Merhaba merhaba merhaba
Nasılsınızz??!
Ben tatil bittiği için üzgünüm:( bu benim son tatilimdi sınav senem artık doğru düzgün tatil yapamicam
Neyse iyi okumalarrr🥹🥹🥹
•^•
İron man süsünü taktığım anahtarımla kapıyı açtım ve ayakkabılarımı çıkararak içeri girdim. Annem ve babam daha gelmemişti.
"Jimin!" montumu ve çantamı çıkarıp Jimin ile beraber kaldığımız odaya giderken ona seslendim. Kapıyı açar açmaz, odamızın içinde duran küçük banyonun da kapısı açılmıştı.
"Buradayım! Hoş geldin." dedi ve banyonun ışığını kapattı. Çantamı ve montumu yatağın üzerine bırakarak hızlıca yanına gittim. Kısa boyu yüzünden kafasını kaldırmak zorunda kaldı.
Bütün gün Hoseok'un başını şişirmemişim gibi şimdi küçük kardeşimi de bunaltmak için sabırsızlanıyordum. Kocaman gülümsedim. Yerimde zıplayarak omuzlarını tuttum ve onu sarsmaya başladım."Bugün neler olduğuna inanamayacaksın! Taehyung'u bana bakarken yakaladım! Sonra-" heyecanla konuşmam Jimin'in sitemli sesiyle kesildi.
"Jungkook lütfen beni sarsmayı keser misin?" dedi ve kollarıma küçük ellerini koydu. Onu gerçekten fazla salladığımı fark ederek ellerimi omuzlarından çektim.
Mahçupça ona bakarken ikimizin de karnından gelen gurultularla güldüm ve bir elimi beline, diğer elimi de dizlerinin altından geçirerek onu kucağıma aldım. Onu taşıyarak mutfağa giderken Jimin kollarını boynuma sardı.
"Ya Jungkook! Kendim de gidebilirim biliyorsun değil mi?" dedi ama bir yandan da kıkırdıyordu. Onu kucaklamama bayılıyordu ama pek nazlıydı, hoşuna gitmiyormuş gibi yapmayı seviyordu.
"Biliyorum ama küçücük bir şeysin zaten." dedim ve sırıttım. Benden üç yaş küçüktü ve daha yeni liseye başlamıştı. Küçüklüğümüzden beri onu kucağımda götürürdüm her yere ve bundan da şikayetçi değildim.
Mutfağa gelince onu sandalyeye oturttum ve buzdolabını açarak dünden kalan yemekleri çıkardım. Yemekleri ısıtırken ona bugün olan olayları anlatmaya devam ettim.
"İşte, Hoseok ile kantinde otururken onu bana bakarken yakaladım. İlk defa bu kadar uzun bakıştık Jimin! O çok güzel biliyor musun? Sana anlattığımdan bile daha güzel."
"Öyle bir anlatıyorsun ki yakında ben de ona aşık olacağım." dedi Jimin ve kıkırdadı. Omzumun üzerinden ona sahte bir sinirle baktım. Oyuncu bir tavırla ellerini 'teslim oluyorum' anlamında kaldırdı. Gülümseyip tekrar önüme döndüm.
Bir süre aramızda bir sessizlik olurken Jimin'in kısık sesini duydum. "Jungkook... Sana bir şey söyleyeceğim ama üzülme olur mu?" dedi. Bu ses tonunu biliyordum. Duymak istemediğim bir şey söyleyecekti. Kafamı onaylar biçimde salladım ve konuşmasını bekledim.
"Sence de olayı fazla büyütmüyor musun? Yani... Gözleri yanlışlıkla sana takılmış olabilir. Lütfen yanlış anlama beni ama sen bu tarz konularda duygusalsın. Ve beklentiye girip üzülmeni istemiyorum." dedi. Kelimelerini dikkatle seçmeye çalışıyordu.
Derin bir nefes aldım ve düşen yüzümü ona belli etmemeye çalıştım. Bunların ben de farkındaydım. Her ne kadar kendimi engellemeye çalışsamda hala umut etmeye devam ediyordum. 'Belki o da bir gün benden hoşlanır' diye düşünüyordum sürekli ama öyle bir şey olacağı yoktu. Bizim hiçbir zaman hayal ettiğim gibi bir ilişkimiz olmayacaktı.
"Jungkook... Özür dilerim. Moralini çok bozdum değil mi? Keşke söylemeseydim." dedi Jimin üzgünce. Yanıma gelip belime kollarını sardı. Kafasını sırtıma yaslayınca gözlerimi kapattım ve gülümsedim.