7

969 141 106
                                    

✦

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tek eliyle tuttuğu oval tepsiyle etrafta koşturup, birasını derhal talep eden huysuz müşterilere yetişmeye çalışan garsonların etrafta fır döndüğü, gürültülü müziklerle kafa siken klişe bir bar kafeydi. Evet, leş gibi ter ve alkol kokusu dahil öyle sıradan bir yer.

İçeri girdiği gibi sahnenin sağındaki koltuklarda sahne sıralarını bekleyen sevgilisine koşan Jeongin ile kapıda tek başına dikilmeye başladı Minho. Başını çevirdiği ilk an gözleri onunla denkleşti. O buradaydı, sevdiği adam buradaydı.
Onu bir eğlence mekanında görüşü ile yarım saat öncesine kadar evinde ölmeyi bekliyor oluşu daha bir başka canını sıktı. Kendini vazgeçilmiş hissetti. Öyle olmadığını içten içe biliyor olsa bile gözlerinin gördüğü bir an için gerçekleri örtbas etti.

Bir süredir sorunlarını, bu yöntem problemleri çözmekte başarısız olsa bile, ağlayarak çözmeye çalışıyordu. Rahatlamaya çalışıyordu. Buna o kadar alışmıştı ki o an yine ağlamak istedi. Titremeye başlayan göz bebeklerini kaçırıp arkadaşlarına dönüyor, onlara doğru yürürken bir an olsun başını çevirmedi.

Koltuk takımında yer yokmuş gibi sevgilisinin bacağına oturmayı tercih eden Lee Felix kendisini fark edip el salladığında peşi sıra Bang Chan ve diğerleri onu fark ettiler. Sessiz sessiz yanlarına ilerleyen Minho arkadaşlarına suratsız bir şekilde el sallayıp tekli berjere yerleşti. Kollarını iki yana açmış bekleyen Changbin hiç durmadan yanına gidip zayıflamış bedenini kolları arasına aldığında oflayıp en çirkef haliyle şikayet etti.

"Sıkma beni be!"

Changbin onu duymak yerine iyice sıkıştırıp yanağını seslice öptüğünde sonunda dayanamayıp debelenerek itti onu. "Aman be, sevilmeye gelmiyorsun sen de.."

Changbin Minho'ya söylenirken bir gözü arka masada oturan flörtünde, aslında derdi gücü onunla aralarında bir türlü oturmayan şeyleri halledebilmek. Elbette Minho'yu çok özledi ve zaten arkadaşlarını sık sık sarıp sarmalayan biri fakat bu durumu Hyunjin'in kıskançlığını ölçmek için bir fırsat olarak değerlendirmekten kaçınmadı. Bakmayın çok saf salak gözüktüğüne, aslında içten pazarlıklı biridir. Ama herkes aklı beş karış havada, saf bir oğlan sanar onu. Tabii bunun sebebi yüzünden eksik etmediği tebessümünden başka bir şey değildi. İnsanın en kötü halini iyi edecek bir tebessüm. Özünde, dahasını bulabilmenin de yolu yok bu devirde. Kimsenin kimseye lanet okuyamaya dahi vakti yoktur çoğunlukla.

"Hoşgeldin hyung. Bayadır gelmiyorsun buralara." Felix cümlesini soru sorar bir edayla bitirirken Chan kalbi kırık arkadaşının önünde aşk yaşamak istemeyerek sevgilisini kucağından yanındaki boşluğa indirdi. Felix buna huysuzlanarak sevgilisine şaşkın bakışlar atıp yine de dibine girip eliyle yüzünü tuttuğunda Chan onun bu haline tebessüm etmeden duramadı. Böyle konularda ince düşünmenin çok daha kırıcı olduğunu düşünüyordu çilli olan ama Chan arkadaşına karşı hassasiyetinden onun kadar mantıklı düşünemiyordu.

unutmabeni | 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin