18. Bölüm~ intihal

1.1K 73 8
                                    


Mavi bakışları ve kusursuz yüzü tamamen yüzüme hapsolmuştu. Onu o kadınının yanına göndermem çok kötü bir şeydi fakat bizi kurtaracak çözümlerden biriydi de. "Pişman olacaksın biliyorsun değil mi?" Sordu,  gözlerim benimle alay eden diline kısılmıştı. "Pişman edecek şeyler mi yapacaksın?"

"Asla" net ve kararlıydı. "Böyle bir şeye olasılık bile vermem." Yutkundum. Kelimelerinin büyüsü kalbimi her seferinde hızlandırıyor, bile bile lades oluyordum. Kapının kapanma sesiyle sanki nefessiz kalmış gibi nefes verdim. 

Gökyüzü gözlerini kadar mavi değil...

Ellerimi saçlarıma daldırdım, gidecek korkusu içimde gurursuca yer edinmişti takip etmeli miydim? O kadın ona dokunursa belki üzerine atlar artık düş yakamızdan derdim... diyemezdim.

Birkaç dakika odada oyalandıktan sonra hızla kapı kartımı alıp kapıya yöneldim. Kapının kolunu çevirmemle Sinan'ın içeriye girip ağzımı kapatması bir olmuştu,  hayretle onu izlerken ani hareketinden dolayı derin nefes alıp vermeye başladım.

"Sessiz ol" dedi, eli ağzımdaydı nasıl konuşabilirdim. "Herşeyi biliyorum" diye devam ettirdi, nefesimi tutup gözlerine baktım. "Cihanla aranda birşey olduğunu biliyorum Ömür "

Elini ağzımdan çekip yüzüne baktım. "Saçmalama yok öyle bir şey.  Birbirimizi öldürmek istiyoruz"

"Evlilik böyledir işte " dedi alayla, duvara yaslandı. "Hem savaşır hem sevişirsin"

"Yüz kez evlendin galiba, öğüt verdiğine göre"

"Yüz kez evlenmeme gerek kalmadan şait olarak anladım " dedi, gittikçe deşifre oluyorduk. Hep Cihan yüzündendi, eli ayağı durmuyor sürekli benimle uğraşıp ilgileniyordu.

"Saçmalamayı kes,  böyle birşey olsa gönderir miyim Belma'nın yanına Cihan'ı.?" Yüzünü buruştururken kaşı çatıldı.  Sorguluyordu. "Cihan Belma ile beraber mi?"

"Yani...sabah kahvaltıdaki kurları görmedin mi? Tabikide onun yanındadır " inanması gerekiyordu. Lütfen inansındı.

"Seninle öpüştü az önce Ömür, bence artık bazı şeyleri anlatmanın zamanı geldi" dedi Sinan, kitlendim burası son duraktı. Sinan Belma'nın kuzeniydi, onun yanında olacak ve bizi tamamen ortaya çıkaracaktı birşey yapmalıyım.

"Neden saklıyorsunuz?" Diye sordu sakince. "Seviyorsanız birbirinizi neden bu oyunu kuruyorsunuz?"

"Çünkü senin kuzenin bilmemesi gereken şeyleri biliyor ve bizi bununla tehtit ediyor! Çok memun değilim yani halimden!" Avuç içimi yüzüme dogru tuttum.  "Bak Sinan, bu hem benim için hem Cihan için önemli bir konu aramızda kalsa olmaz mı?"

"Aç biraz konuyu?"

"Sana anlatamam ama şöyle söyleyebilirim...Eğer Belma gidip bildiklerini anlatırsa hem benim Hem Cihan'nın ailesi yıkılır belkide bizi yok sayarlar ki ben buna dayanamam." Asla dayanamazdım özellikle babama.

"Sonucu böyle birşey olacaksa neden bu ise girdin?" Sorusu omuzlarımı düşürüp çaresiz nefesimin dışarı firar olmasına neden oldu. "Bazen aşk için fedakar olman gerekir"

"Cihan seni hak ediyor mu? Onca söylediklerine rağmen. Affediyor musun onu?" Kaşlarımı çaktım, anlamamıştım Cihan bana hiç bir şey yapmamıştı ki?

"Onu affedecek bir durum yok ortada"

Kaşları şaşkınlıkla aralandı.  "Anladım " dedi yavaş yavaş kafasını aşağı yukarı salladı. "Bazen içinde yangınlar olur Ömür, ya o yangında yanıp kül olursun ya da yangınla ateş olur acınla beslenirsin. Umarım kül olmazsın"

"Kimseyi birşey demeyeceksin değil mi Sinan, gerçekten benim için önemli bir konu "

"Öyle olsun...ama bu işe bi son vermelisiniz. İkinizde darmadağan olacaksınız. Girdiğiniz oyun sizi parçalayacak haberiniz olsun" dedi, acıyarak bakması sinirimi bozmuştu acınacak durumda değildim. Kimseyi ilgilendirmiyordu  benim kiminle ne oynadığım.

Kapımı çekip aşağı indi. Gözlerim Cihan ve Belma'yı artmıştı doğal olarak, yoktu yoktular. Oturup bir masaya sağa sola bakınmaya devam ettim, gergin ve kıskançtım.

"Yukarıya çıktılar " dedi Kasım. Ne zaman karşıma oturdu fark etmemiştim.  "Aradığın eğer Cihan ise"

Yutkundum. "Ne Cihan'mış arkadaş. Herkes bir Cihan diye tutturdu." Telaşlandım. "Ne arayacağım onu... etrafa bakıyordum ben....hem ayıp değil mi canım aniden gelmen."

"Bi söz vardır bilir misin Ömür?" Sustu ve biraz bana doğru eğilip gözlerini kıstı. "Aşka düş; ama tökezleme..."

"Bu ne demek şimdi?"

"Sen kendini güçlü bir ev sanıyorsun, ama depremler görmedin sallanmadın hiç... oysa öyle büyük bi deprem geliyor ki sana ayakta duramayacaksın" herkes bugün bir şeyler mana ediyordu sinirlenmeye başlamıştım.

"Açık konuş Kasım, ne demek bu? Hayırdır ya size toplandınız bugün Ömür'e gizli mesaj verelim mi dediniz?!" Geriye yaşanacağını sanmıştım oysa ki o ayağı kalkmıştı.

"Bazen hayat sinyaller verir, dikkate al olur mu?" Ani hareketi, mimikleri ve sesinin tonajı. Birilerinin sürekli beni uyarıyordu, Cihan ile yakın durmamız onlar için sorun olmalı kı bunu yapıyorlardı.

Kasım'ın kalkıp gidişinin üzerinden fazla değil beş dakika ya geçmiş ya geçmemişti. Birileri bir şey söyleyince kafam allak bullak oluyordu, Kasım ne demek istedi anlamamıştım ya da beni hangi konuda uyarıyordu bilmiyorum.

Herkesin bilip benim bilmediğim bir konu vardı ve bu Cihan ile ilgiliydi.

Ya da eski cihan yüzünden üzüleceğimi düşünüp beni koruyorlardı.

İşte Cihan ordaydı yanında Belma ile...
Cihan ona ciddi ciddi birşeyler anlatıyor Belma'da sinirlice ona bakıyordu. İyi, en azından mutlu değillerdi.

Kafamı onlardan çevirip garsona gelmesi için el hareketi yaptım. Soğuk birşeyler içmek iyi gelebilirdi.  "Siparişinizi alayım hanımefendi"

"Soğuk... ama baya Soğuk bir içecek olabilir." Dedim, genç garson kafası ile onaylayıp gittiğinde tekrar bakmak için kafamı çevirdiğimde karşımda Cihan'ı görünce irkildim.

"Ne yapıyorsun? Ödümü kopardın " solgun bir gülücük bıraktı bana. "Özür dilerim, Kasım mıydı o giden? Ne dedi sana?"

"Neden burdasın bi gören olacak" dinlemeden tekrar sordu. "Ne dedi sana Ömür?"

"'Hayat sinyaller verir dikkate al olur mu ' dedi. Anlamıyorum herkesin beni kayıracağı tuttu. Herkes bana bir şeyler diyor " kaşları kısa bir süreliğine çatıldıktan sonra yutkundu. Birkaç saniyeliğine gözleri daldığında ona baktım ve konuşmaya başladım  "Cihan içimde kötü bir his var, sanki bir şey olacak gibi hissediyorum."

"Ştt, ne olabilir ki ben seninle olduğum sürece ?"

Gülümsedim "haklısın ne olabilir ki. Bana ne yapabilirsin ki?

 

N'aber nasılsınız arkadaşlar. Kusura bakmayın ya baya geç oldu

Sizi aksatmamaya çalışacağım

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin