"Merhaba"

190 8 4
                                    

"Hyung,onu bu kadar çabuk öldüreceğini tahmin etmezdim!!" - dedi unjeon yerde yatan kıza işaret ederek.
Smile kaşlarını çatdı,yere eğilip kızın başını koluna yasladı:
-Saçmalama! Ben ona bir şey yapmadım!Mal gibi yolun ortasında duran kendisi!
Unjeon ağzındakı lolilopu çıkardı,kaşları havaya kalkdı:
Yani.. sen öldürmek istediğin kızı mı kurtardın?"diyerek kahkaha atdı.Eğilip kıza yakından bakdı,yüzünü inceledi.
-Umarım uyandığında senin smile olduğunu hatırlar.Böyle sessiz yatınca gerçekten suçsuz biri gibi duruyor.. Ahh! Lanet olsun!tüm kadınlar şeytan!
Smile anlamaz bakışlarla ona baktı:
-Bu da ne demek?
-Jane bu yakınlarda hastaneden taburcu olmuş.Birisi onu fena benzetmiş,kesin polisler yapmışdır.Az bile yapmışlar.Geçici hafıza kaybı falan mı her ne haltsa yaşayacakmış.
-Bu haberleri nerenle öğrendin acaba? Onu birisinin dövmesi Bülent Ersoyun erkek olmak istemesi kadar saçma.
-Bülent Ersoy kim hyung..?
-Aah.. Neyse boş ver.Niye hala uyanmadı?
Smile onun solmuş yüzüne baktı.Sanki onda önceleri olmayan bir şey vardı ama çözemiyordu.Gözlerini yüzüne kenetlemişken kız kendisine gelmeye başladı.Gözlerini geniş-geniş açtı,bir süre smile'ın yüzüne baktı:
-Gerçekten öldüm qaliba.. Cennetdemiyim? Dur lan ben cehenneme düşmeyecekmiydim?
Şehadet parmağını smile'ın yüzüne dokundurdu(her bayılıp-ayıldığında insanları parmaklakdan vaz geçmeyeceğim galiba :D)
-insan lan bu.. Bayaa baya insan.Aaa bak burda biri de varmış.Nerdeyim ben?
Kız yerinde doğruldu,dar bir sokakta etrafında 2 erkek vardı ve ona garip bakışlar atıyorlardı.
-Kimsiniz?" diye sordu.
Smile kadınların kalbine yangın düşüren o gülümsemesine yüzüne yerleştirdi:
-lanet olsun.. Gerçekten çok iyi oyuncusun.
-Ben sizi anlamıyorum bayım,i dont understand you.(kız türkce onlar korece konuşuyor).
Smile onu ayağa kaldırdı:
-Tamam senin senaryonla oynayalım."Merhaba"(türkce dedi(herkesin türkce bilmesini sağladım.Yazar yaratıcılığı :D) )
-Omo!siz türkce biliyormusunuz.Ah ne güzel Kang woodan başka türkçe bilen birini buldum,artık sıkılmam.Zaten adamın yüzünü gördüyüm yok.."kız gülümseyerek smile'ın elini sıkdı.
-Bu benim numaram,yakında oturuyorum.Sizinle arkadaş olmak istiyorum.
Smile inanmaz bakışlarla ona baktı:
-Gerçekten kafandan darbe almışsın qaliba.Ama bunlar bana sökmez kızım! Bebek mi kandırıyorsun sen?!!"diyerek onu duvara sıkıştırdı,ateş püsküren gözlerini ona dikti.Kız "bu adam ne içmiş"bakışları attıktan sonra:
-Bu adam beni birisiyle karıştırıyor.Hop dedik! Ne uzerime geliyorsun oğlum?! Polis çağırırım ha! Benim kocam polis bi kere"dedi.
Smile kahkaha atdı:
-Polis gelecek olursa ilk götüreceği adam sensin.Neyin kafası bu jane?!
