14 • sin city

1.3K 92 8
                                    

• chrishan/sin city (slowed by slowmemer)

"one touch on your body,
what i've prepared for you.
nothing will spare you."

Her zamankinin aksine sabahı karşıladığım uyuşukluk bambaşkaydı. Sıcak bir tenle iç içe geçmiş bir şekildeydik, perdeler sonuna kadar açık, güneş içeriye sızıyordu ve şehrin trafiği pencereden ötede seriliyordu. Parmaklarım göğsünde dolaştıkça hızlanan kalbinin sesi kulağımın dibindeydi, küpemin baskısı canımı acıtsa da önemsediğim en son şeydi.

Evime aldıklarım yatağımda uyumak için konaklamazdı. Çarşaflar her zaman çöpe giderdi, misafirlerin anı bırakmasına izin vermemek için olabilecek her şeyi de yok ederdim. Dağınıklıktan nefret ederdim, duşakabini hiçbir zaman bir başkasıyla kullanmazdım, yoğun günlerime rağmen uykusuz kalmamak için en azından geç de olsa gün başladığında uyumaya çalışırdım. Uykum yoktu, mayışıyor haldeydim, evet, sırtımda dolaşan eller sebep oluyordu buna. Saçlarımı uçuşturan hafif nefesleri yayılıyordu, hala sarhoşluğun etkisindeydi. Kim Namjoon'un yatağımdaki ilk konaklayışı değildi; o ve ona dair her şey bambaşka hissettiriyordu. Dokunuşları hafifti, öpücükleri yumuşaktı, okşayışları ağırdı. Sevişme esnasında bile yavaştan alan bir adama sahiptim, benimdi, sahiplenme içgüdüsü benim için hiç bu kadar baskın olmamıştı.

İlişkiye isim koymak benim için çok güçtü fakat dün gece bunu yapmıştım. Kendi yolumla, kendimi değiştirmeden ve onun da değişmesine izin vermeden gidebildiğim kadar gitmek istiyordum. Aynı şarkıları dinlemek, aynı pozisyonda sevişmek, aynı kıyafetleri o anları hatırlatsın diye giymek, her gün aynı saati bu şekilde karşılamak. Korkutucu da olsa buna alışmaya başlayacağımı hissediyordum. Daha henüz üzerinden saatler geçmiş olmasına rağmen asırlardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi hissediyorum aslında olan adımızdan ve eylemlerimizle kendimizi sergilediğimiz kadarıyla tanıdıklıktan ibaretti. Bir yandan hoş hislerle sarmalanıyorken öte yandan telaş ve endişe halindeydim, geleceği hiçbir zaman düşünmeyen birisi olarak yarının ne getireceğine dair tek bir fikrim yoktu. Bunu düşünmek bile beni yoruyordu.

Gözlerimi yumduğumda düşünceleri def etmek adına derin nefesler alırken sessizliği bölen fısıltısıyla geri aralamak zorunda kalmıştım.
"Bana kendine dair bir şeyler anlatmak ister misin?" dedi, çenemi göğsüne yaslayarak odaklanmak adına parmaklarımın hareketini durdurdum. "Sana dair bildiğim şeyler profesyonel bir yarışçı, profesyonel bir düzenbaz, profesyonel bir sahtekar, profesyonel bir hırsız oluşun."

Kıkırdamaya engel olamadığımda hesap sormak için kapıma dayandığı gün de böyle söylemişti. Ne diyebilirdim ki, ağzımdan çıkmadan bile iyi tanıyabilmişti beni.

"Gülme Jeongguk, ciddiyim."

"Ciddi olduğun için gülüyorum ya zaten," sol omzuna ağırlığını verip hafiften bana doğru döndüğünde güzel suratı karşımdaydı. "Ne bilmek istiyorsan sana anlatacağım."

"En basitinden başlayalım o zaman?"

"Tatlım," göğsünü patpatladım. "Ben Jeongguk'um. Bana dair basit olan hiçbir şey yok."

"Kaba."

"Dürüstlük sadece. Beş dişli çarkın bir üyesi olduğumu biliyorsun. Dünyanın her bir köşesine hükmeden beş kişiden biriyim yalnızca."

Bakışları saçlarıma gitti, gözüme batan tutamları geriye doğru taradı. Hareketlerini sevimlice sergiliyordu, öpmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu davranışlarını hoşlantı kıpırtılarına yoruyordum. "Ne adına hükmediyorsunuz?"

"Bağımsızlık." Hoseok eğer bunları anlatmak üzere olduğumu duysaydı beni azarlayabilir bile. Hoseok bana karşı yumuşayacak olsa da, Taehyung geri kalmazdı eminim. Neyse ki burada değillerdi. "Kendini aykırı gören insanların toplumdan kaçtıkları ve istedikleri kadar özgür olabilmesi için yol gösteriyoruz."

dirty • namkook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin