7. Bölüm: "Zamanın Katili, Acının Kanlı Elleri."
"Sen benim sadece canımı aldın,
bense seni, canını almam için yalvartacağım."Eve vardığımda Arseny, benden bütün benliğiyle nefret eder bir hâlde salondaydı.
Bütün perdeleri çekmiş, ışıkları da açmadığı için içeriyi karanlığa gömmüştü. Öfkeli yüzünün yarısına vuran televizyon ışığı olmasa onu görmem de mümkün değildi. Uzanıp ışığı açtığımda oluşan aydınlığa karşı gözleri bile kamaşmadı. Ve ilk insani tepkisini kapı, arkamdan yavaşça kapanarak kilitlendiğine dair dijital bir ses çıkardığında verdi. "Önce beni okulda bırak," diye başladı tiradına. "Sonra haber vermeden o adamın kulübüne git! Nasıl böyle bir sorumsuzluk yapabilirsin? Hem de bu kılıkta! Şu üstünün başının hâline bak, hasta olursan kapına beş dakikada aile doktorunu dikecek baban yok burada. Başında pervane olacak, sana yemeğini yapıp ağzına tutacak yardımcılar yok!"
O, yüzü alevlenerek bana bağırırken ayakkabılarımı çıkarıp kenara bıraktım.
"Sen benim için mi endişelendin?"
Sözlerinin farkında anca şimdi varabiliyormuş gibi irkildi. "Üstüme iyilik sağlık, ya yokluğunda bana bir şey olsaydı?"
"Kendini savunmayı öğrenmedin mi?" Bu sefer de hakaret etmişim gibi dikleşti oturduğu yerden. "Yanındaydım o sıra, hatırlarsan."
"O zaman şimdiye kadar sorduğun soruların da cevabını aldın. Ladin'in altı ay boyunca başıma kaktığı o cümleyi hatırlıyor musun?" Daha fazla ıslak, üzerime yapışan kıyafetlerle durmamak için merdivenlere yürüdüm doğrudan. "Hazır olmadığın sürece seni hiçbir yere göndermeyeceğim," diye tekrarladım cümlesini. "Hazırım, Arseny. Onlar kadar olmasa da sen de güven artık bana."
Kıçını kaldırıp kavga etmek uğruna da olsa peşimden geleceğini düşünmemiştim ama arkamdaydı işte. Küçükken olduğu gibi adımlarımı takip ediyordu ördek yavrusu gibi. Sadece gıcık bir ördek yavrusuydu, o kadar. "Sana güvenmiyor değilim ama sen de burada sadece ikimizin olduğunun farkına var. Tek başına kalma diye geldim ben de buraya." Odamın kapısını ittiğimde, gecenin bir yarısı olmasına rağmen tül perdeden içeri ayın bütün ışığını buyur ettiğini gördüm yine. Işığı açtım ve güneşliği kapatmak için camın önüne yürüdüm.
"Görevimin tam olarak farkında mısın?" diye soruyordum bu sırada da. Buna da aynı şekilde alındı. "Aptal mı sanıyorsun sen beni?"
"İnan bana, Iq seviyeni biliyorum ama bazen durumların tam olarak farkında olmadığını düşünüyorum." Perdeyi çektikten sonra temiz ve kuru kıyafetler almak için dolaba yürüdüm. "O kulübe Haru'nun dikkatini çekebilmek için gittim. Orada sen olsaydın sence beni fark eder, etse bile yanıma gelir miydi? Kulübe erkek kardeşimle gitmem ne kadar mantıklıydı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakuza'nın Düşüşü
Teen FictionKanla yıkanmış eller, bir kalbe asla dokunmamalı. 🕷️ "Rahibe heykelinin altında dikiliyor ve dikiliyorum. İkimizi de aynı yağmur ıslatıyor. Akrep, yelkovana defalarca kez tur attırıyor, kum saatleri durmaksızın dönüyor; ama acı kalıyor. Acının zam...