Yine kendi karanlığımın sabah güneşinin parlaklıgıyla tezat yaratdığı günlerdendi.Umutsuzluk kuyusunun dibinde hissediyordum kendimi.Öyle umutsuz öyle yardıma muhtaç durmdaydım ki,şeytana bile gözü kapalı inana bilirdim.
Evimizden 1metre aralı,birzamanlar kafe olmuş harabeliye geldiyimi fark etdim.Soğuk taşın üzerine oturdum. Arkada birinin sesini duydum,normal insan olarak korkmak yerine (normalmı?ağzını yıkayıp gel:D) sakince arkamı döndüm.O adam gelmişd.. beni kurtarmaya.. (tanımadığın bilmediyin adama niye güveniyosan artık?!!)
-benimle gelmeye hazırmısın?” ürpertici sesi harabede korkunç bir şekilde yankılandı.Ona bakıp hiç düşünmeden “evet” dedim(iyi halt etdin!).Küçükken abimden en büyük hayalinin ne olduğunun sormuşdum. “senin mutluluğun,en büyük hayalim..” demişdi.Sanırım onun hayalini gerçekleşdirme zamanı gelmişdi.Ama karşımda duran bu qarip adanın beni mutluluğa mı,uçuruma mı sürüklediyini bilmiyordum..
2 HAFTA SONRA
Beni getirdiyi ev yaşadığım yerle kıyasala saray gibiydi.Geldiyimizden beri yalnız iki kere eve gelmiş ve bana hiç bir şey söylemiyordu.Passaportumu bile almama izn vermemişdi,hiçbirşeyimi almadan gizli de olsa vedalaşmadan onunla gelmişdim.Duyduğum telefon konuşmasıyla da jeton düştü,bu adam beni satacakmış kore falan da masalmış sadece!(Tebrikler! Kocanın evinde yemek programı izlemek daha iyiydi).
5yaşımdayken abimle pamuk şeker satan amcanı dikizliyorduk,paramız yoktu çünki(ne zaman olmuşdu ki?!).Abim ellerini omzuma koydu:
-Aslı,pamuk şekeri gerçekten istiyormusun? Dedi.
-evet dedim sevinçten büyüyen gözlerimi abime dikerek.
-o zaman koş ve şekeri alıp kaç ama arkana bakma,bakarsan kaybedersin.Bazı şeyleri arkada bırakmak gerekir bazen..cesaretli ol ben arkandayım! Söyleyerek sevgi dolu bakışlarını bana dikmişti.Abime güvenib şekeri alıb kaçmıştım ama pamuk şeker satan amca abimi yakalayıb iyice azarlamışdı.Hatıralarımla dolu daha bir rüyamdan uyandım.Abim gitdiyinden beri cesaretimi de alıp götürmüşdü.. Bu sefer pamuk şeker gibi olan mutluluğu yakalamam için cesaretimi gei kazanmalıydım..
Şüphe çekmemek için kendimi hep sakin gösteriyordum.Bu arada qarip adamdan bir miktar para çalmışdım,geriye kalan bir tek sahte pasaportumu çalmakdı.Hava alanına geldiyimizde çok heyecanlıydım,korkuyordum.Qarip adam telefon etmek için yanımdan ayrıldı tam o sırada çantanın üst cebindeki pasaportları gördüm.O ankı hislerimi hiçibir cümleyle ifade edemem,heyecandan hemen oracıkta yere yığıla bilirdim.Pasoportları alıp çantaları orda terk edib kaçdım.Sigara içenler için ayrılan yere girdim.Hepsi erkekti ce hepsi aval-aval bana bakıyordu.
“sigaranız varmı?” diye sordum adamın biri sigara uzatdı.Kendimi kaybetmemeye çalışarak sigarayı yaktım,bir yudum aldım sadece öksürüye boğuldum.(cehennemde VİP odam hazır!)Ama çıkamazdım qarip adam her an bula bilirdi. “ben bu markadan içmiyorum da” dedim ve çöpe atdım.1 saat bekledikten sonra etrafıma korkuyla baka-baka görevli duran yere yaklaşdım,koreye bilet istedim. Ve o bana ne söyledi bilin bakalım “uçak 15dakikaya kalkacak ve 1 bilet kalmış sadece”.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AL SANA KORE!
Ficción GeneralÖzür dilerim ama hikayelerde ana karakter ülkeden kenara çıkınca ya onu prensesle karıştırırlar ya da multi milyonerin kızıyla.. Ama sabıkalı suçluyla karıştırmak nedir abicim?!! Korede ünlüleri görüp resim çekineceyim derken etrafımı birsürü polis...