Başlangıç

6.1K 226 123
                                    

Percy'nin ağzından

Annabeth'in bıçağı tam yüzümün yanından geçtiğinde paniklemiştim. Nefes nefese Annabeth'in arkasındaki nehre göz attım.Bende ona saldırmaya çalışmıştım ama o çok çevikti.Biraz arkaya ilerlemeye çalıştım ki bu kötü fikirdi.Sadece bir an için dikkatim dağıldı ve ne oldugunu anlamadan yere düştüm ve Annabeth'in bıçağı boğazımdaydı.

''Savaşta asla dikkatini kaybetme,Yosun Kafa'' Boğazımdan bıçağı çekmeden önce bana gülümsedi ve beni elimden tutarak kaldırdı.

''Evet ama benim suçum değil,dün gece iyi uyuyamadım.'' diye homurdandım.

''Mazeret.'' Annabeth başını salladı ama endişeyle bana baktı.

''Her zaman olduğu gibi,sadece aynı rüya.'' uzağa baktım ve kabinime doğru yürümeye başladık.

''Belki bunun hakkında Kheiron ile konuşmalısın.'' Annabeth kolunu omzuma attı.Melez Kampı'nın güzel havası içimi ısıtıyordu.

''Döndüğünde Rachel'e soracağım.''Annabeth ben kabine girmeden önce beni yanağımdan öptü.Sonrada uzaklaştı.

Yatağımın üzerine oturdum ve denize bakmaya başladım.Melez Kampı'na geldiğimden beri her zamankinden farklı olan rüyalar görüyorum.Biliyorum.Yarı tanrıların rüyaları hep farklı olur ama bu gerçekten farklıydı.Rüyamda bir grup çocuk vardı ve havada asaların üzerindeydiler.Evet,bu garipti.Asalar gerçekten özel birşey olup olmadıgını merak etmeye başladım ve çok renkli flaşlar da vardı.Belki de yardıma ihtiyaçları olan bir yarı tanrı grubuydular.

''Hey,Ezik! Kheiron seni şimdi görmek istiyor.'' sert bir şekilde kapımı çarparak hatta kapımı çalmadan içeri girdi.Her zaman ki gibi.

''Tanrım,Clarisse,sen hiç kapı çalmaz mısın?'' Gözlerimi devirdim ve ayağa kalktım.Clarisse Ares için olan 5.kabinin kızıydı(Eğer bu davranışlarıyla onu bir kız olarak sayarsak).Evet babası Dünya'daki en barışçıl insanı bile kızdırabilen Savaş Tanrısıydı.

''Eğer bir kişiye saygı duyuyorsam onun kapısını çalardım ki sen saygı duyduklarımdan değilsin.'' Clarisse bana sırıttı. ''Bir gün seni öldüresiye döveceğim.'' Tesadüfen elveda dedi ve beni kabinimde tek başıma bıraktı.Eğer beni anında öldürmeyi denemediyse iyi bir ruh halinde olmalıydı.

Büyük Ev'e yöneldim,orada Kheiron benim için bekliyordu.

''Beni çağırmışsın Kheiron.'' Kheiron'a merakla baktım.

''Otur ,Percy.'' Kheiron'ın yüzü yorgundu ve ona yardım edemezdim ama biraz huzursuzca dediğini yaptım.

Harry'nin ağzından

''Bu çok sıkıcı.'' Dışarı rahat bir nefes verdim ve Gryffindor masasına oturdum.

''Eğer notları kopyalasaydın,belki kolayca uykuya dalmazdın.''Hermione iç geçirdi ve Ron ile yanıma oturdu.

''Lanet olsun,Harry'nin yanındayım.Sınıfın içinde bir dakikada uyudun bu yeni bir rekor olmalı.''Ron agzındaki yemeği bitirmeden konuştu.

''Kibar ol biraz Ron,''Hermione onu azarladı ve bıkmış gibi ona baktı.

''Neyse Harry artık garip rüyalar görüyor musun ?'' dedi Hermione endişeli gözleriyle bana döndü.

Esnedim.''Evet,hala her gece aynı rüyayı görüyorum ama en azından Voldemort hakkında rüyalar daha iyi ama siz uyandırmadan önce biraz uyuyabildim.''

''Berbat görünüyorsun.''Hermione belirtti.''Neden Dumbledore ile konuşmaya gitmiyorsun ?Belki de bunu anlayama yardımcı olabilir.''

''Hayır,sadece yakında geçecek rüyalardan biri olduğuna eminim.'' durdum.

''Ama eğer bu Voldemort'u yenmek için sana yardım edecek bir yolsa ?'' Hermione sesini alçaltarak sordu.

''Evet Harry, belki bu sana yardımcı olur.'' Ron ağzı yemekle doluyken mırıldandı.

''Belki,ama bunun için çok yorgunum.Daha sonraki derslerde görüşürüz.'' Bunun üzerine salonu terk ettim ve odama doğru ilerledim.

Oraya giderken Hermione'nin söylediklerini düşündüm.Haklı olabilir ama bunu düşünmek ve ne anlama geldiğini anlamak için biraz zamana ihtiyacım olduğunu biliyordum.Rüyamda bir çocuk vardı.Yeşil gözlere ve siyah saçlara sahipti.Yüzünde kararlı bir ifade ile canavarlarla savaşıyordu.Elindeki silahla çok iyiydi ama bu çok tuhaftı çünkü hiç büyü kullanmadan hayatta kalabiliyordu.Hermione iyi bir noktaya değinmişti.Bu Voldemort'u yenmek için bir yol olabilirdi ama rüyanın ne anlama geldiğiyle ilgili hiçbir fikrim yoktu.Portrenin içindeki şişman kadına şifreyi söyledim ve merdiven ile odama girdim.Yatağımın üzerine uzandım ve gözlerim kapanmaya başladım.Hemen rüya tekrar başladı.

A/N:Bunu ingilizce olan bir hikayeden çeviyorum.Percy Jackson serilerinin hepsini bitirdiğim için bu kitap hoşuma gitti.Öncelikle Percy Jackson kitabını okumayanlar veya filmini izlemeyenler için biraz bilgi vereceğim.

Melez Kampı:Toplamda 12 tane kulübe/kabin vardır. Bunların her birisi bir tanrıyı ve bir tahtı simgelemektedir. Zeus, Poseidon, Ares, Hephaistos, Apollon, Hermes, Dionsos, Afrodit, Artemis, Hera, Athena, Demeter bu tanrılarıdır.Bu kamp Kheiron ve Dionsos tarafından yönetilmektedir.

Percy Jackson:Poseidon'un yarı tanrı çocugudur.Yani Denizler,depremler ve atlar tanırısının ogludur.

Annabeth Chase:Athena'nın yarı tanrı çocugudur.Athena zeka, sanat, strateji, ilham ve barış tanrıçasıdır.Percy'nin sevgilisidir.

Kheiron: Sentor olarak da bilinen yarı at, yarı insanların en bilgili ve yeteneklisidir.

Rachel Elizabeth Dare: Melez Kampındaki Kahin'dir.Kahinler meydana gelecek olayları daha önceden bilmeye çalışır ve böylece kehanetler ortaya çıkar.

Arkadaşlar hikayenin bazı bölümleri görünmüyor.Bölümleri görememeyen arkadaşlar lütfen bana ulaşsın.

Percy Jackson ve Harry Potter I Kahramanlar BirleşiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin