ayrılmaya çalışmak olabilir." Dedi profesör.
"Hayvanları konusunda, elementlerinde ve silah kullanmada en usta kişiler kalıp savaşabilir. Diğerleri kaçsın."
Hemen orien ile saldırı pozisyonu aldık. Elimde ruh kılıcım belirdi. Diğerleri de benimle aynı şeyi yaptı. Arkamızdaki öğrenciler korkuyla geri kaçarken bir tanesi öne çıktı. Katy'ydi tabiki. Arkamıza geçti ve hayvanını çağırdı. Bir tilki geldi ve saldırı pozisyonu aldı. Alissanın tilkisi gibi 2 kuyruklu değildi. Bildiğimiz bormal tilkiydi işte.
"Katy iş ciddi! Artistlik yapmanın zamanı değil! Git buradan!" Diye bağırdım. Ama o beni dinledi mi? Tabiki hayır.
K:asıl artistlik yapan sensin! Daha geleli ne kadar oldu ve hemen kendini öne atıyorsun. Siz yokken buranın en iyi savaşçıları bizim gurubumuzdu.
An:Katy onlar haklı. Bizden daha iyiler. İşleri zorlaştırma da gel buraya!
K:ama antonio! Bu kadar güçlü olabilmek için ne kadar çabaladınız? Şimdi sizin yaptığınız tüm kahramanlıkları hiçe sayarak kendilerini öne atıyorlar. Sizden daha iyi olamazlar. Kimse sizden daha iyi olamaz!
An:bunu kabul etmek benim de hoşuma gitmiyor ama mecburuz. Düzen için en azından bu saldırıda geri çekilmeliyiz.
K:ama-
"Atışmanızı bölüyorum çifte kumrular ama hemen gidin buradan! Griffinler geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element Kraliçesi
FantasiBu hesapta yazıp yayınlayacağım ilk hikaye olacak. Yazım yanlışları görürsem düzeltirim yoksa bırakırım. İlk bölümü yayınladıktan sonra her gün yeni bölüm atmaya çalışacağım.