Kız tam cevap verecekken smile'ın telefonu çaldı.Asebi şekilde telefonu cevapladı:
-Evet..
-Bay choi shin?(kullandığı sahte ismi)
-Benim.
-Çocuklarınızı ne zaman hastaneden alacaksınız?
-Ne??"smile telefonu kulağından çekip ekrana baktı.
-Bugün herkes ne içti böyle? Benim çocuklarım yok.
-Kızınız burda konuşmak istermisiniz?
-Ne?ne kızı..
-Baba.. Bizi ne zaman alacaksın buradan?
Smile telefonu sinirle kapattı."Herkes dalga geçmek havasında" diye düşündü.Bakışlarını kıza yönlendirdi:
-Sana gelince jane.Demek eğlenmek istiyorsun?Tamam ben eğlenceyi severim.Seni kocanla ziyarete gelicem.Bekle.."diyerek arkasını dönüp gitdi,unjeon da arkasından koşturdu.
     BUGÜN epeyi garip ve adrenalin dolu geçmişti.Önce yaşlı kadının cüzdanını almaya çalışırken görmemi bir anlık kaybettim.Karşıdan uzerime gelen araba sesini duyabiliyordum ama yaşadığım şoktan dolayı öylece kaldım.Bir anlık bayıldım qaliba.Çünkü uyandığımda öldüğümü zannettmeme sebeb olacak iki yakışıklı adam vardı.Ama adam manyak çıktı beni birisiyle karıştırdı.Ama türkce konuşması çok iyi oldu ha! Numaramı da verdim.Şimdi siz her önüne gelene numaranı niye veriyorsun az mı çekti başın kızım diyebilirsiniz.Ama adam hayatımı kurtardı bir kere yani.. Dur lan teşekkür bile etmedim.Ne yapayım canım bağırdı çağırdı,artistik hareketler yaptı.Bırak teşekkür etmeyi direk dalmayı düşünüyordum adama.Ama gerçekler.. Adama tokat atsam ancak boynuna yetişir(küçücüüük boy farkımız var anlaşılan :D ).
Sonda dediği neydi? "seni kocanla ziyarete gelicem bekle"mi? ALLAHIM neden karşıma bitane normal insan çıkarmıyorsun?! Gerçi ben de pek normal sayılmam ama konumuz bu değil.Yani ben normal değilsem en azından karşımdaki normal olması gerekmiyormu.Biri akıllı biri deli,biri ateş diğeri su.. Su.. Su susadım lan su içeyim.
"senin üst-başına ne oldu böyle?" Eve nasıl girdiyini anlamadığım Kang woonun bu sorusu uzerimi değişmeden sürahiyi(öyle mi yazılıyordu lan) kafama diktiyim an beni hazırlıksız yakalamıştı.
Suyu bir kenara bıraktım üstümün tozunu temizlerken "yok bir şey ya sadece araba çarptı"dedim ve daha bitirmeden Kang wooyu tam yanımda gördüm.Beni ora bura döndürerek kaygılı bakışlarla sordu:
-yaralandın mı? bir şey oldu mu? Doktora gitdin mi?
-Yok ya aslında.. Bir dakika.. Sen benim için rahatsız mı oldun?
-Araba çarptı dedin ya..
-Aslında.. Çarpacaktı birisi beni kurtardı.
-Ne..? Ahh! Tâbi ki de! Arabaya bir şey oldu mu?
-oppa sen şu an araba için mi endişeleniyorsun?(fena bozuldum şu an)
-Araba çarpmamış işte ne güzel .
-Öf tamam ben uzerimi değişmeye gidiyorum.
-iyi de nasıl oldu araba sana çarpıyordu?
-Şey.. Göremedim bir anlık.
-Doktorun söylediği şey oldu. Seni doktora götürmem gerek balayından önce.Ama halletmem gereken işler var
-Merak etme oppa kendim giderim.Hem ciddi bir şey değildir.Doktorlar hepsi böyle büyütüyorlar herşeyi.
