-4-

312 29 29
                                    

Meraba meraba merabaaaaaaa

Nasılsınız???

Şu an fici kimse okumuyor aslında fici yayınlarken bunu bildiğim için takmamaya söz vermiştim ama ister istemez yazasım kaçtı. Tekrar isteğim geldi ama şimdi

İyi okumalarrrr

•^•

"Hoseok, sence daha iyi olmuş mudur? Dün çok kötüydü." dedim ve Hoseok'un bana bıkkın bir bakış atmasını sağladım. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Dün Taehyung'dan ayrıldığımdan beri aklım ondaydı ve bütün gece doğru düzgün uyuyamamıştım.

Hoseok derin bir nefes aldı ve sanki bir çocuğu ikna etmeye çalışıyormuş gibi konuşmaya başladı. "Bak güzelim. Yoongi ile konuştum ve onun iyi olduğunu söyledi. Tamam mı?" dedi ve ellerini omuzlarıma koyup sıktı.

Daha fazla başının etini yersem beni dövmeye başlayacağını hissedip sessiz kalmaya karar verdim. Kızgın bir Hoseok'u görmek istemezdim.

"Sınavlar açıklanmış!" diyen bir sesle kapıya döndüm. Yan sınıflardan adını hatırlayamadığım bir çocuk bağırarak sınıfları dolaşıyordu. Dünden beri aklımdan çıkan sınavla beraber ofladım.

"Hoseok ben bakamam. Benim yerime bak olur mu? Çok kötüyse söyleme bana." dedim ve kafamı sıraya gömdüm.

"Saçmalama Kook. Eninde sonunda öğreneceksin. Niye işi uzatıyorsun?" dedi ve beni kolumdan kaldırdı. Üzgünce iç çektim. Haklıydı.

Zorla sıramdan kalktıktan sonra koridora çıktık ve insanların toplandığı alana gittik. Sınav sonuçlarını panolara astıkları için büyük bir kargaşa çıkıyor, herkes kendi sınav notuna bakmaya çalışıyordu.

Zorla da olsa Hoseok ile beraber aralarından geçerek panonun önüne geldik. Gözlerim korka korka listede ismimi ararken umarım çok kötü değildir diye düşünüyordum.

"Kook, dersi geçmişsin lan!" bağıran Hoseok ile olduğum yerde dondum ve ismime baktım.

"Hassiktir."diye fısıldadım sessizce. Çok kötü geçtiğine emindim halbuki. Gördüğüm şeyin şaşkınlığı ile bir süre tepki verememiş olsamda bana sarılan Hoseok ile kendime geldim.

"Bak çalışmana değdi Kook!"dedi ve heyecanla yerinde zıpladı. En az benim kadar sevinmişti. Sonunda bir tepki vererek gülümsedim ve ben de ona eşlik ettim. Gerçekten çalışmama değmişti.

•^•

Zıplaya zıplaya eve giderken annemlere bu haberi vermek için sabırsızlanıyordum. Bunu öğrendikleri zaman yüzlerinde oluşacak o gururu hayal ettikçe bugün Taehyung'u görememiş olmam bile o kadar kötü gelmiyordu.

Taehyung'un evde olduğunu bilsem de artık alışkanlık olduğu için yolu uzatmayı tercih etmiş ve dükkanlarının önünden geçmeye karar vermiştim.

Neşeyle bir şarkı mırıldanırken ileride duran çiçekçi ile gülümsemem büyüdü. Gerçekten o dükkanın ayrı bir havası vardı. Oraya daha önce hiç girmemiştim ama camlar sayesinde içeriyi görebiliyordum. İçerisi rengarenk çiçekler ile kaplıydı ve tavandan yere kadar inen bazı sarmaşıklar vardı.

Huzurlu gözüküyordu.

Tam dükkanın önünden geçeceğim sırada gördüğüm şey ile dondum. Tanrım, bu çocuk kafayı mı yemişti?

Taehyung, alnına taktığı kırmızı bandanası ve elinde tuttuğu kitabıyla kasanın arkasındaki sandalyeye oturmuştu. Okuduğu kitaba odaklanmış ve pembe dudaklarını büzmüştü. Onu incelerken kendime geldim ve kaşlarımı çattım. Dün o kadar kötü bir haldeyken şu an evde dinleniyor olması gerekiyordu.

O an düşünmeden hareket ettim ve cam kapının önüne geldikten sonra beklemeden kapıyı açtım. Kapıyı açmamla ufak bir zil sesi bütün dükkana yayıldı.

Siktir, şimdiden pişman olmuştum.

Heyecandan titreyen ellerimle Taehyung'un bana bakmasını bekledim. Gözlerini kitaptan ayırmadan 'hoş geldiniz' diye mırıldandı. Ona cevap vermek için birkaç kere ağzım açılıp kapandı ama sesim çıkmadı. Harika, konuşma yetimi de kaybetmiştim.

Taehyung, benden bir ses gelmediğini fark edince kaşlarını çattı ve güzel gözlerini bana çevirdi. Beni görür görmez gözleri şaşkınlıktan büyüdü. Öylece kala kalırken, keşke gelmeseydim diye içimden geçiriyordum.

"M-merhaba." niye kekelemiştim ki ben şimdi?

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve yüzümü buruşturmamak için kendimi kastım. Benim daha utanmama fırsat vermeden Taehyung hiç beklemediğim bir hareket yaptı.

"J-jungkook." dedi. Onun da kekelediği yetmezmiş gibi bir anda ayağa kalkmış ve elindeki kitabı yere düşürmüştü. Dudağını ısırarak hızlıca kitabı yerden almak için eğildi ama kalkarken kafasını kasaya çarptı.

Gözlerimi büyüttüm ve çabucak yanına gittim. Elleriyle başını tutmuş ve dudağını büzmüştü. "Taehyung, iyi misin?" dedim telaşlı bir sesle. Böyle olacağını düşünmemiştim.

Kafasını ovuşturarak bana baktı. Yanakları utançtan kızarmıştı ve açıkcası endişelenmemiş olsam bu duruma gülebilirdim.

"Hepsi senin yüzünden." dedi kaşlarını çatarak. Şaşırarak ellerimle kendimi gösterdim. "Benim mi?" Kafasını onaylar biçimde salladı.

"Evet, bir anda geldiğin için." dedi sessizce.

Ellerimi kafasını ovuşturduğu ellerinin üzerine koyarak durdurdum ve şişlik var mı diye baktım.

"Özür dilerim. Sadece nasılsın diye bakmaya gelmiştim." dedim ve kafasında bir şey olmadığını görünce rahatladım. Ama ister istemez fazla dibine girmiştim ve azıcık ileri gitsem dudaklarım alnına değecekti. Gerginlikle tepkisine baktım ama o bana bakmak yerine dudaklarıma bakıyordu.

Dudaklarıma. Bakıyordu.

Nefesim kesildi, kalbim hızlandı ve o an bayılacağımı düşündüm. Tek heyecanlanan da  değildim. Onun da elleri titriyor hızlı hızlı nefesler alıyordu.

Onu öpmeyi ne kadar istesem bile kendimi durdurdum ve yutkunarak ikimizi de ayağa kaldırdım. Onu tekrar sandalyeye oturttuktan sonra kısık bir sesle teşekkür etti. Gözlerini benden kaçırıyordu, ben ise bütün utancıma rağmen büyülenmiş gibi onu izledim.

•^•

Bittiii

Bittiii

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐰🐇

Fleuriste [Taekook]  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin