MİR♡AY

26.Bölüm ⚘

İyi okumalar ⚘

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Bölüm smut içermektedir!!!

Eve girer girmez, Miraç kapıyı kapattı ve beni kapıya dayadı. Yutkunarak baktım sevdiğim yüze. Yutkunduğumu farketmiş olacak ki, dudaklarını boynuma bastırdı. Adem elması olur ya, tam oraya işte. Minik öpücükler bırakarak, çeneme doğru çıktı. Oradan da dudaklarıma geldi. Ensesinden tutup, dudaklarına asıldım. Derin bir şekilde öpüşürken, yerimizi değiştirdim ve bedenini kapıya dayadım.

İyice ateş basmıştı. Üstümdeki montu çıkardım ve yere bıraktım. Miraç'ı kapıdan çekip, onun üstündeki hırkayı da çıkardım. Dudaklarımı hâlâ ayırmamıştım, bal tadı gelen dudaklarından. Nefessiz kalana kadar da ayrılmayı düşünmüyordum.

Geri geri giderken, merdivene çarptı ayağım. Dudaklarından ayrılıp merdivene doğru baktım. Miraç'ı kucaklayıp, odaya kadar kucağımda taşımayı düşündüm. Miraç'a döndüm tekrar. Tam düşündüğüm şeyi yapacaktım ki, bedenim havalandı. Benim düşündüğüm şeyi, benden önce Miraç yapmıştı.

"N-ne yapıyorsun Miraç?" dedim şaşkınlıkla. Gülümseyip, merdivenlerden çıkmaya devam etti.

"Odamıza gidiyoruz." dedi ve dudaklarıma öpücük bıraktı. Kollarımı boynuna doladım ve alnımı da omuzuna dayadım. Birkaç dakika içinde, odaya giriş yaptık. Beni yatağa bıraktı ve üstüme doğru uzandı.

"Fıtık falan olmasan iyidir." dedim saçlarını geriye atarken. Elimi tutup, avucumun içine öpücük kondurdu ve dudaklarıma yaklaşıp fısıldadı.

"Senden gelen her şeye razıyım ben. Bunu bilmen gerekirdi." dedi ve dudaklarıma kapandı dudakları. Evet, bu gece niyeti bozmuştuk. Bedenlerimizi mühürleyecektik.

Kollarımı boynuna dolayıp, dudaklarına iyice asıldım. Dudakları dudaklarımdayken, elleri de boş durmuyordu. Her daim sıcak olan ellerini, penyemin içine sokmuş, tenimle buluşturmuştu. Elleri bedenimde gezinirken, bende ellerimi onun penyesinden içeri doğru göndermiştim. Teni alev gibi, sıcacıktı. Yanıyordu, yanıyorduk.

"Miraç..." dedim, dudaklarından ayrılarak. Güzel mavilerini, gözlerime odakladı. Gözlerindeki garip ifade, beni daha çok ateşliyordu.

"Ayaz'ım..." diye fısıldadı ve başını boynuma gömüp, derin bir öpücük bıraktı boynuma. Elleri, penyemin eteklerine geldi ve bir çırpıda penyemi sıyırdı üstümden. İlk kez karşısında böyle kalıyordum. Bir miktar utanmama neden olsa da, yüzüne bakabildim. Güzelim mavileri, hazdan bulutlanmıştı. Arzudan kararmıştı mavi gözleri.

Tekrar boynuma gömüldü ve öpmeye başladı. Dudakları, tenimle her temas edişinde, bedenim daha bir kavruluyor gibi hissediyordum. Dudaklarını göğsümde hissedince, daha fazla kendimi tutamadım ve dudaklarımın arasından çıkmak için bekleyen inlememi serbest bıraktım. Bu kez göğsümü dişleyince, daha sesli şekilde inledim ve Miraç'a doğru baktım. Dilini minik tepeciğe sürttü ve bana bakarak bir öpücük daha bıraktı.

"Benim için inlemen hoşuma gidiyor." dedi ve dudaklarını tenimde gezdirmeye devam etti. Ağlayacaktım neredeyse. Miraç, bedenimi istila etmişken, ben aldığım hazdan dolayı ağlamak istiyordum.

Dudakları karın kaslarımda gezerken, kanımın kaynadığını hissediyordum. Hayatımda daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Ellerini belimde hissedince, yutkunarak tekrar baktım Miraç'a. Eşofmanıma atmıştı ellerini. O da bakışlarını bana doğru çıkardı ve onay almak ister gibi bir bakış attı. Gözlerimi kapatıp açarak, onay verdim ve eşofmanımla boxerı aynı anda sıyırdı. Karşısında tamamen çıplak kalmış olmuş utanmama neden olsa da, bunu düşünmemeye çalıştım.