• saweetie/back to the streets"I gave the boy a round spin him,
back to the streets."Bir dahinin elinden çıkmış, satılması yasal bile olmayan motorlara sahip araçları kullanmak, sürüşün tadını çıkarmak isteyen herkes için tanımlaması zor bir heyecandı. Dünyanın en hızlısı olduğu iddia edilen arabalar yalnızca ufak bir dokunuşla, bambaşka bir deneyimle, engebeli dolu güzergahta adeta süzülürken sürücü olan herkes bir kere denediğinden daha fazlasını istemeye müsaitti. Jung Hoseok, yarışların kurucusu olarak bu topluluğu kurup oyun alanını yarattığında amacı bu dünyanın kapılarını isteyen, meraklısı olan herkese açmak istemesinden ibaretti. Başlarda ufak tefek sürtüşmeli yarışmalar dünyanın dört bir yanından insanların ilgisini çekmeye başlamıştı, topluluk genişledikçe oyun olanı daha da büyüyor, daha farklı heyecanlar getiren yarışlar ekleniyordu, bir kere dahil olunduğu zaman asla dünün tekrarıymış gibi hissetmezlerdi. Bu yüzden Jung Hoseok işleri olabildiğince eğlenceli hale getirirdi, adını duyurmuş farklı alanın en iyisi olduğu düşündüğü kişileri eşleştirirdi. İlk defa bunu yaptığında ülkesinin ilklerine imza atmış bir motor yarışçısı Kim Taehyung'u dört saniyede yüz altmış kilometreye ulaşan bir araca koymuş, yarışacağı kişi içinse kendisi kadar iyi olduğunu bildiği bir başkasını seçtiğinde hiç tahmin edemediği, en azından yarı yarıya ihtimal verdiği bir sonuçla karşılaştığında hayatına dahil olan Kim Taehyung'u zaman geçtikçe daha iyi tanımaya, belki de daha yakından tanımaya başlamıştı.
İlerleyen ilişkiye sahip kurucular olarak, aynı zamanda ilklerin rekorunu elde tutan ikili aldıkları duyumlar üzerine dünyanın en ücra köşelerinde kimselerin dahi bilmediği bir pist düzenliyor, davetiyesi ulaşan herkesi gözetiyor, yetenek avcısıymış gibi isimlerini olabildiğince duyuruyorlardı. Her zamanki gibi amaçları yeni insanlar tanımak, yarışların tadını çıkarmak, bir kutlama niyetinde gün doğana kadar müzik ve güzel yemeklerle, içkilerle eğlenmekti. Fakat bir noktada büyümeye başlayan toplulukları hükümeti tedirgin ederken bir teklifle kapılarını çalmıştı. Yasal olmayan bir yarışı görmezden gelebilmeleri için, resmiyete dökülemeyecek gizli işleri kendileri için halletmelerini, bir paravan olarak kullanmalarını önermişti. Jung Hoseok çok fazla düşünmemişti, sadece iki kişinin bildiği bir sırrı taşıyacağını düşünüyordu, kabullenmesi çabuk olmuştu. İlk taşıyıcı Kim Taehyung'tu.
Başlarda hiçbir sakınca yoktu. Ülke ülke dolaşırlarken soru sormadan yarışı tamamladığında aracı son güzergahta bırakıyor, teslimatın tamamlandığı mesajını aldıktan sonra bir sonraki sefere kadar hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Üç seneden fazladır sorunsuzca devam eden bu taşıyıcılık, gecenin bir yarısında Brezilya'nın cıvıl sokaklarından dar sokaklarına doğru ilerleyen bir güzergahta son bulduğunda ihtimal bile veremeyecekleri bir şey oldu; Kim Taehyung'un arabayı terk ettiği saatler içerisinde araç çalındı. Tenha, kimselerin bulunmadığı terk edilmiş gecekonduların olduğu bir dağ başında aracın çalınması pek akıl karı değildi, başının yanacağını öğrenen Jung Hoseok olaya el attığında işin ucu bir kenar mahalle çetesine dek uzanmıştı. Aradığının iri yarı biri, teni yanık, nefesi alkol ve sigara kokan, tam da portekizli çetesinden birini bekliyordu ancak aracı bulduğunda başında dikilmiş gençlik çağındaki bir gencin milyonlarca dolarlık arabayı haşat edişini görmek onu afallatmıştı. Davetsiz misafire karşı tam da olması gerektiği gibi davranan genç, bir elinde levyeyi tutarak üzerlerine doğru yürüyordu, çıldırmışçasına küfürler ediyordu, motor yağıyla kaplanmış suratını bir çekincesi olmadan hoşlanmadığı bir durumda müdahale etmeyi bekliyormuş gibi ifade ediyordu. Olanları sakince açıklamaya çalışan Hoseok ne kadar dil dökse dahi lafları gencin agresifliğiyle bölünüyordu; onunla karşılaştığı ilk gün başarısızlıkla sonlanmıştı.