-15-

113 16 0
                                    


Merhabaa

Azıcık mola vericem beş bölüm yayınladım

•^•

Jungkook
Yoongi Taehyung senin yanında mı?
Lütfen cevap ver bana.
Çok endişeleniyorum.

Yoongi
Hayır, benim yanımda değil.
Ne oluyor Jungkook?
Taehyung senin yanında değil miydi hem?
Görüldü.

Yoongi
??

Jungkook
Taehyung'un annesi fenalaştı.
Biz ne olduğunu anlayamadan ameliyata aldılar.

Yoongi
Siktir.
O iyi değil mi?
Görüldü.

Yoongi
Jungkook??
Sakın bana Bayan Kim'in öldüğünü söyleme.

Jungkook
Kanseri bir anda çok ilerlemiş.
Kurtaramadılar.
Doktor bunu söyleyince Taehyung bayılacak gibi oldu. Sakinleştirici verdiler.
Onu odaya bıraktıktan sonra doktorun yanına gittim.
Ama Yoongi yemin ederim çok kısa süreliğine yanından ayrıldım.
Zaten uyuyordu.
Ama geldiğimde yatak boştu.

Yoongi
Tamam, Jungkook sakin ol.
Şu an nerdesin?

Jungkook
Taehyung belki buradadır diye evlerine geldim ama yok.
Yoongi çok korkuyorum.
Nereye gitmiş olabilir ki?

Yoongi
Sen Taehyung gelirse diye orada dur.
Ben hazırlandım şimdi.
Onu aramaya çıkıyorum.
Onu bulursam sana haber veririm.
Tamam mı?

Jungkook
Tamam.
Nolur çabuk ol.

Titreyen ellerimle zar zor tuttuğum telefonu bıraktım ve oturduğum merdivende biraz daha küçüldüm. Çaresizliği iliklerime kadar hissediyordum. Böyle olacağını tahmin etmemiştim. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki...

Hava soğuktu ve oturduğum beton yüzünden karnım ağrımaya başlamıştı ama bu şu an endişeleneceğim son şey bile olamazdı. Bacaklarımı iyice kendime çektim ve başımı dizlerime gömdüm. Ben daha fazla dayanamadan göz yaşlarım kendini bıraktı.

Onun üzülmesini istemiyordum. Ağlamasını da görmek istemiyordum ama şimdi yanımda olmaması her şeyden daha kötüydü. Ne yapıyor bilmiyordum. Doktorun o haberi verdiği zaman ki yüz ifadesi aklımdan çıkmıyordu. Yıkılmıştı, gözlerimin önünde yıkılmıştı ve elimden hiçbir şey gelmemişti. Kendine zarar vermesinden ölesiye korkuyordum.

Ağzımdan bir hıçkırık çıkarken tanrıya dua etmeye başladım. Bunu çok sık yapmazdım çünkü aklıma gelmezdi. Şimdi ise ona dua etmekten başka çarem yoktu.

Saat geç ve hava yağmurlu olduğundan koca sokakta benden başka kimse yoktu. Kulaklarımın duyduğu tek ses kendi ağlama sesim iken başka bir ses duymaya başladım. İlk başta uzaktan geliyordu ama gittikçe yaklaşmaya başlayınca kafamı kaldırdım ve adım seslerinin sahibine baktım.

Onu görür görmez ayağa kalktım ve ona doğru koştum. Gelmeyeceğine o kadar inanmıştım ki şimdi onu karşımda görmek beni şoka uğratmıştı.

"Taehyung!" diye bağırdım ve yüzünü avuçlarım arasına alıp bir yerinde bir şey var mı diye süzdüm. Hiçbir şeyi yoktu. Sadece iyice çökmüş gözüküyordu. Dudakları mosmor olmuştu ve yüzü de bembeyaz kesilmişti.

Bir ölü gibi gözüküyordu.

Ağlama şiddetim artarken onu kendime çektim ve sıkıca sarıldım. Bana karşılık vermedi. Elleri öylece yanında sarkıyordu.

Sonunda ona sarılmayı bırakıp buz gibi olmuş elini tuttum ve onu eve yönlendirdim. "Eve gidelim Taehyung."

Bunu der demez kaşlarını çattı ve geldiğinden beri ilk defa tepki verdi. "Hayır! Olmaz ben o eve giremem!" dedi ve elini elimden kurtarmaya çalıştı.

Ona izin vermedim ve elini daha sıkı tuttum. O evin her yerinde annesi ile anıları olduğu için girmek istememesi normaldi. Bu yüzden anlayışla başımı salladım.

"Tamam, o zaman bizim eve gidelim. Annemler seni görmekten çok mutlu olur." dedim ama buna da karşı çıktı.

"Hayır, istemiyorum Jungkook. Beni yalnız bırak ve eve git." dedi çatılı kaşlarını daha da çatarak.

Dudaklarımı yaladım ve derin bir mefes aldım. Şu an yalnız kalmak istiyor olabilirdi ama ben buna izin veremezdim. Evet bu çok bencilce bir düşünce olabilirdi ama varlığımı hissetsin istiyordum. Ben böyle bir durumda olsam yalnız kalmak istemezdim.

"Seni yalnız bırakamam Taehyung."

Sinirle dişlerini dudağına geçirdi ve bir anda elini elimden çekti. Dudaklarını konuşmak için araladı ama geri kapattı. Büyük ihtimalle bana sövecekti ama son anda vazgeçmişti.

Arkasını döndü ve büyük adımlarla uzaklaşmaya başladı. Yutkundum. Bir süre arkasından baksam da iç çekip kendime geldim ve ben de peşinden ilerlemeye başladım.

Yanına gitmeden sessizce takip ediyordum. Benim peşinden geldiğimin farkındaydı ama bir şey demiyordu. Onu yalnız bırakamazdım ama o bunu istiyorsa elimden geldiğince onu rahatsız etmemeye çalışırdım.

Adımları dengesizdi. Arada ağzının içinden bir şeyler mırıldanıyordu ama ondan uzakta olduğum için ne dediğini anlayamıyordum.

Nereye gittiğini bilmiyordum ama birkaç dakika sonra durumu çakmıştım. Evlerinin yakınında olan parka doğru ilerliyordu. Açıkcası o park bana hep korkutucu gelmişti. İçinde bulunan oyuncaklar eskimişti ve eğer onlara binmeye kalkarsanız kadın çığlığına benzer sesler çıkarıyordu. Bu yüzden olsa gerek orası hep ıssızdı.

Oraya vardığında durdum ve onu izlemeye devam ettim. Yavaşça salıncaklara ilerledi. Korkuluğu kırılmış olan çocuk salıncağına oturdu. Yutkundum ve buraya kadar gelen ağlamasını dinlemeye başladım.

Öyle içli ağlıyordu ki... Kalbim hiç olmadığı kadar acıyordu. Daha önce hiç böyle bir acı hissetmediğim için yüzüm buruştu. Boğazımdaki yumru büyüdü, bu sefer yutkunamadım.

Zar zor yanımdaki apartmanın duvarına sırtımı dayadım ve yere çöktüm. Kulağıma Taehyung'un hıçkırık sesleri gelirken benim de gözlerimden yaşlar tekrardan akmaya başladı. Burnum sızlıyordu, acıyan gözlerimi yumdum.

O ağladıkça ağlamam arttı ve bu o sakinleşene kadar devam etti.

•^•

Ağlamayın.

🐯🐰

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🐯🐰

Fleuriste [Taekook]  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin