Percy'nin ağzından
Sırt çantamı takmadan önce son kez kabinime bakındım.Sonra dışarıya çıktım ve tepenin üstündeki çam ağacına doğru yürümeye başladım.Grup orada toplanacakti.Etrafıma bakınıyordum.Melez Kampı görebileceğim en güzel yerlerdendi ve belkide uzun süre buraya gelemeyecektim.
Sonunda tepeye ulaştım.Thalia dışında grubun geri kalanı oradaydı ve Thalia bize biraz geç katılacaktı.
''Kardeşim,''Tyson ,benim Kiklop (Kikloplar alınlarının ortasında tek gözleri bulunan devlerdir.) olan üvey kardeşim,mutluca bağırdı ve kaburgalarımı kırabilecek kadar sıkı bir şekilde bana sarıldı.Clarisse bana nefretle bakarken Kıvırcık bana gülümsedi.
''Kaburgalarım kırılacak.'' Tyson bana sarılmayı kesti.Göğsümü ovaladım vezaman zaman Melez Kampı'na uğrayan Nico bana başını salladı.
Tepeden aşağı inerken kimse konuşmadı.Kampın otobüsünün yanına ulaştık.
''Hadi gidelim.'' Annabeth endişeyle söyledi ve otobüse doluştuk.
İngiltere'nin King Cross İstasyonuna doğru ilerliyor olmamız gerekiyordu.Bu diğer grubu bulabileceğimiz en uygun yer olmalıydı.Onları ''büyücü'' olarak düşünerek zor zamanlar geçiriyordum.Melez Kampı'nın otobüsü bizi bir nehir kenarına bıraktı.Uçakla yolculuk edemediğim için (Zeus'un bana sinirlenip bir şimsek caktirma ihtimali vardi.)bir bot kiralamıştık.Benim için böylesi daha güvenliydi hemde daha rahattı.Bot biraz pahalıydı ama oraya hızlıca gitmenin de tek yoluydu.
*
Birkaç gün sonra istasyonun yakınlarında bir yere vardık.Hepimiz tökezleyerek bottan çıktık.Hiç kimse ağzını açmıyordu bu sessizlik benim sinirimi bozmuştu.DEHB olmak savaşta bize yardım edebilir ama aynı zamanda bizi uzun süre için hareketsiz tutmak zordu.(Melezler DEHB'dir çünkü savaşta bu onlara yardım eder.Refleksleri de daha güçlüdür.)
Bu yüzden botta biraz zorlanmıştık.Tamam biraz abarttım ama cidden bu çok huzursuz olmama neden olmuştu.
Oraya vardığımızda biraz gergindim.Etrafıma bakındım.Sonra Annabeth'le Clarisse bize bilet almaya gitti.Tek bir yerde bu kadar çok yarı tanrının olması canavarların dikkatini çekecektir.Elim cebimdeki kalemi sıkıca kavradı.(Bu kalem bir kılıca dönüşüyor.)
Nico ve Kıvırcık eşit derecede gergin görünüyordu.Tyson ise onların aksine yanında getirdiği metal eşyalarla uğraşıyordu ve çevresindekilere kayıtsız gibiydi.Annabeth ile Clarisse biletlerle döndü ve bizde trenin gelmesi için beklemeye başladık.Bu trende uzun bir yolculuk yaşayacağız umarım biraz olsun dinlenebilirim.
Tren bir süre sonra beklediğimiz yere geldi ve içeriye girdik.Biletlerimizde yazan koltuklara oturduk.Koltukta rahat bir nefes aldım ve Annabeth'e baktım.Her zaman yüzünde sanki kafasından binlerce düşünce geçiyormuş gibi bir ifade vardı ama hala çok güzeldi.O da bana baktı ve gülümsedi.Kollarımı etrafına doladım.
Tren istasyondan haraket etmeye başladı ve benimde gözlerim kapanmaya başladı.Geçen gece yine uyuyamadım ve artık endişeleniyordum.Çok yorgundum ve artık rüya olmayan bir uyku istiyordum,bunun için dua ettim.Ama tabiki bende şans yoktu.Gözlerim kapandığı anda rüyalar yine başladı.
Kendimi tren istasyonunda buldum.Etrafta çok insan vardı ama Annabeth,Tyson,Kıvırcık,Nico ya da Clarisse'i bile bulamadım.Panik olmaya başlamıştım çevremdeki kalabalığı ittirerek ilerlemeye çalıştım.Tanıdık bir yüz görmeyi umuyordum.Etrafımda döndüm ve ne olduysa işte o zaman oldu.Karşımdaki sağlam,katı duvardan üç çocuk çıktı ve şok içinde donup kaldım.Rahat davranıyorlardı,gülüyorlar ve şaka yapıyorlardı ama gözleri her yeri endişeyle tarıyordu.Birini arıyor gibi görünüyordular ve içimden bir his beni aradıklarını söylüyordu.Başka bir sütunun arkasına geçtim ve -
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Percy Jackson ve Harry Potter I Kahramanlar Birleşiyor
FanfictionYarı Tanrı Percy Jackson ve Büyücü Harry Potter birbirleri hakkında olan rüyalardan sonra yüz yüze geliyor.Bir savaşın ortasındalar ve Dünya'yı kurtarmak için sadece birbirleri çözüm olabililecek. Uyarı:Hikaye Percy Jackson Kayıp Kahrama...