(3.0) Mezara Dikilen Çiçek Ölüyü Diriltmez

5.3K 543 894
                                    


Toplanın ahali yb ile geldim. Hoş geldim, sefa getirdim falan filan.

Ulan benim projem var ve ben ne olduğunu, nasıl yapacağımı bilmiyorum.

Ama her şeyi siktir ettim. Sizin için! Millet için! Devlet için! Birlik, beraberlik için! SEVDİCEKLERİM İÇİN ULEN!!

Boş yapma serüvenimizide tamamladığımıza göre bölüme geçebiliriz.

LETZ GO!

Anyways guys ay lav yu veri maç öptüm geri kaç <555

___________________________________________

İyi okumalar.

Sizi seviyorum <333

Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen ♥︎♥︎



(★★)


Tamam! Öncelikle şu ana kadar olan olaylarla ilgili kilit kelimeleri alabilir miyim?

Minho. Parti. Yalanlar. Video. Peter. Yumruklar. Jisung. Hastahane. Felix. SeungIn. Tekrar Minho. Ve en önemlisi; Chan. Minho'nun yanı başındaki, Chan.

Evet, bunlar için teşekkürler.

Başımızdan geçen olayları, kısa ve öz bir biçimde anlatacak kelime kümesi bu olsa gerek.

Gerçekten... Az önce ne yaşadık biz?!

En son Minho'nun, kaldığı odanın kapısını açtığımı hatırlıyorum. Ardından Chan'in onun yanındaki koltukta iki büklüm uyuyuşunu. Ve Minho ile göz göze gelişimizi...

Bir de, dağılmış yüzünü tabi!

Sanırım sonrasında küçük denemeyecek bir şok geçirmiş ve kapıyı gerisin geri kapatmış, Felix'in de yardımıyla odaya çıkmıştık. Ancak zihnim sanki o anları silmiş gibiydi. Oysaki sadece bir kaç dakika önce olmuştu, tüm bunlar.

Fakat şu an bana, silik birer anı gibi geliyordu.

Düşünebildiğim tek şey, bu hastaneden bir an önce çıkmaktı. Bırakın Minho'yu, Chan ile bile aynı ortamda bulunmak istemiyordum. Ona ciddi anlamda kırgındım ve onu affetmem için gerçekten, kelimenin tam anlamıyla götünü yırtması bile gerekebilirdi.

Ya da sadece, başından geçenleri anlatır ve aptal ben, hemen affederim.

Felix odanın içinde üç buçuk atıyordu. Asla yerinde durmuyor, bir sağa bir sola doğru hızlı adımlarla ilerliyor, ardından bir iki saniye yanımdaki tekli koltuğa oturuyor ve yine ayağa kalkıyordu.

Oldukça stresliydi. Benim olduğum gibi.

Ancak yapabileceğimiz en iyi şey, Chan'in yanımıza gelip olayları; burada ne halt yediğini; neden benim yanımda değil de, Minho'nun yanında olduğunu, açıklamasını beklemekti. Böylelikle, belki içimizdeki öfke ve üzüntüyü giderir; ayrıca zihnimizde dolanan onlarca soru işaretine de bir cevap bulmuş olurduk. Kim bilir, gerçekten mantıklı bir açıklaması varsa, tüm bu yaptıklarını unutabilirdik bile.

"Felix, artık otur şu koltuğa! Yemin ederim başım döndü, bir sağa bir sola gidip durmandan." kafamı, birbirine kitlediğim ve kucağıma koyduğum ellerime doğru eğdim. "Hem... Sen dememişmiydin; 'Chan'in mantıklı bir açıklaması vardır' diye. Neden şimdi bu kadar stres oluyorsun ki?! Minho, elbette ona burada olduğumuzu söyler (?)"

ya bırak ya bırak ya ☆ minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin