batu akdeniz - eksik
normalde sarki falan onermem ama bu sarkinin birebir minhoyu yansittigini dusunuyorum. eger hissettiklerini biraz daha anlamak istiyorsaniz acip bi dinleyin derim
✦
Parmak uçlarında yükseldi, kollarını bedeninde toplanan tüm sinire inat sakince yukarı kaldırırken dönmeye başladı. Ve bu gece belki de yetmişinci kez yerde buldu kendini. Düşüncesizce çığlığı bastı. Hemen sonra yan odada yetişkinlerle bale dersi olan Jungwoo'yu rahatsız ettiği hissi ile utandı.Aklı, yapabildiği en iyi şeyi, dans etmeyi beceremeyecek kadar doluydu. Bugünkü dersinde oldukça verimsizdi ve pratik yapmanın iyi olacağını düşünmüştü ama yanılmıştı. Defalarca kez yere kapaklanmak onu daha da başarısız hissettirmişti. Pırıl pırıl gözleriyle onun dönüşünü seyreden, düştüğünde kötü hissetmemesi için ona sürekli sorun olmadığını söyleyen küçük kızlar için bir hayal kırıklığından ibaret olduğunu düşündü. Sürekli arayan, mesajlar atan, tüm umursamazlığına rağmen onu merak eden arkadaşlarına layık olmadığını düşündü. Her hatasını telafi etmeye çalışan, yanında olabilmek için büyük bir heyecan ve istek içinde olduğunu belirten annesini hak etmediğini düşündü.
İçine bir nefes çekti. Fakat boğulmaya devam etti. Ciğerleri yanıyor, gözleri ve burnu sızlıyordu. Acizliği her zerresinde hissederken şu an düşündüğü hiçbir şeyin aslında doğru olmadığını içten içe biliyor ama kendine kanıtlayamıyordu. Neyi vardı onun? Lee Minho düşmezdi. Babası ölüp gittiğinde bile düşmedi, bir oğlan mı yıkayacaktı onu?
Nafile çabalarla kendini teselli etme uğraşı tamamen yetersizdi. Minho hayatının sonuna gelmiş kadar tükenmiş ve kaybolmuştu. Tam, gerçekten ölmekten korktuğu için değil de hakikaten istediği için yaşamaya başlamıştı, her şey düzeliyor demişti ama kendini yine en savunmasız anında dipte bulmuştu. Yaşadıklarını onu her seferinde daha da katılaştırıyordu ve bunu en korkunç şekilde deneyimlemişken Seungmin'in gidişiyle kendini taş kalpli kesilmek istemiyordu. O halinden nefret ediyordu. Bunu bir nebze değiştiren Seungmin hayatından çıkmış olsa bile eskisi, hatta belki daha kötüsü olmaya niyeti yoktu. Ama yapamıyordu. Henüz taze bir yara olmasına rağmen şimdiden katılaştığını hissedebiliyordu. Canı saydığı Seungmin'e, biriciğine bile nasıl da saldırgan yaklaşmıştı öyle. Hissediyordu, kalbi çoktan buz tutmaya başlamıştı. Ve biliyordu ki eğer bunu durdurmazsa hayatının geri kalanını kalpsiz biri gibi geçirirdi. Yapıştırılma bir kalpten daha fazlasını da beklememek gerekirdi.
"Hey?" Duyduğu sesle irkilerek başını kaldırdığında kapıdan boynunu uzatmış olan, meslektaşı Jungwoo'yu gördü. Yakalanmasının kaçınılmaz olduğu kesindi. Fakat yine de yaşadığı şaşkınlık birazcık olsun eksilmedi.
"Selam Jungwoo." Eliyle aynaya sabitlenmiş korkuluğa tutunarak yerinden kalktı. Yalandan tebessüm etmeye çalıştı. Cinleri kulağına aptalın teki olduğunu fısıldarken dudaklarını zoraki kıvırma çalışmasına devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
unutmabeni | 2min
FanfictionMinho'nun evi eski sevgilisinden gelen çiçeklerle dolup taşıyordu.