Sanırım 49 bölüm boyunca en aklı başında ve aesthetic başlık bu oldu..
Final başlığı wowwİlk defa kendi kendime yazıp bitirdiğim ve finalini verdiğim bir kitap...
Neuse.
Durun ya offŞİMDİ YAPMAYACAĞIM O KONUŞMAYI HAYIR DURUN DURUN
TAMAM SAKİN OLUN YA
BU BÖLÜM DÜZ YAZI BTW
ÖYLE YANİçok bir şey yazamayacağım çünkü ağlayarak bölüm yazmak zaten yeterince zor ejiwbwjwkwnwkkwjwjwjwj
Oki toki
Başlayalım öyleyse 🥺😔🫂Son kez yazıyorum bu yazıyı hazır mıyız?
Anyways guys ay lav yu veri maç öptüm geri kaç ^3^ (duygusallaşmak)
...
İyi okumalar.
Sizi seviyorum <333
Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen ♥︎♥︎
(★★)
"Kendimi pek iyi hissetmiyorum, Lix." dedi Jisung, boğuk ve bulanık çıkan sesiyle. Başının dönmesi yetmiyormuş gibi şimdi bir de midesi bulanıyordu.
Aslında şimdiye özel bir şey değildi bu. Neredeyse bir haftadır sürekli olarak mide bulantısı vardı. Ve başında geçmek bilmeyen bir ağrı...
"İstersen Minho'yu çağırabilirim Jisung?" diye ısrar etti Felix. Changbin'in yanına gitmesi gerekiyordu ama arkadaşını bu halde yalnız bırakması söz konusu dahi olamazdı.
Ancak, Jisung bunu istemiyordu. Arkadaşının, kendisi yüzünden randevusuna gecikmesini elbette istemezdi.
"Biraz uzanırım geçer Felix. Bu kadar abartma...!" dedi, yavaşça yatağına yerleşirken. Şu an biraz yalnız kalıp kafasını toparlamak istiyordu. Sonrasında iyi olacağına emindi.Felix, arkadaşının durumunun farkındaydı. Fakat, yetişmesi gereken bir randevusu olduğunu da gözardı edemezdi. Bu yüzden, en iyi seçenek olarak Minho'yu çağırmaya karar vermişti.
Elindeki telefonda hızla Minho'nun numarasını tuşladı. Bir süre çalan 'bip' sesinden sonra telefon açılmış, Minho'nun sesi duyulmuştu. Jisung ise hâlâ kaş göz işaretleriyle arkadaşına engel olmaya çalışıyor, Minho'yu buraya çağırmaması için onu bir nevi uyarıyordu.
Minho'yu çağırmak istememesi, sevgilisini sevmeyişi veya ondan uzak durmak işleyişi değildi. Tam tersine, onun özellikle son bir kaç haftadır yoğun ve yorgun olduğunu bildiğinden, bir de kendisiyle uğraştırmak istemeyişiydi.
Neredeyse iki haftadan fazladır sadece telefonda konuşmuş ve mesajlaşmışlardı. Birbirlerini özledikleri belliydi ancak Minho'nun üniversite işleri sürekli olarak buluşma planlarının aksamasına neden oluyordu.
"Tamam, öyleyse ben çıkıyorum. Anahtar paspasın altında, zaten yerini biliyorsun. Kaç dakikaya gelirsin?"
Jisung kendi düşüncelerine dalmışken, Felix'in sesiyle irkildi ve odağını tekrar ona döndürdü.
"Peki... tamam. Ben çıkıyorum o zaman... Evet... evet... o uzanıyor şimdi... tamam... biraz acele et lütfen. Yalnız kalmasını istemiyorum... tamam... güle güle..." anladığı ve anlamadığı kelime silsilesi içinden çıkartabildiği kadarıyla Minho evime geliyordu. Ve Felix gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ya bırak ya bırak ya ☆ minsung ✓
FanfictionJisung: DİYORUM Kİ LEE MİNHO'NUN ÇIPLAK FOTOĞRAFLARINI İTİRAF SAYFASINDA PAYLAŞTIM. Jisung: Yanlışlıkla* Kaşarekmek: Ben senin beynine sokayım.