25. Bölüm

4.4K 144 4
                                    

İyi okumalar;

-"Hazırlan gidiyoruz!"

-"Hayda! Nereye gidiyoruz? Saçmalama."

-"Hadi dedim!"

-"Bana bak, sen dalga geçecek başka birisini bulsana! Niye benimle uğraşıyorsun?"

Yine sinirlerim tavan yapmıştı. Arkadaş daha dikişlerim alınalı bir kaç gün olmuştu, bu neyin kafasını yaşıyordu?
Zaten anlamalıydım, bir kaç gündür gelip gidip 'nasılsın' diye soruyordu, iyileşmemi bekliyormuş pezevenk!

-"Asya!" Dedi dişlerinin arasından. Başladık yine!

-"Patron Bey, ben size hiç mani olmasam siz şöyle bir volta alsanız!" Dedim elimle kapıyı göstererek.

Ne güzel mutfakta yemek yiyordum. Sabah erken kalktım niye ise, bu yüzden kimseyi uyandırmadan kahvaltı yapıp odaya çıkacaktım. Beni mi bekliyordu ne, daha ağzıma bir lokma attım kapıdan içeri girip 'hazırlan gidiyoruz' dedi. Bari bir günaydın deseydi.

Kaşlarını çatmış, tepemde dikilmiş, elleri cebinde bana bakıyordu. Ona aldırmadan kafamı tepsiye gömüp bir şeyler yemeye çalıştım. Ama nafile, zabani gibi dikilince adamda iştah falan kalmıyordu.

Çatalı sert bir şekilde tabağa bıraktım. Burnumdan sesli bir şekilde nefes verip başımı kaldırdım ve yüzüne baktım.

-"Yemek yiyorum!" Dedim

-"Görüyorum." Dedi umursamazca.

-"Bekleyecek misin?" Dedim

-"Evet." Dedi aynı tonda.

-"Niye?"

-"Bitirdiğinde gidiyoruz."

-"Gelmek istemiyorsam??"

-"Öyle bir seçenek yok."

-"Ne demek o?"

-"Geleceksin demek. Bitti mi?" Dedi düz bir şekilde. Ne sinirli ne de dalga geçer gibiydi.

-"Bitti!" Dedim ben de sinirle. Oysa ki daha yiyememiştim.

-"Kalk." Dedi ve kolumdan tuttu.

-"Ben yürüyebiliyorum!" Dedim kolumu çekiştirirken.

-"Ben özürlüsün sanmıştım." Dedi. O arkada olduğu için kaşlarımı çatıp başımı omuz üstünden arkaya çevirdim. Omuz silkip kolumu bıraktı. Ben de gözlerimi devirmekle yetindim.

Espri mi yapmıştı o? Önüme dönüp mutfaktan çıktım. Bu saçmalık ne zaman bitecekti?

-"Bari üzerime bir şey alsaydım!" Dedim. Üzerimde ki eşofmanlara baktım. O sırada arabaya doğru ilerliyorduk.

-"Bunlar iyi." Dedi ve arabaya bindi. Ben yine ve yine gözlerimi devirdim ve arabaya bindim. "Kemer." Dedi arabayı çalıştırırken. Yüzüne baktım benim tarafıma bakmıyordu.

-"Memnun oldum ben de Asya." Dedim. Onun umursamazlığı varsa benim de ciddiyetsizliğim vardı.

Yüzüme baktı, biraz öldürücü bakış atınca omuz silkip kemeri taktım. Gaza bastı ve yola koyulduk.

-"Nereye, pavyona mı? Ah pardon club'e mi?" Cevap vermedi. Hala yola bakıyordu. Dudaklarımı büzdüm ve omuz silktim. O konuşmuyorsa ben hiç konuşmazdım.
Pavyona gelene kadar sustum.

-"İn." Dedi. Patron ve emirleri!!!

Kapıyı açıp indim, içeriye girdik.
Patrona selam verenler, hazırolda duranlar falanlar filanlar...
Baya korkuyorlardı bu adamdan!

Büyük Patron (y-a)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin