(4.1) İŞEDİM Mi? Tövbe Estağfurullah...

3.8K 388 487
                                    


Aşklarım gurllünüz geri geldi 😘🤑

Bugün böyle yarı düz yazı yarı texting bir bölümle geldim.

Sizi çok seviyor ve bu sonsuz sevgimle birlikte bölüme geçiyorum <777

(Bu da böyle yemeğe sevginizi katın tadında oldu aq hergayse!)

Anyways guys ay lav yu veri maç öptüm geri kaç <888

————————————————————

İyi okumalar.

Sizi seviyorum <333

Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen ♥︎♥︎






(★★)




(Felix)

...

"Felix!"

Arkamdan gelen yüksek sesle birlikte irkilerek, sesin geldiği yöne doğru döndüm. Bana doğru yaklaşan Changbin'i görünce düşen modumu hiçe sayarak tekrar önüme dönerek yürüme başladım.

Changbin, şu an görmek isteyeceğim insanlar sıralamasında eksi bin de falandı. Bırakın yüzünü görmeyi, aynı sınıf içerisinde nefes alıp vermek bile beni sinir etmeye yetiyordu.

Evet, Jisung bir salaklık yaparak, Minho'yu affetmiş ve onunla sevgili olmuş olabilirdi. Ancak ben ne onun kadar yufka yürekli, ne de onun kadar aşıktım. Yani sanırım?

"Felix lütfen bir dakika bekler misin?" Ben ne kadar hızla ilerliyorsam, Changbin de bana yetişmek için hızla arkamdan geliyordu.

Bir anda arkamı dönmemle, sersemlemiş, neye uğradığını şaşırmıştı ki bu da az kalsın kafa kafaya girmemize sebep olacaktı.

Cebimdeki telefonu hışımla çıkartarak saate baktım; 14:17.

Saati ona doğru çevirdikten sonra ekledim; "On dokuz geçe tek kelime etmene dahi izin vermeden giderim. Konuş."

On dokuz dememin sebebi, zaten o konuşmaya başlayana kadar saatin on sekiz geçe olmasıydı.

Hızla alnından damlayan ter damlacıklarını sildi ve konuşmaya başladı. "Felix, ben sana kendimi nasıl affettireceğimi bilemiyorum. Ne zaman yanına gelip tek kelime edecek olsam, arkana bakmadan kaçıyorsun." derin bir nefes aldı, sanki söylemek istediklerini dile vuramıyormuş gibiydi. "O gün olanlar... biliyorsun... isteyerek yapmadım- yemin ederim isteyerek yapmadım!"

İki eliyle birlikte tek elimi kavradığında reflex olarak elimi kendime çektim. Bu ona daha fazla acı vermiş gibi kafasını önüne eğdi.

"Sadece... en azından yüzüme baksan olmaz mı? Güzel yüzünden beni mahrum etme lütfen..."

Telefonu tekrar elime aldım ve saate baktım; 14:20.

"Süren doldu." demekle yetindim sadece. Hem ne demiştim ben; köpek gibi ayaklarıma kapanmadığı sürece kabul etmem! Ama bazen harika bir insan olabiliyorum...

ya bırak ya bırak ya ☆ minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin