Merhaba merhaba merhabaaa
Nasılsınızzz
Sınavlarım bitmiyo fizik sınavım var bölümü yayınladıktan sonra ona çalışıcam(fizikten nefret ederim)
Neysee iyi okumalarrrr🥹
•^•
Zıplaya zıplaya okulun bahçesinden çıkarken neşeyle gülümsüyordum. Her zıplamamda kıvırcık saçlarım da bana eşlik ediyor ve komik bir görüntü oluşturuyordu. Diğer öğrenciler bana gülerken nefes nefese yavaşladım. O olaydan beri içimde bir neşe vardı. Bütün derslerde salak salak sırıtmıştım ve bu Seokjin hocanın baya bir dikkatini çekmişti. Beni ders arasında sıkıştırıp olayları öğrenmeye çalışmıştı ve ona üstünkörü isim vermeden anlatmıştım her şeyi.
Taehyung'un benden hoşlanmasını gözümde o kadar imkansızlaştırmıştım ki dışarıdan beni kıskandığı belli olsa da yanlış anlamış olmaktan korkuyordum. Hayal aleminde yüzmek bu işin sonunda bana hayal kırıklığı olarak geri dönecekti belki de çünkü ne kadar çok hayal kurarsam o kadar kendimi inandırırdım.
Düşüncelerim yüzünden moralim biraz bozulurken umursamadım ve kocaman gülümsedim. Gözlerim önümde yürüyen Taehyung'a kayarken içimde saçma bir cesaret kırıntısı belirdi.
Şu an yanına gitsem beni terslemezdi değil mi? En azından onunla konuşmaya çalışırsam belki yakınlaşabilirdik. Onunla arkadaş olup sohbet ettiğimiz ve beraber yemek yediğimiz hayaller gözlerimin önünde canlanınca içimdeki cesaret kırıntısı büyüdü.
Daha fazla düşünmeden adımlarımı hızlandırdım. Terleyen ellerimle dağılmış saçlarımı düzeltirken yutkundum. Gümbür gümbür atan kalbimle yanına geldim ve onun hızına ayak uydurdum. Taehyung duraksadı ama elindeki telefonuna bakmaya devam etti. Kulaklığını telefona takmıştı ve büyük ihtimal ben gelmesem her zamanki gibi müzik dinlemeye başlayacaktı.
Heyecandan nefesim kesiliyordu, sakinleşmeye çalışarak konuştum. "Merhaba." dedim hafifçe titreyen sesimle.
Tamam, pek güzel bir başlangıç olmamıştı ama en azından kekelememiştim.
Gözlerim ezberlemek istercesine yan profilinin her yerinde gezindi. Esmer teni güneşin altında parlıyordu ve uzun kirpikleri daha da belli oluyordu. Yakından gerçekten ayrı bir güzeldi.
Taehyung yutkundu ama sadece başını sallamakla yetindi. Aramızdaki sessizlik devam ederken hala beklentiyle yüzüne bakmaya devam ediyordum. Heyecandan bacaklarım bile titriyordu.
Dakikalar geçtikçe aramızdaki soğukluğu hissetmeye başlamıştım. Yan yana yürüyorduk ama o çatık kaşlarıyla telefonuyla ilgileniyordu. Birkaç soru daha sormuştum. "Nasılsın? İyi misin?" Gibi sorularıma hep kısa kısa cevaplar vermişti.
Neden beni görmezden geliyordu? Gözlerimle bana bakması için adeta ona yalvarıyordum ama o tabiki bana bakmadığı için bunu göremiyordu.
Titreyen ellerimi görmesin diye cebime soktum. İçime büyük bir sıkıntı düşmüş, az önceki mutluluğum ve cesaretim bir anda yerle bir olmuştu. Doğru düzgün konuşmamıştık ki yanlış bir şey yapayım. Tamam belki benimle arkadaş olmak istemiyor olabilirdi ama selam dahi vermeyecek kadar benden hoşlanmaması canımı yakmıştı.
