Her son bir başlangıçdır

247 22 4
                                    

Perdeleri kapalı yarım karanlık odanın sessizliyini gelen telefon zili bozdu:

-dinliyorum.

-komiserim bana izlemeyi emrettiğiniz türk kızı..

-Ee ne olmuş ona? Yine mi birşey yaptı?

-Şeyy efendim.. Kocası tarafından dövülmüş.Şuan yoğun bakımda.

-Ne?!!

2Hafta önce

  

   Komiserin benim için bulduğu yerde bir kaç kelime öyrenmiştim."Afiyet olsun" "ne arzu edersiniz?" "Teşekkür ederim" gibi laflar işte(Enes abi çekil yolumdan ben geliyorum:D).

Bir hafta geçmesine rağmen kafe patronundan başka hiçkimseyi tanımyor ve konuşmuyordum.Çok yakında ülkeden postalanacağım için dertlenirken duyduğum söz içimde zafer çanları çalmaya başladı:

-Off be yavrum boğazıma dizdiniz lokmayı!

2 tane kız çocuğuyla oturmuş müşteriden gelen ses onun türk  olduğunu anlamam için fazlasıyla yetdi artdı bile.Masaya doğru koşarak "abi sen türkmüsün"diye sordum.Derdimi ona anlatdım.Bana kendisinin pek tanımadığını ama koreli vatandaşların(sahte evlilik yapabileceyim) olduğu yere götüre bileceyini söyledi.Gitdiyimiz yer biraz ürkütücü olsa da başka çarem yokdu.Adı Fatih olan türk bana "Bak Aslı,bunu çaresizlikden yaptığını bilyorum ama dikkatli ol burda herkese güvenilmez.Sana kendim yardım etmek isterdim ama küçük kızımı tedavi için yurt dışına götürüyorum"dedi.

Anlaşma yapacğımız adam  30yaşlarında gözlerinden cin yağan birisiydi.Verecek param olmadığından nişan yüzüyümü ona verdim üstelik maaşımı da ona vereceğimi söyledim.Zaten paraya ihtiyacım yoktu,yemek ihtiyacımı da kafede pilav yiyerek geçiştiriyordum.Adı jung ha olan ve görünüşünden haydutu hatırlatatan bu adam bir şeylerden rahatsız gibi gözüküyordu.Ílk başlarda anlam veremediyim bu halini evlilikden sonra anladım.Benden daha çok para istemeye başladı.Her ne kadar paramın olmadığını söylesem bile bana inanmıyor,çalıştığım yere gelerek bağırmaya,beni polise ihbar edeceği ile tehdit ediyordu.

Sahte evliliyimizden 14 gün geçmişdi.Işıkları kapatıp bugün Jung hanın gelmediyine seviniyordum ki,kafenin açılan kapısıyla irkildim.Gelen Jung haydı.

-Jung ha,neden burdasın?

-Sevgili karımı görmeye geldim.

-Git burdan lütfen,param yok!

-Seni lanet kadın! Ne demek param yok?!

Yediğim darbeyle yere yığıldım.Ard-arda aldığım darbelerden kendimi kaybetdim ve gözlerimi açmak istemiyorcasına kapattım..

Şimdi

Komiser duyduğu sözü anlamaya çalışıyordu.Telefonda kendini yırtan yardımcısından hangi hastahane oldugunu sorup kapatdı.Yol boyu onu derinliye çeken düşünceler rahatlık vermiyordu.Hayatında doğru giden hiçbirşey yoktu.Yetimhanede büyüdüyü o acımasız yıllar onu asosyel,konuşmayan birisine dönüşdürmüşdü.Evlendiyi kadınla birlikte qri hayatı biraz renklenmişdi.Karısının yakalandığı kanserle birlikde hayatında oluşan küçük ışık da kaybolmuşdu.Bunun hayatdan alacağı son darbe oldugunu sanan komiser bir daha yanıldığını anlamışdı karısının ona ihanet etdiyini oyrenirken..

Şaka gibiydi hayat.. Ona ihanet eden karısına nefret edemiyordu bile.Son günlerini yaşayan karısına herzamanki sevgi sözcüklerini söyleyerek veda etmişdi.Karısının ölümünden sonra kafasını Jane adlı zanlıyı takip etmekle oyalamaya çalışıyordu.Şimdi karşısına çıkan bu türk kızı.Neden içinde ona karşı suçluluk hiss ediyordu?! Onu yalnız burakmasaydı başına tüm bunlar gelmezdi.Her ne kadar kendine hak vermeye çalışsa da vicdanı sızlıyordu.Hayat en qaddar oyunlarını oynayarak onu ruhsuz birine çevirmeye çalışsa da aksine o daha iyi olmuşdu herşeye inat..

Hastahaneye vardığında yüzü morarmış nefes borusu takılmış kızı görünce türk kızı olduğunu anladı.Gözleri kapalı halde yatıyordu.Son 2haftada zayıflamış,rengi beyazlamışdı.Doktordan nasıl oldugunu sorduğunda"aldığı darbeler sonucu vaziyetinin iyi olmadığını,uyandığında kısa süreliyine görme bozukluğu yaşaya bileceyini söyledi.

AL SANA KORE!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin