Merhaba merhaba merhabaaaa
Nasılsınızzz
İki haftalık bi tatilim var bunu iyice değerlendirip bu ficime bol bol bölüm atıcam. Taslaklarımda da 10a yakın fic var onlarla da yavaş yavaş ilgileniyorum hatta bir tanesini yakında yayınların tek bölümlük o
İyi okumalarrrr 🥹
•^•
Koşar adımlarla okuldan çıkarken yanlışlıkla birkaç kişiye çarpmıştım ama şu an bu önemli değildi. Taehyung beni bekliyordu ve onun acelesi olduğunu biliyordum. Beni beklemesi bile bir mucizeydi.
Onu yine duvara yaslanmış bir halde beni beklediğini görünce iç çektim. Sandığımın aksine stresli görünmemesi beni rahatlatmıştı. Onun yanına giderken bileğimdeki tokayla iyice uzamış saçlarımı bağladım. Artık renginden sıkıldığım için değişiklik yapmak istiyordum. Mavi ya da kırmızıya boyama gibi fikirlerim vardı ama güzel olmamasından çekiniyordum.
Sonunda Taehyung'un yanına varınca nefes nefese gülümsedim. Üstüne geçirdiği krem rengi kazak ve altına giydiği koyu kahverengi tonlarındaki pantolon ile sade ama şık görünüyordu. Her zamanki gibi.
"Selam. Beklettiğim için özür dilerim. Namjoon ve Seokjin hoca bir türlü bırakmak bilmedi." dedim kızarmış yüzümle. Eğilerek ellerimi dizlerime koydum ve soluklanmaya başladım.
Seokjin hoca birisinden hoşlandığımı Namjoon hocaya söylediği için beraber benim yanıma gelmiş ve beni sıkıştırmışlardı. İkisinin de bana bu sevgili yapma merakı nereden geliyor bilmiyordum. Bana koca bulmaya çalışıyorlarmış gibi hissediyordum.
"Önemli değil Jungkook. Bu kadar acele etmene gerek yoktu. Bugün annem dükkana bakacak." dedi yüzümü incelerken.
Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırarak ona baktım. "Öyle mi? Annen çıktı mı hastaneden?" dedim mutlulukla.
Taehyung'un annesi uzun zamandır kanserle mücadele ettiği için çoğunlukla hastanede kalmak zorundaydı. Babasının nerede olduğunu bilmiyordum. Bu konuları Taehyung ile konuşmamıştık ve o bu konuyu kendisi açmadığı sürece konuşmayı da düşünmüyordum.
"Evet, sana artık daha iyi hissettiğini söylemiştim. Aslında onun evde yatıp dinlenmesini istiyordum ama dükkana bakmak için ısrar etti." dedi bana hoş gülümsemesini sunarken. Gözleri parlıyordu adeta.
Hem bu güzel habere, hem de tatlı gülümsemesine içim bir hoş olurken ben de dişlerimi göstererek gülümsedim. Taehyung hiç bunu dile getirmese de gülüşümü sevdiğini düşünüyordum çünkü ne zaman ona bu şekilde gülsem kızarmaya başlıyordu.
Taehyung ile sakin adımlarla yürümeye başlarken aklımda rüya gibi geçen şu birkaç hafta vardı. Taehyung bana arkadaş olmayı teklif ettiğinden beri çıkışlarda beraber yürüyorduk. Arada öğle yemeklerini de birlikte yediğimiz oluyordu ve bu durum Hoseok'u biraz kıskandırıyordu. Haklı sayılırdı çünkü hiç ondan ayrı takılmazken bir anda Taehyung ile zaman geçirmeye başlamıştım ve bunun farkındaydım. En yakın zamanda aklıma Hoseok'un gönlünü almayı not ettim.
Taehyung, çantasından ona ödünç verdiğim çizgi romanı çıkardı ve bana uzattı. Gülümseyerek aldım ve kaşlarımı kaldırdım.
"Ee nasıldı? Beğendin mi?" dedim heyecanla.
Taehyung ile bir konuşmamızda bana hiç çizgi roman okumadığından bahsetmişti. Tabi bu çizgi roman koleksiyonu olan benim gibi biri için şoke edici bir durumdu. Bu yüzden her gün ona çizgi romanlarımdan birkaçını veriyordum.
