6

931 152 51
                                    

✦

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Eskimiş ama bir türlü vazgeçemediği o derin duygu yüklü koltuğunun üzerinde tek başına dışarıyı seyrediyordu. Hava fırtınalıydı. Yaz geliyor derken kışa dönmüşler gibi bir durum. Minho'yu iyice bunaltıyordu gökyüzünü ele geçiren bu kara bulutlar. O kadar berbat haldeydi ki berbat olan başka hiçbir şeye tahammülü kalmamıştı.
Yine de elinde kara bulutları çekecek bir süpürgesi olmadığından yapacağı en büyük çılgınlık yattığı yerden çatık kaşlarla seyrederek gitmelerini beklemek oluyordu.

Evde çıt sesi yoktu. Ne bir müzik ne bir saat sesi. Hiçbir şey. Gündüz vakti binada da sessizlik hakimdi. Sinir bozucu sessizlik Minho'nun aslında istediği şey değildi, istediğini sandığı şeydi. Fakat henüz farkına varmamıştı.

Sessizliği ortadan ikiye bölen şey balkondan gelen ani gürültü olduğunda üzerinde tamamen dekor amaçlı duran ince battaniyeyi apar topar bir köşeye atıp o yöne koştu. Perdesi açık balkon camından gördü olanı. Fakat inanamayarak kapıyı da açtı. Yere düşmüş saksıyı seyretti. Hazmedemedi.

Geçen gece seyretmekten uyuyamayınca komidininden kaldırıp balkondaki eski yerine karanlıkta koyuvermişti. Sabah balkondan bakarken rafın epey kıyısında oluşu dikkatini çekmiş ama bir şey yapacak enerjiyi kendinde bulamamıştı.

Seungmin'e gönderdiği için tonla laf saydığı unutmabeni çiçeği şimdi yerde can çekişiyordu. Belki de onu düşüren rüzgara sevinmeliydi. Sevinmeli miydi? Hayır. Minho bundan hiç haz etmedi.
Yanlışlıkla bile olsa Seungmin'den gelen unutmabeni çiçeğinin yere düşüşü Minho'ya evrenin 'Seungmin'i unut.' mesajı gibi geldi.

Minho yoktan sebep yere çöktü, dakikalar boyu gözyaşı döktü. Günlerdir öyle saçma şeyler için ağlıyordu ki bunun lafi bile edilmezdi yanında.

Bir çiçeğe bile sahip çıkamamış, aciz biri gibi hissetmeden edemiyordu. Her şeyini tek tek kaybetmişti. Bu kadar terk edilmiş ve yalnız olmayı hak etmediğine inanmak istedi. Ama bir şeyler engel oldu buna. Annesinin evinden ayrılmayı kendisi istemişti, arkadaşlarına evine gelmemelerini kendisi söylemişti. O bunların hepsini kendisi seçmişti. Söylenmeye hakkı var mıydı?

Minho sırtını duvara yasladı. Burnunu çekip gözlerini uzun kollusuyla kuruladı. Dibe vurmuştu.
Daha önce de dibe vurduğu olmuştu, neler olacağını az çok bilecek kadar yüzleşmişti kendisiyle, sınırlarıyla.

Ağlama sesi durulurken alt katta üçüncü sigarasını bitiren Jisung yavaşça ayaklandı. Ses çıkartmamaya dikkat ederek içeri girdi. Cep telefonunu eline alarak Changbin ve Chan ikilisine durumu mesaj olarak bildirdi. Minho iyi değildi. Acilen bir şeyler yapmalılardı. Aksi takdirde arkadaş bile sayılmazlardı ona göre.

unutmabeni | 2minHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin