!Medyayı dinleyerek okumanızı şiddetle tavsiye ederim!
Tamam. Öncelikle BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM. O bölüme geldik sanırım. Aslında bu kötü bölümü olabildiğince uzakta tutmak istiyordum ama artık vakit CENK VAKTİDİR VAKİT KARŞILAŞMA VAKTİDİR HAYDE BREEE
Off şimdiden stres oldum ayol
Yorumlarda Minho oporsusuna boll boll küfür edebilirsiniz. Hatta sizi kazık atan kişiler varsa onlara da saydırabilirsiniz. Sonuçta o kişileri tanımıyoruz. İçinizi dökün gitsin.Okay başlıyorum AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA
Sanırım bu bölüm ciddi anlamda "uzun" olacağı için iki günde falan yazacağım. Ya da aklıma geldikçe. O yüzden şimdiden yb bekleyen sevgili okurlarımdan özür diliyor ve artık yazmaya başlıyorum.Btw NANNO SİZİ SEVİYOOORR
Anyways guys ay lav yu veri maç öptüm geri kaç <999
___________________________________________
İyi okumalar.
Sizi seviyorum <333
Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen ♥︎♥︎
(★★)
Parti günü
Saat, sabah: 10.10Sanırım kusacağım.
Hayır ciddiyim. Bulunduğum durum o kadar baş döndürücü ve bulanık ki, her an kusacakmış gibi hissediyorum.
Karşımda oturan Felix, ve yanımda ceketinin kol düğmeleri ile uğraşan Chan'de benden pek farklı durumda değil.
Parti için sadece yedi saatimiz var ve biz burada oturmuş, birbirimizle bakışmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Evet, saat yedi de olan parti için Minho altı buçukta beni almaya gelecek. Fakat gelin görün ki, ben daha banyoya girmedim.
Bazen olur ya böyle; parmaklarını kulaklarına tıkayıp, gözlerini sıkıca yummak, bu dünyadan kısmen de olsa uzaklaşmak istersin, bir deve kuşu misali. Ancak sonra birisi gelir ve seni çekip çıkarır o kumun altından. Ne ara ona bu kadar bağlandığını fark edemediğin bir kişi. Sevmediğini düşündüğün halde, onsuz nefes alamayacak hâle geldiğin bir kişi...
Tam olarak nasıl söyleyeceğim bilemiyorum ama ben artık kendimi, kafasını kuma gömmek yerine, özgürce etrafta koşuşturan bir deve kuşu gibi hissediyorum. Evet, deve kuşu. Uzun bacakları sayesinde kilometrelerce yol kateden, arkasına bakmadan, kimseden saklanmadan, korkmadan, koşabilen bir deve kuşu.
Minho, beni o kumun altından çekip çıkaran kurtarıcı meleğim oldu. Ya da şeytan¿ bilemiyorum. Ancak biliyorum ki, o olmasaydı şu an olduğum kişi olmakta epey zorlanacaktım.
Çoğu zaman iyi ki diyorum. İyi ki o gün o fotoğrafı atmışım o sayfaya, ve iyi ki kabul etmişim çıkma teklifini. Sevdiğin kişiyle rahatça konuşmak, ona dokunmak, onun da seni sevdiğini hissetmek kadar güzel bir duygu olduğunu düşünmüyorum, bu dünyada. Keşke herkes hiç uğraşmadan tadabilse bu duyguları...
Gözlerimi önümde dikilen bedende gezdirdim. Felix, oldukça göz alıcı duruyordu.
Üzerine geçirdiği mini, askılı siyah elbise, saçlarının arasındaki siyah melek halkası tacı, belindeki siyah ve son ayarına kadar sıkılmış korse -ki bu onun zaten ince olan belini daha da ince gösteriyor-, giydiği uzun siyah botlar, sırtına taktığı iki çift siyah kanat ve son olarak ellerine geçirdiği siyah transparan eldivenler ile Felix gerçekten, tam anlamıyla inanılmaz duruyordu. Siyahlara bürünmüş bir melek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ya bırak ya bırak ya ☆ minsung ✓
FanfictionJisung: DİYORUM Kİ LEE MİNHO'NUN ÇIPLAK FOTOĞRAFLARINI İTİRAF SAYFASINDA PAYLAŞTIM. Jisung: Yanlışlıkla* Kaşarekmek: Ben senin beynine sokayım.