FİNAL ⚘

1.4K 105 83
                                    

İyi okumalar ⚘

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

1 yıl sonra
Miraç
Mihriban, iki ay önce evlenmişti. Annem düğünden sonra, köye anneannemin yanına gitti. Biraz kafa dinlemek istediğini, şehirden uzak kalmanın iyi geleceğini söylemişti ama uzun süre döneceğini sanmıyordum. Sürekli telefonlaşıyorduk ve baya mutluydu. Köy havası yaramıştı anneme.

Ayaz, uzun bir süre önce kardeşiyle ayrı eve çıkmıştı. Sık sık bana gelse de, kardeşini yalnız bırakmamak için gece fazla kalamıyordu. Ben orada kalıyordum çoğunlukla.

Şimdi de dükkanda, yeni gelen kitapları dizen elemana bakıyordum. İşe yeni almıştım. Yarı zamanlı çalışan bir öğrenciydi. Sanırım lgbt bireyiydi. Ya da destekliyordu. Bileğindeki bileklikte gökkuşağı amblemi vardı. Telefonumdan gelen sesle, bakışlarımı ondan çekip, telefona çevirdim. Ayaz'ın ismini görünce, yüzümde güller açtı her zaman olduğu gibi. Telefonu açtım ve Ayaz'ın güzel sesi doldu kulaklarıma.

"Günaydın sevdiğim bey." dedi neşeli sesiyle. Gülümsemem büyürken, cevap verdim.

"Günaydın bebeğim. Nasılsın?" diye sordum, önümdeki laptoptan şarkı bakmaya başladım o sırada da.

"Sevgilim kapının önüne çıkarsa ve onu görürsem daha iyi olacakmışım." dedi. Kıkırdadım dediğine ve ayaklandım.

"Sevgilim beni özlemişse çıkarım tabii. Yeter ki istesin." dedim ve kapıya çıkıp, karşımdaki mağazaya baktım. Ayaz'ın, babasının desteği ile açtığı mağazaydı bu. Bir süre, susarak birbirimize baktık. Yoldan minibüs, otobüs geçiyordu ama biz teması kesmiyorduk.

"Akşam gelecek misin?" diye sordu. Dudaklarımı büktüm.

"Bilmem. Sen gelsene. Aras varken rahatça öpemiyorum seni." dedim. Evet, önceden öpebiliyordum aslında ama bir kez Aras bizi görünce, 'Hiiii bacak kadar çocuğun önünde utanmıyor musunuz oynaşmaya.' diye alaya almıştı bizi. Ayaz, kırlent atarak geri püskürtse de, diline düşmüştük bir kere.

"Mmm tamam o zaman. Sevgilim isterse gelirim." dedi, yerdeki taşı ayağıyla ittirerek. Ergen sevgililer gibiydik. Gülümseyerek sevdiğim adama bakıp cevap verdim.

"O zaman akşam yemek yemeden gel. Evde bir şeyler yeriz." dedim. Başını kaldırıp bana baktı güzel güzel.

"Sen yaparsan yerim." dedi. Gülerek başımı salladım.

"Tamam. İstemen yeter biliyorsun." dedim ve içeriden bana seslendiklerinde, devam ettim. "Ama şimdi gitmem gerekiyor. İçeriden çağırıyorlar. Görüşürüz bebeğim." dedim, karşımdaki sevdiğim yüze bakarak.

"Tamam o zaman. Ben de içeri giriyorum. Seni seviyorum sarışınım." dedi ve arkasına doğru döndü. Muhtemelen yine utanmıştı. Ben de arkama dönüp, mağazaya girdim ve aynı şekilde karşılık verip, telefonu kapattım.

"Ben de seni seviyorum başımın belası."

***

Akşam eve gelmiş, Ayaz için yemek hazırlıyordum. En çok da bunu seviyordum. Onun için yemek yapmak, bana çok iyi hissettiriyordu. Aslında, Ayaz'la ilgili olan her şeyi çok seviyordum.

En sevdiği yemeklerden birini yaparken, kapı çaldı. Tencerenin kapağını kapatıp, kapıya gittim. Kapıyı açınca, elinde abur cubur dolu poşetle sevdiğim adamı gördüm. Bana bakarak gülümsüyordu. Ben de onu görür görmez gülümsedim ve içeri aldım.

"Hoş geldin bitanem." deyip, dudağına öpücük kondurdum. Gülümseyip, elindeki poşeti kenardaki portmantoya bıraktı ve ellerini yüzüme yerleştirip, yanaklarımdan kavradı. Dudağıma sıkı bir öpücük kondurup cevap verdi.

MİR♡AYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin