4.Bölüm ⚘

2.6K 185 77
                                    

İyi okumalar ⚘

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Ayaz
Miraç beni engellemişti ve mesajlarım gitmiyordu doğal olarak.Nedensiz şekilde canım sıkılmıştı beni engellemesine.Siz şimdi anlamadınız tabi benim kim olduğumu.Ben Ayaz Yüceoğlu.24 yaşındayım ve babamın giyim mağazasının başında duruyorum.Mecburen.Bu Mihriban meselesi de o mağazada dururken başladı zaten...

~Flashback~
Genç adam istemediği halde babasının işini idame ettirmek zorundaydı.O hem kasada duruyor,hemde elemanların nasıl çalıştıklarını gözlemliyordu.

Birgün yine mağazada dururken,iki kız girdi mağazadan içeri. Ayaz kızları tanıyordu ama hiç konuşmuşluğu yoktu. Hatta kızların birinden hoşlanıyordu. Onun da sadece abisini tanıyordu. Abisi, birkaç kez uyarmıştı Ayaz'ı kardeşi konusunda. Yalnız Ayaz, yaramaz bir çocuk gibiydi. Hiç söz dinlemiyordu...

Hoşlandığı kız Mihriban... Sarı saçları omuzlarına dökülen, kahve gözlü, çokta uzun sayılmayan güzel bir kız. Ayaz sadece adını biliyordu kızın. Bir de, abisini...

Kızlar mağazada kıyafetlere bakarak gezerken,Ayazın gözü sarışın kızın üstündeydi.O kızları göz hapsine almışken mağazadan içeri Melek girdi.Melek mahallenin ayaklı gazetesi gibiydi.Yaşı çok büyük sayılmazdı ama annesinden sebep herkesi tanıyordu.Yani tam bir anasının kızıydı.Melek kasada duran Ayaz'ın yanına gitti.

"Merhaba Ayaz abi." dedi. Başını kaldırmak zorunda kalıyordu çünkü Ayaz ondan çok uzundu.

"Oo merhaba.Naber bacaksız?" dedi Ayaz sırıtarak. Kızı sinir etmeyi çok seviyordu.

"Ya sana kaç kere dedim bana bacaksız deme diye." dedi Melek sinirli bir şekilde. Ayaz ise amacına ulaşmanın verdiği keyifle sırıtıyordu hâlâ.

"16 yaşına gelmişsin.16 yılda bir buçuk metre uzamışsın kızım ben napayım?"deyip gülmeye başladı.Melek ona öldürücü bakışlarını atıyordu."Tamam kızma ufaklık kızma."deyip kızın saçlarını karıştırdı bu kez ve Melek bu harekete de sinir oldu."Neyse.Bak ne diyeceğim sana?Şu sarışın olan var ya Mihriban,onun telefonu var mı sende?"diye sormasıyla Melek sinsice gülmeye başladı.

"Var Ayaz abi var tabi."  dedi sırıtarak. Aklında çok farklı şeyler vardı.

"O zaman hadi güzellik yaz bakalım şuraya."deyip telefonunu uzattı.

"Sen beni çok üzüyorsun ama ben seni üzmeyeceğim."dedi ve telefonundan bakarak numarayı yazdı,telefonu Ayaz'a geri verdi."Numarayı yazdım kaydedersin.Ben kaçar."dedi ve hızla gitti.Cidden kaçmıştı çünkü yazdığı numara Mihribanin değil,Mihribanin abisi Miraç'ındı.Ama bunu Ayaz bilmiyordu.

Mihriban ve arkadaşı dükkandan çıktıktan sonra Ayaz ilk mesajı yazdı.

05..:Sarı saçlarını deli gönlümeee.

Bağlamışım çözülmüyor mihribaaann,mihriban.

Ayaz mesajın Mihribana gittiğini sanarken mesaj abisine gitmişti ve olaylar farklı bir yöne doğru gitmeye başlamıştı...

~Flashback Sonu~

Miraç'a mesaj attığımda yine tek tik olmuştu ve profil fotoğrafı görünmüyordu. Hala engelimi kaldırmamıştı. İçime dert olmuştu bu durum. Tam dört gün olmuştu. Dört gündür engelimi kaldırmamıştı. Aslında kaşınmıştım. Haketmiştim anasını satayım! Piç gibi konuşup, sinirlendirmiştim çocuğu. Engellemekte haklıydı.

Daha fazla dayanamadım ve aramaya karar verdim. Bir anlık deli cesaretiyle aradım ama daha çalmadan kapattım. Yani ne diyecektim ki? 'Niye aradın?' derse diyecek bir şeyim yoktu. Telefonu elimden bırakacakken çalmaya başladı. Miraç arıyordu .Ama ne alaka ya?Telefonla bakışırken hâlâ çalıyordu. Açmaya karar verdim.

"A-alo?" kekeledim mi? Harika!

"Beni çaldırdın az önce. Hayırdır?" diye sordu.Ben çalmadan kapatmıştım ama.

"Şey... Yok ben aramadım. Kuzenim aramış." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek. Salaksın Ayaz salak. Miraç'ın gülüşünü duydum. Ne güzel gü... Neler düşünüyorsun Ayaz mal mısın?

"Ayaz, ne istiyorsun lan benden?" dedi. Sesi sakindi. Sinirli değildi. Zaten açtığımdan beri bir ton rezillik yapmıştım. Sinirli olmaması normaldi.

"Ben özür dilemek istedim. Yani düşündüm de geçen gün sana kaba davrandım. Engeli kaldırır mısın?" deyiverdim. Hayır hayır!Böyle demeyecektim.

"Lan sen ciddi ciddi benden özür dilemek için mi aradın gecenin ikisinde?" dedi. Yutkundum. Ne diyecektim ki? Aslında sesini duymak için aramıştım...

"O kadar oldu mu ya?" dedim, elimi enseme atarak. Utandığım zaman yapıyordum bu hareketi istemsizce. Şu an sanki Miraç karşımda gibi davranıyordum.

"Ayaz içtin mi koçum? Salak salak konuşuyorsun? Yat zıbar!" dedi. Şimdi birazcık sinirlenmişti işte. Sesinden belliydi.

"Engeli kaldırırsan kapatırım." dedim. Madem aradım, o engel bu akşam kalkacaktı.

"Niye kaldıracakmışım?" dedi benle inatlaşarak. Ama Miraç'ın bilmediği bir şey var. Bir oğlak burcuyla kimse yarışamaz inat konusunda. Hele ki bu bensem...

"Çünkü neden olmasın?" dedim. Başaracaktım. Hissediyordum.

"Canın sıkılıyor değil mi? Aranıyorsun." dedi. Yüzümde gülümseme oluştu. Her ne kadar görmese de...

"Belki birazcık." diye cevap verdim, yüzümdeki gülüşü silmeden.

"Kaldıracağım tamam kapat yat hadi." dedi. Sesi sabırsız gibiydi.

"Söz mü?" diye üsteledim. Garantiye almam lazımdı.

"La havleee..." dedi sert sesiyle. Daha fazla üstelememeye karar verdim.

"Tamam tamam. İyi geceler."  dedim uysal bir şekilde.

"Sana da." dedi ve kapattı telefonu.Hemen whatsapp a girip beklemeye başladım.Miraç'la olan konuşmamıza girdim.Sol üst köşede fotoğrafı görünmeye başlayınca sırıttım.Parmaklarım benden bağımsız olarak klavyede bir şeyler yazdı ve yolladı mesajı.

Ayaz:Hoşgeldin sarışınım :)

Selam!

Nasılsınız bakalım?

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum ❤

MİR♡AYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin