Nasılda özlemiştim onları!!
'Burnumda tütüyorsunuz. Siz gittikten sonra nasıl yaşadım bilmiyorum. Ölmeyi de beceremedim yaşamayıda... Güçlü durmak istiyorum olmuyor, zayıf olmamada izin vermiyorlar. Annem! Babam! Ne olurdu beni de alsaydınız ya da yanımda kalsaydınız??
Düşüncelere dalmışken yine duygulanmış yine ağlamıştım. Nefret ediyordum! Ağlamaktan, zayıflıktan, bir halt becerememekten nefret ediyordum!
Kapı açıldı ve meryem içeri girdi. Başımı pencereye çevirip gözyaşlarımı sildim. Burnumu çekip kendime gelmeye çalıştım. Yutkunup ona döndüm.
-"Aa kalkmışsın! Günaydın." Dedi.
-"Günaydın!" Dedim sesimi düzelmeye çalışarak. Lanet olsun ki ağladığım sesimden belli oluyordu bir türlü saklayamıyordum.
-"Ne o, ağladın mı sen?" Dedi endişeli bir şekilde. Elindeki tepsiyi yatağın kenarına bırakarak yanıma oturdu. "Bir şey mi oldu Asya? İyi değil misin?"
-"İyiyim merak etme." Dedim gülümsemeye çalışarak. Anlayışlı bir tavırla elini omzuma attı ve gülümsedi.
-"Bak anlatabilirsin. Biliyorsun iyi bir dinleyiciyim." dedi. Yine merakından soruyordu.
-"Evet biliyorum. Çok meraklısın!" Dedim bu sefer geçekten gülerek. Yalandan kaşlarını çattı.
-"Aşk olsun. İyi dinleyiciyim dedim meraklıyım demedim!"
-"E ikiside aynı kapıya çıkıyor!" Dedim. Gülmeye devam etti sonra elimdeki resme baktı.
-"Ailen değil mi?" Başımla onayladım. "Bu sen misin?" Sustu bir anda kahkaha attı. "Haha kahküllere bak!" Dedi.
-"Dalga mı geçiyorsun benimle?" Dedim kızar gibi. "Ne varmış saçlarımda? gayet güzel bir kere!"
-"Tamam be bir şey demedim. Kardeşlerin çok tatlılar!"
-"Evet öyleler!" Öylelerdi diye geçirdim içimden.
-"Kaç yaşındasın burada?"
-"17. Lise üçe yeni başlamıştım. Okul alışverişine gitmiştik. O gün çekilmiştik. Onların en son fotoğrafları!" Dedim, sonuna doğru sesim kısılmıştı. Bir an tıkanmıştım. Yutkunmaya çalıştım ama başaramadım. "Tamam kapatalım konuyu" dedim ve resmi ters bir şekilde komidinin üzerine koydum. "Teşekkür ederim!" dedim ona dönerek.
-"Önemli değil her zaman." dedi ve gözlerini kırptı. Ben de ona gülümseyerek tepsiyi önümüze doğru çektim. "Bu ne içindi?" dedi sanki yeni jetonu düşmüş gibi.
-"Ne, ne içindi?" dedim ben de onu zorlayarak.
-"Kelime oyunu yapma bana. Neyse hadi ye!" dedi ve kahvaltısına geri döndü. Gülümseyerek onun yüzüne baktım. Bir süre öylece kaldım. Bu kız burada olmasaydı çoktan gitmiştim buradan. Ya ölerek ya da kaçarak. "Ne? Ne oldu?" dedi benim ona baktığımı fark ederek. Gülümseyip yok bir şey anlamında kafamı salladım. Ben de yemeğe başladım.
-"Yine döktürmüşsün! Ben senin hakkını nasıl ödeyeceğim bilmiyorum!" dedim. Tıka basa doydum ve elimle karnımı sıvazladım. "Ahh ağrıyor."
-"O kadar yersen tabi ağrır! Ben anlamıyorum ki nerene yiyorsun bu kadar?" dedi eline tepsiyi alırken.
-"Nazar etme ne olur, spor yap senin de olur!" dedim 'bana mal mısın?' bakışı atarken omuz silktim ve yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp kuruladım ve odaya gittim. Meryem çıkmıştı. Ben de yatağı toplayıp pencereyi açtım. Odayı biraz havalandırıp pencereyi kapatacağım sırada aşağıda bana el işareti yapan patronla göz göze geldim. Tekrar pencereyi açıp "Ne var?" dedim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Patron (y-a)
Teen FictionAilesini kaybeden bir kızdır Asya. Boşa kaybedilmiş iki senenin ardından yeniden hayata tutunmaya çalışmaktadır. Ama izin vermezler eskiye dönmesini ve karşısına hayatı boyunca nefret edeceği birisi çıkar Yetkin! Peki Asya gerçektende hayatı boyunc...