Bunlar yetmezmiş gibi kulaklıklarını takıp ellerini cebine koyarak adımlarını hızlandırmasıyla olduğum yerde durdum. Hızlıca uzaklaşan bedenini gözlerim dolu dolu izledim. Hayal ettiğim şey kesinlikle bu değildi. Kısa da olsa onunla biraz sohbet etmek istemiştim sadece.
Taehyung, köşeyi dönerek gözden kaybolduğunda hala olduğum yerde duruyordum.
•^•
"Kook, iyi misin? İki gündür doğru düzgün sınıftan çıkmıyorsun. Normalde her teneffüs kantine inip Taehyung'u izlemen lazımdı." dedi Hoseok. Sürekli bana iyi olup olmadığımı soruyordu. Ona o olayı anlatmak istememiştim çünkü eğer anlatırsam Taehyung'a karşı kinlenmeye başlardı. Bunu istemiyordum.
"Bir şey olmadı. Sadece kendimi iyi hissetmiyorum." dedim sessizce. Şüpheyle tek kaşını kaldırdı ve beni baştan aşağı süzdü. Gerçekten hasta görünüyor olmalıyım ki bana inanmıştı.
Elini alnıma koyup ateşime baktı ve kaşlarını çattı. "Ateşin var. Bence izin al ve eve git." dedi.
İç çektim ve başımı salladım. Benim için de en iyisi buydu. Biraz kafamı toplamak ve dinlenmek istiyordum. Sabah yemek yemediğim için midem bulanıyordu zaten.
Hoseok çantamı toplamamda bana yardım ettikten sonra bana sarıldı ve sırtımı okşadı."Bir şeyler olmuş Kook. İstediğin zaman bana anlatırsın olur mu?" dedi sessizce. Gülümsedim ve minnetle ona baktım.
"Hadi git."
El sallayarak sınıftan çıktım ve öğretmenler odasına doğru yürüdüm. Seokjin hoca sınıf öğretmenimiz olduğundan ona durumumu söylemem lazımdı. Ama ufak bir sıkıntı vardı. Öğretmenler odasına gitmek için Taehyung'ların sınıfının önünden geçmem gerekiyordu.
Onu görmemek için adımlarımı hızlandırdım ama tam atlattığımı düşüneceğim sırada tanıdık bir sesin ismimi söylemesiyle durmak zorunda kaldım. Gerilen bedenimle derin bir nefes aldım ve ona döndüm.
Yoongi çatılı kaşlarıyla hızlıca beni süzdükten sonra "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Dudaklarımı ıslattım ve gözlerimi kaçırdım.
"Eve. Biraz kötü hissediyorum kendimi." dedim gülümsemeye çalışarak.
Başını salladı ve elini ensesine atarak kaşıdı. "Anladım, geçmiş olsun. Hasta olduğundan kantine inmiyorsun yani?"
Anlamsızca ona baktığımı görünce tedirgin olarak gözlerini kaçırdı.
"Neyse saçmaladım biraz. Tekrar geçmiş olsun, gideyim ben en iyisi." dedi ve arkasını döndü. Gözlerimi kısarak ona bakarken karşıdan gelen kişiyi gördüm. Bunu beklemediğimden yutkundum ve gözlerimi kırpıştırdım.
Taehyung, hızlıca bizim olduğumuz yere gelirken sadece bana bakıyordu. İlk defa kalbim onun güzelliği yüzünden değil, kırgınlıktan acıdı. Gözlerimi üzüntüyle ondan kaçırdım ve öğretmenler odasına ilerledim. Bir an önce eve gitmem gerekiyordu.
"Jungkook." diye seslenen Taehyung'a bakmadan kapıyı tıklattım ve o benim yanıma gelemeden içeri girdim.
•^•
Taehyung niye görmezden geliyon çocuğumu ya