Buluşmaları için, bir günbatımı daha yaklaşmaya başlamıştı. Yine karşılaştılar ve birbirlerinin gözlerinin içine baka kaldılar. Beraberken o kadar güzel görünüyorlardı ki, Dünya'nın yaptığı bütün cilvelere beraber göğüs gerebilirlerdi. Renklerin dünyasında kimse kimseyi üzmezdi fakat Mavi kendi kendini üzmeyi sürekli başarıyordu. Her olan olayı kafasına takar hatta sürekli bunu düşünür ve üstesinden gelinemeyecek bir hale bürünene kadar çabalardı. Mavi de Pembe de güvenemezdi kimseye çünkü kendilerince bulmuş oldukları saçma sebepleri vardı. Mavi'nin karşısına çıkan en iyi bedenlerden birisiydi aslında Pembe ama Mavi bunun farkında olmadıktan sonra pekte önemi yoktu.
Bu sefer ise Mavi, aldı kalemi eline ve yazmak için defterinin sayfaları arasında gezinerek boş kısmını aramaya koyuldu.
13 Eylül 2019
Ellerim, kollarım birbirlerine kenetlenmiş ve ben hiçbir şey yapamamaktan o kadar yorulmuşum ki. Artık ne olacaksa olsun diyorum, bundan sonrası uçurumdan aşağıya düşmek kadar kolay bunu da biliyorum ama olmuyor işte. Ne olacaksa olmuyor. Sürekli boşluğa dalıp gidiyorum ve kalansa tamamen bir hiç. kimseye güvenemez oldum, ona bile. Zamanla öğreneceğim güvenmeyi çünkü içimde bir yerlerde eminim iyi birisi olduğuna. O kusursuz birisi gözlerinin içine baktığımda bir kusur göremiyorum. Kanatlarım kırık ve biliyor musun bu kanatları kendim kırdım. Bu yüzdendir kimseden iyileştirmesini isteyemiyor oluşum. Bu benim kendi eserim ve kendim onaracağım.İkisinin ilacı zamandı ve eğer kader diye bir şey varsa her şey olacağına varırdı, vardı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Renklerin aşkı
RomansaBir bebek doğdu tüm o ışıltısı ve göz kamaştırıcı küçücük bedeniyle ve insanlar; Pembe'nin bir kız olduğuna Mavi'nin ise bir erkek olduğuna kanaat getirdiler çünkü öyle ya en iyisini her zaman insanlar bilirdi. Her şeyi onlar icat eder, onlar bulurl...