Sabahı gün doktora yalnız gitmeye karar verdim.En azından hasthanenin yolunu biliyordum(Çok şükür).Hastahanede ıngilizce az da olsun derdimi anlatmış olmalıyım ki hemşire beni doktorumun olduğu odaya yönlendirdi.Ama koridorda gördüğüm manzara beni tam anlamıyla şaşırtmaya yetdi de arttı bile.Koridorun tam ortasında küçük bir kız çocuğu bir adamın pantalonundan çekiştiriyordu ve kucağında bir oğlan çocuğu olan hemşire ona bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.Görünüşe göre adam hemşirenin söylediklerine tahammül edemiyor hatta onu parçalamamak için kendini zor tutuyordu diyebilirim. Ama sorun bütün bu olanlar değil o adamın kim olmasındaydı.Eveet gözümü ilk açdığımda bana artistik haraketler yaparak posta koyduğunu sanan sonra da çekip giden o yakışıklı beyfendiydi şimdi karşımda duran.Adı choi shin olmalıydı yani hemşire öyle sesleniyordu ona.Birde adam çocuklarını kabul etmiyordu qaliba.Ben öyle anladım çünkü.Hayır Hayır! Insanları gizli-gizli dinleme hobilerim arasında değildir katiyyen.Ben sadece daha yeni tanıştığım bu adamın kim olduğunu bilmeye çalışıyordum.Niyetim tamamen saf yani..(Adamın aleyhine bir şeyler bulmaya çalışıyorum demiyor da :D).
Ordan sessizce sıvışıp doktorun odasına gitmeyi planlıyordum ama gördüğüm manzara yine o lanet olası koruma içgüdümü ortalığa serdi.Choi shin pantalonundan çekiştiren küçük kızı "yeter be!" diyerek yere itti.
-Oha lan! El kadar çocuk itilir mi? "dedim (demez olaydım :D) ve ileri gidip çocuğu kaldırdım.Ne konuştuğumu anlamayan hemşire bir yana choi shin ateş püsküren gözleriyle bana baktı.Hem de öyle bir baktı ki,içimdeki koruma içgüdülerimin qazına gelmiş o süper kahraman kırmızı iç çamaşırından tutarak öz gezegenine ışık hızıyla dönmüştü diyebilirim.
-Bütün bunların sebepkarı sensin.Ama burda "timsahın göz yaşlarını"mı oynuyorsun? - Dedi choi shin nefret dolu bakışlarını bana yönlendirerek.
5dakika sonra boş bir odada beni duvara yaslamışdı bile.Şehadet parmağını kaşı boyunca asebi şekilde gezdirdi ve dedi:
-tüm bunların günahkarı sensin şimdi karşıma geçib palyaçoluk mu yapıyorsun.Ama bu bana sökmez kızım! sen bunları anca o aptal Kang wooya yedire bilirsin.Gerçi akıllı birine benziyordu ama..
Ne dediğinden bir zerre bile anlamyan ben adama mal-mal bakıyordum.Tabi herzamanki gibi,herkese yaptığım gibi ona da trip atarak odadan çıka bilirdim.Ama daha yeni tanışmamıza ve hakkında hiçbirşey bilmediğim bu adamı sanki çoktan tanıyordum.Ve nedense bana çok tehlikeli biri gibi geliyordu.Tüm bunlara rağmen onda beni çeken bir şey vardı.Şu an için tek düşündüğüm oradan kaçıp gitmekti sadece.
-Artık sabrımı taşırdın lanet olası" dedi choi shin ve gırtlağıma yapıştı.Ama daha elini atar - atmaz yere yığıldım.Hayır bu korktuğumdan ya da sert sıktığından değildi.Kafama çok sert bir ağrı saplanmıştı ve ben yine göremiyordum.Bu kısa zaman diliminde ikinci kez olduğundan telaşlanmaya ve korkmaya başladım.
-Göremiyorum!" dedim ve ağlamaklı sesle,ellerimi öne doğrultarak onu aradım.Evet doğru duydunuz ben biraz önce gırtlağıma yapışıp beni öldürmeye çalışan adamdan yardım bekliyordum.Hayat ne kadar garip değilmi? Annem bize hep derdi:"birisi sana kötülük yaptığında,öfke sergilediğinde nedenini kendinde ve ya onun etrafında ara.Ona sımsıkı sarıl çünkü o zaman seni vurmak için kollarını açamaz."
-yeter bu kadar şamata!Kalk ayağa!" diye bağırdı choi shin. Ellerimi havada oynatarak onu aradım ve ağladım:
-Nerdesin? Yardım et..
Yakınımda olduğunu ve elinin rüzgarını hiss etdim.Galiba gerçekten görüp-görmedigimi kontrol ediyordu.
-Gerçekten görmüyorsun.. Haha inanılmaz! Tanrıya ve adaletine inanmaya mı başlasam??!
Dışarıdan Kang woonun sesini duyduğumu sandım.Hayal mi gerçek mi anlamadım çünkü yine bilincimi kaybettim..
Gözümü açtığımda kendi doktorumu,telaşlı Kang wooyu,ve etrafında bir polis olmasına rağmen gayet sakin gözüken choi shini gördüm.Doktor elindeki fenermidir ışıkmıdır her neyse gözüme tutdu "şimdi nasılsınız?" diye sordu.
- iyiyim.âmâ bir az önce.. Çok korktum.
-Tomografi sonuçların geldiğinde sana
bir ilaç takviyesi yazacağım.Ama bunun bir daha tekrarlanmaması için stresden ve telaşdan uzak durmalısın.Yeni evlendiğini duydum.Bir tatil sana iyi gele bilir.
-Evet daha balayına bile çıkamadık.Tatil ikimize de iyi gelecek" dedi Kang woo ve devam etdi -a birde bu beyfendi sana yardım etmiş diye duydum ama daha teşekkür edemedim.Elini smile'a uzattı."karıma yardımcı olduğunuz için teşekkürler.Daha önceden tanışıyormusunuz?" diye soru işaretli bakışlarını ona dikti. Ben cevap vermesine imkan tanımadım ve:
-evet hayatım önceden hayatımı kurtaran adam choi shindi.Bugün de yardımıma koştu sağolsun.." dedim. Düşmanıma sıkı-sıkı sarılmaya karar verdim,o zaman beni vurmak
için ellerini kullanamazdı.
-Demek isminiz choi shin,bir daha teşekkürler.(korece söyledi)
-Merhaba,ismim choi shin.Bu arada ne demek kim olsa aynı şey yapardı.(türkce söyledi)
Kang woo karşısında duran adamın türkce konuşmasına şaşırmıştı.Ama asıl şaşıran bendim çünki bu adamla tanıştığımız andan itibaren bana öfkesini göstermişti hatta öldürmeye çalışmıştı.Şimdiyse sanki hergün birilerini kurtaran iyi kalpli itfaiyeciler gibi konuşuyordu.Hay Allahım ya! Bide bana oyuncu diyor,lan sen oyuncunun hasısın! Ama gülmek,sakin durmak yakışıyormuş ha.Abim her zaman "içten güldüğü sürede her kes güzeldır,çirkin insan yoktur" derdi. Evet sayın okuyucularım aile fertlerim birer filozof gibiydiler.Belki Harward ve ya Oksfort mezunu değillerdi ama hayat universitesinin en ağrılı ve azaplı sınavlarını başarıyla geçmişlerdi.Ve nihayetinde ben o ailenin bir ferdiydim.Choi shinin bana niye böyle öfkeli olduğunu anlamak için bu sınava girmeliydim.Ama burda bir "yanlış" doğru olan hayatımı götürecekdi..

AL SANA KORE!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin