bölüm 16

6.1K 183 4
                                    

İyi okumalar;

Yetkin'den;

Herkes club'e gitmişti ben de Meral'in evine gidip asya ya baktım. Eve girip odanın önüne geldim. Korumayı aşağı gönderip odaya girdim. Kimse olmayınca şaşırdım sonra banyodan sesler geldiğini duydum. O tarafa yönelince sesler netleşti. Asya türkü söylüyordu ve sesi gayet iyiydi. Bir süre onu dinledim. Geri dönüp çıkıcakken sanki şeytan dürtükledi ve hızla banyonun kapısını açtım. Beni önce meryem sandığı için normal konuştu sonra gözlerini açıp beni görünce şok olmuş bir surat ifadesiyle bağırdı. Kendini saklamak için küvetin içine oturdu.
Ellerimi göğsümde birleştirdim ve banyo kapısına yaslandım. Sağ ayağımı sol ayağıma dayıyarak onu izlemeye başladım. Bu hali o kadar komikti ki! Gülmemek için alt dudağımı ısırdım. Halâ bağırıyordu, bir şeyler söylüyordu ama bir türlü dizlerinden kafasını kaldıramıyordu. Beni görmeden bu kadar bağırması çok komikti.
-"Selam" dedim sesimi yumuşatarak, yüzümde bir gülümsemeyle.
-"Selam mı? Manyak mısın sen? Çıksana dışarı!"
-"Nıç!" Dedim dilimi şaklatarak. Bu kızı kızdırmayı çok seviyordum nedense! "Buranın manzarası güzelmiş!"
-"Yaaa! Defol git pis sapık!" Söylediğim kelimeyi anlayınca bağırması daha da arttı. Ben halâ aynı pozisyonda ona bakıyordum. Oda aynı pozisyonda bana bir türlü bakamıyordu. Tek anlamadığım şey iç çamaşırlarıyla birlikte yıkanmasıydı!
Bacaklarını kendine çekmiş, başını dizine yaslamış, elleriylede bacaklarını sarmış vaziyette duruyordu. Böyle durunca onu biraz daha kızdırmak istedim.
-"Sana bakıyorum da, ben de banyo yapsam iyi olucak!"
-"İyi tamam işte git başka odaya! yap banyonu. Burada ne işin var?"
-"Yoooo, ben burada yapıcam" dedim. Sesimi etkileyici çıkarmaya çalışarak. Böyle yapınca daha da kızıyordu.
-"Saçmalama!" Dedi kafasını kaldırıp bana bakarken. Kaşlarımı kaldırdım sanki 'bunda tuhaf olan bir şey yok ki' der gibi. "Bu.burda derken?" Kekelemeye başladı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülme hissini geri gönderdim. Bir çocuk gibi hemen sinirleniyor hemen kızıyordu. Tepkileri çocuk gibi olunca ben de onun gibi davranıyordum.
-"Burada senin yanında!" Dedim. Bana inanamıyorum bakışı atınca "Ne var? Hazır su ısıtmışsın, birlikte yapalım işte!"
-"Saçmalama! Defol git şuradan, yoksa!"
-"Yoksa ne? Beni kuvucak mısın? Hadi kovsana! Daha ayağa bile kalkamıyorsun, nasıl olucak o?"
-"Ya pis sapık! İmdaat. İmdaaat. Kimse yok mu? Biri şu sapığı buradan çıkarsın. Meryem lan neredesiniz? Birisi cevap versin!!" Diye bağırdı.
-"Boşuna bağırma, kimse yok evde!"
-"Na.nasıl kimse yok? Ne yaptın onlara?" Bu dediğini acaba kendide duydumu? Ne yapmış olabilirim acaba? Gözlerimi devirdim
-"Hepsini yedim!" Dedim.
-"Beklerim ben senden!" Dedi. Ciddi misin? bakışı attım sadece karşılık olarak. "Yaparsın sen, şimdi çık buradan. Defol git ya!"
-"I.ııı!" Dedim kafamı sağa sola sallayarak. "Olmaz, ben burada yapmak istiyorum!" Yaslandığım yerden doğruldum ve ona doğru yürümeye başladım.
-"Gelme! Ne yapıyorsun? Gelme. İmdaaat. İmdaat! Ya baksanıza buraya. Defol git pislik! Defol buradan adi herif. Ya gelmesene!" Korkmaya başlamıştı ama amacım bu değildi. İyice yaklaşınca yüzüme baktı yalvarır gibi. "Lütfen! Lütfen git." Gülümsedim, elimi uzatıp suyun sıcaklığına baktım. Bir anda elimi çekip
-"Bu ne böyle? Sen bu su ile mi banyo yapıyorsun? Çok sıcak değil mi?" Yüzüme sanane der gibi bakınca konuşmaya devam ettim. "Vücuduna zarar verirsin. Çok sıcak bu su, biraz ılıklaştır."
-"Seni ilgilendirmez git buradan!"
-"Ben de banyo yapacağım demiştim." Dedim ve gömleğimin düğmelerini açmaya başladım. Bana önce anlamayan gözlerle baktı sonra kaşlarını çattı.
-"Ne yapıyorsun?" Dedi titrek sesiyle. Bir şey söylemeden gömleğimi çıkarıp kenara attım sonra pantolonumuda çıkarttım. "Lütfen. Lütfen bana dokunma!" Diyordu. Elini uzattı engel olmak istercesine. Sırf vücudu görünmesin diye ayağa kalkmıyordu.
-"Banyo yapıcam izin verirsen!" Dedim suyu biraz ılıklaştırdım ve küvetin içine girdim. Sırtı bana dönüktü halâ oturuyordu. Duş başlığını bana doğru çevirdim ve saçlarımı ıslattım. Hareket etmiyordu ya çok şaşkındı ya da koşarak uzaklaştığında vücudunu görmemi istemiyordu.
-"Ne tuhaf!" Dedim sesim biraz kısık çıkmıştı. Kafasını kaldırıp bakmıyordu yüzüme konuşmaya devam ettim. "Zayıf olmana rağmen kemiklerin belli değil. Normalde omurgaların belli olması lazımdı.!" Dedim sonra elimi boynundan başlayarak aşağı doğru omurlarının üzerinde gezdirdim. Bu hareketimle irkildi ve başını bana çevirip
-"Dokunma sakın! Çek elini!!"
-"Dokunmuyorum bakıyorum. Ten rengin çok hoş, doğal mı yoksa güneş mi yakıyor?"
-"Sane ne! git buradan."
-"Söylemekle olmaz, hadi kalk kovsana beni!!"
-"Bunu yapamayacağımı biliyorsun, ne diye konuşuyorsun?"
-"Neden ki? Nasılsa çamaşırların var üzerinde. Sahi neden çamaşırların var ki? Normalde insanlar banyo yaparken çıkarırlar."
-"Sana mı sorucam! İyiki var? Bak senin gibi sapıklar bir anda dalarsa diye iyiki çıkarmamışım! Benim için iyi oldu yani!" Güldüm fazla ses çıkartmayarak. Doğru diyordu bir anda dalınca tabi.
-"Eee sonuçta üzerinde birşeyler var yani, burda durmana gerek yok ki! Benden rahatsız oluyorsun ya o yüzden söylüyorum." İçinden saydırdığına emindim ama dışarı vurmasını istediğim için biraz daha zorladım. "Demek ki rahatsız olmuyorsun. Hatta hoşuna bile gidiyor değil mi? E ben de olsam, kaslı ve yakışıklı beni görünce dayanamaz bakardım. Rahatsız olmazdım varlığımdan."
-"Ya kes! Ne saçmalıyorsun? Kalkamam çünkü..." yutkundu ve ben bile duydum.
-"Çünküüüüü!!" Dedim son harfi uzatarak
-"Şey, çünkü şey yüzünden. Allah belanı vermesin pislik herif. Beni ne hallere sokuyorsun. Çünkü çamaşırlarımdan belli oluyor her yerim aldın mı cevabını sapık herif?"
-"Aldım ben alacağımı. Aa bu şampuanı mı kullanıyorsun?" Dedim konuyu değiştirerek. Sonuçta utancından heryeri kıpkırmızı olmuştu. Aslında kalksaydı bakmazdım derdim ama buna ben bile inanmadım. Şampuanı elime alıp kapağını açtım ve kokladım. "Immm güzel kokuyormuş. Demek bunu kullanıyorsun! Saçlarını yıkadın mı, ben yıkayabilirim!!"
-"Sakın bana elini sürme!"
-"Biraz şampuanlayalım sonra masaj yaparak temizlerim!"
-"Sana bana dokunma dedim!"
-"Ben güzel yıkarım biliyor musun? Tabi bilmezsin o ayrı ama!! Bundan sonra öğrenirsin!"
-"Sen beni duymuyor musun ya? Alooo! Sana diyorum."
-"Duydum ama işime gelmiyor. Dur biraz dökeyim." Dedim tam elimi saçına götürdüm. "Vaay saçların çok yumuşakmış!" Dediğim an ayağa fırladı
-"Dokunma dedim!" Dedi ve sarıldı. Bana sarıldı???
-"Ne yapıyorsun sen?" Dedim şaşkınlıkla
-"Kes sesini. Ellerini kaldır hemen!"
-"Aaa ne yapacaksın bana? Biliyorum yakışıklı bir adamım, sende daha fazla dayanamadın demi?"
-"Kes be gerizekalı! Bana dokunmanı önlüyorum!"
-"Böylemi önlüyorsun? Peki ben ne olucam, sen bana dokunuyorsun ama! Benim namusum ne olucak?"
-"Ya aptal mısın sen?" Dedi yüzünü bana çevirerek. Suyun aramızdan akması ile vücutlarımız ıslanmıştı bu yüzden de yapışmıştı. Kalbim biraz hızlanmıştı ama kontrol edilmeyecek derecede değildi. Bu kız sinirlenince gözü gerçekten de bir şey görmüyordu. O kadar yakındık ki, yüzünü bana çevirince dudaklarımızın arasında sadece santimler vardı. Bir anlık gözüm dudaklarına kaysada toparlanıp gözlerine baktım.
-"Bunu bana sen mi diyorsun? Bir anda bana sarılan ve aramızdaki mesafeyi kaldıran sensin küçük!!"
-"Ben onu bana dokunmanı ve bakmanı engellemek için yaptım tamam mı?" Dedi ve kafasını eğdi. Kulakları kızarmıştı. Utandığını anladım ama bir kere yapmış bulundu. Pişman olsada bırakamıyordu.
-"Nasıl olucakmış o?"
-"Ellerini havaya kaldır ve öylece kal artı bana bakmayıda kes!!" Gülümsedim ve bakışımı fayanslara çevirdim
-"Tamam başka bir yere bakıyorum. Peki şimdi ne olucak? Sonsuza kadar böylemi kalıcaz? Yani benim için sorun yok sonuçta kollarımın arasında güzel bir kız...!"
-"Sussan bi! Düşünüyorum şu anda!" Kafasını hareket ettirdi sonra "buldum! Kapının oraya gidicez!" Dedi başımı kapıya çevirdim ve oraya baktım.
-"Ne yapıcaz orada, kapı fantazisi mi? Kaslarım bu kadar mı etkiledi seni?" İçimden kahkahalar atmak geliyordu
-"Saçma salak konuşma. Oradaki havluyu alıcaz!"
-"Nasıl olucak, birlikte mi alıcaz? İkimiz sığmayız ki içine!!"
-"Sen ne kadar akıllı bir şeysin ya! Oraya gidince görürsün. Şimdi birlikte hareket edelim!"
-"Niye? Sen tek gidebilirsin oraya!"
-"Beni mi deniyorsun sen?" Dedi tekrar yüzüme bakarak. Yüzünü görünce yanağımın içini dişledim. Bu kız sinirlenince çok komik görünüyordu. "Düşmemek için birlikte hareket edelim diyorum." Dedi.
-"Tamam ama benim ellerim hep böyle havada mı kalıcak? Ben de sarılsaydım. Böyle sanki titanikde ki gibi oluyor!"
-"Ha ha! Çok komik. Susta bi çıkalım hadi! Bir iki üç!" Dedi ve aynı anda küvetten çıktık. Yerler biraz ıslandığı için ayağımız kaydı ve dengemizi kaybettik ama toparlanıp yürüdük. Kapının oraya gelince durdu.
-"Bornozu eline al ve benim arkama doğru getir."
-"İstersen giyindirebilirim de!!"
-"Çok konuşmada al şu bornozu!" Dedi ben de bornozu arkasından geçirerek iki elimle tuttum sonra üzerine doğru bıraktım. Ellerini bedenimden çekerek yüzüme baka baka kollarından geçirdi
-"Bak orda bir şey var!" Dedi çocuk kandırır gibi. Ben de onun gösterdiği yere bakarak bornozu rahat giyinmesi için fırsat verdim. Benden biraz uzaklaşıp önünü kapattı.
-"ee orda bir şey yok ki!" Dedim sanki kanmışım gibi. Yüzüme bakıp gülümsedi. Gülüşünü görünce kalp ritmimde yine bir değişme oldu. Yutkundum boğazımdaki kuruluğun geçmesi için. Saniyelik bir şeydi ama duygu karmaşası yaşadım. Hemen odaya doğru fırladı. Ben de pantolonumu giyinip gömleğimi elime aldım. Odaya girip ona doğru döndüm. Paniklemiş bir şekilde bornozun önünü sımsıkı tutuyordu. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Elimi saçlarıma götürüp karıştırdım.
-"Bana bunu neden yapıyorsun?" Dedi. Sesi ağlamaklı çıkıyordu ve titriyordu. Yüzüne dikkatlice baktım. Yüzü bana geçmişimi hatırlatıyordu, sevdiğim anılarımı. Bir yandan da hatırlamak istemediğim anılarımı! Kendimi toparlayıp vücudumu dikleştirdim, kaşlarımı çattım.
-"Üşüteceksin! Bir an önce üstünü giy!" Dedim. Bana 'sana inanamıyorum' dermiş gibi baktı. Başka bir şey demeden arkamı döndüm ve odadan çıktım. Kapıyı kapattıktan sonra elim kapı kolunun üzerinde öylece bekledim. Bu kız neden bana anılarımı hatırlatıyordu bilmiyorum. Ona bakınca hüzün ve neşeyi bir arada görebiliyordum ve bu bazen beni kızdıracak derecede hoşuma gidiyordu. Kapıyı kilitledim, elimi kapının kolundan çekip yürümeye başladım.
Yürürken gömleği üzerimden geçirip düğmelerini yukarıdan aşağıya ilikledim. Hızlıca merdivenlerden aşağıya indim. Dış kapıyı açıp kendimi dışarı attım. Etrafa baktım.
-"Sen! Odanın kapısından ayrılma. Git hemen! Bir şey olursada haber ver."
-"Emredersiniz efendim!" Dedi karşımda duran ve neredeyse benden beş santim uzun olan koruma. Hemen yanımdan ayrılıp yukarıya doğru çıktı. Ben de diğer korumalara bakıp arabaya bindim. Ellerimi direksiyona koydum. Bir an asyanın gözleri geldi gözlerimin önüne. Kafamı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Arabayı çalıştırıp hızlıca oradan uzaklaştım. Yolda giderken söylediği cümle aklımda yankılanıyordu.
'Bana bunu neden yapıyorsun?'
Dikiz aynasına baktım sonra tekrar yola döndüm. Derin bir nefes alarak elimle direksiyona vurdum. Ben neden yapıyordum bunları? Bu kıza neden yapıyordum? Ne istiyordum bu kızdan? 'Ne? Ne? Ne?' Dedim kendi kendime arabanın içinde bağırıyordum resmen. Ne istiyorum ben, ne istiyorum?
Kafamı direksiyona eğdim. Yine derin bir nefes çektim ciğerlerime ve başımı kaldırdım. Bazen kendime bile inanamıyordum. Bunları yapacak adam değildim ben!
Altı senedir hiç bir şey umrumda değildi benim. Sadece kendimi ve şirketimi düşünürdüm. Bir kaç kuralımdan başka bir şeyim yoktu. Bu kız geldiğinden beri kuralda kalmadı akılda kalmadı.
Düşünmeden ve planlamadan hareket ediyordum bir kaç seferdir. Hele o çocukla yakınlaştığı zamanlarda neden sinirleniyordum bilmiyorum. Bu onun işiydi. Biz istiyorduk müşterilerle ilgilenmelerini. Ama o çocuğa bakışı, gülüşü beni çok sinirlendiriyordu. Bu yüzden bir kaç sefer konuşmaya çağırdım. Otelde o çocuğu korumak için önüme atlaması ve onu sevdiğini haykırması benim delirdiğim andı. Neden delirdim bilmiyorum. Onun birisini sevmesi birisine aşık olması beni delirtmişti bu yüzden ona vurduğumda gözüm görmemişti. Ağzımdan çıkanlarada hakim olamamıştım. Ona sen benimsin dedim sonra düzelttim çünkü o sadece bir maldı benim için. Öyle olmalıydı. Benim dükkanımda çalışan birisiydi ve başka bir şey olamazdı. Sahil kenarına geldiğimde arabayı durdurdum. Başımı koltuğa yaslanıp gözlerimi kapattım. Nefes almalıydım. Arabadan çıktım ve kaputun üzerine oturdum. Cebimden sigaramı çıkarttım. Bir tane dal alıp yaktım. Derin bir nefes çekerek beynimin uyuşmasını sağladım. Fazla içmesemde bir şey düşünmemek için ardarda yaktığım olurdu. Beynim uyuşurdu ve bir şey düşünmezdim.
Sigara yavaş yavaş etkisini gösterirken gözlerimi kapattım. Derin bir nefes daha çektim ciğerlerime. Asya'nın gözleri yine geldi gözlerimin önüne. Gözlerimi açtım. Dumanı başımı yukarı kaldırarak gökyüzüne üfledim. Gecenin karanlığında dağılan dumanla beraber asyanında gözleri dağılıyordu yavaş yavaş.
Sigaranın sonuna gelirken etrafa baktım. İstanbul'un eşsiz; karanlıkta bile parlayan ve büyüleyen güzelliğine.
İstanbul'la asya birbirlerine benziyorlardı. