Evet düz yazı yazmaya çok üşeniyorum ama her şey sizin için *ağzı açık göz kırpan emoji* hadi yine iyisiniz aşkolar mwah <3Anyways guys ay lav yu veri maç öptüm geri kaç <333
___________________________________________
İyi okumalar.
Sizi seviyorum <333
Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen ♥︎♥︎
(★★)
Sanırım bu dünyadaki en zor an; sevdiğin kişi karşındayken, ona dokunamamak; ona çok yakınken, bir o kadar da uzak olmaktır.
Belki de Minho'yu buraya kadar çağırma sebebim, ona olan yakınlaşma isteğim veyahut ondan uzaklaşmak için harcadığım çabaydı.
Acınası olan durum ise; ikisinide başaramamam ve üstüne üstlük bir hamster'ın hiç bıkmadan, oyuncak tekerinde dönmesi ayrıca bu çabasının sonucunda bir yere varacağını sanması misali bir ümide kapılmamdı.
Biliyordum. Ne olursa olsun, belki de hiçbir zaman, bana, benim ona karşı hissettigim türden duygular hissetmeyecekti.
Büyük ihtimalle -40° olan bir odada, nefret ettiği bir kişi ve ben hapsolsam, ayrıca sadece birimizi kurtarma şansı olsa, beni değil, onu kurtarmayı tercih ederdi. Ben ise hâlâ böyle bir adamı seviyorum, durmaksızın... Ne acınası ama!
Saatlerdir beklememizin sonucunda, arsanın başında beliren bedenler, bana enerjimin yerine gelmesini tembihler gibiydi sanki.
Buradan kim sağ çıkacak bilemiyordum. Konuşacaktık. Evet, kesinlikle konuşacaktık. Fakat bu konuşma normal insanlar gibi; ağız yoluyla mı olacaktı, yoksa yumruklarımız mı konuşacaktı, işte orası muallaktı.
Onlar hızlı adımlarla, yanımıza doğru gelmeye başladığında ben, gözlerimi ve zihnimi fokuslamıştım; her zaman ki gibi -hatta daha fazla- yakışıklı olmuş, beni tek hareketiyle bile -belki- boşaltabilecek olan Lee Minho'ya.
Tanrım... Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mısın be çocuk!?! Ya da bu kadar baştan çıkartıcı ve akıl sağlığıma zarar veren, beni benden daha beter eden, kalbimin ağzımda atmasına sebebiyet veren, bir yerde görsem yönümü çevireceğim ancak aklımın onda kalacağı kadar bağımlı olduğum bir insan olmak zorundamıydın!
Evet, şu an bıraktın Minho'yu! 🤦🏽♂️
Gözlerimi, her miliminde gezdirdiğim bedenden ayırarak, yanımda beni dürten arkadaşıma çevirmiştim bakışlarımı.
"Jisung! Tanrım, yemin ederim bazen şu kafanın içinin boş olduğunu düşünüyorum!"
Ellerimi belimin iki yanına yerleştirerek; bir nevi hamile pozisyonu almıştım. "Tabii ki de beynim var! Ve düşünebiliyorum! Ayrıca sen kimsin ki, beni derin düşüncelerim ve uçsuz bucaksız hayallerimden ayırıyorsun?!" hafif öne atılarak söylediğim sözlere karşın, gözleri irice açılmış, ellerini yukarı dogru kaldırarak, siper almıştı. "Tamam, tamam. Demedim bir şey. Hem şu an kavga etmen gereken kişi ben değilim (!)"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ya bırak ya bırak ya ☆ minsung ✓
Hayran KurguJisung: DİYORUM Kİ LEE MİNHO'NUN ÇIPLAK FOTOĞRAFLARINI İTİRAF SAYFASINDA PAYLAŞTIM. Jisung: Yanlışlıkla* Kaşarekmek: Ben senin beynine sokayım.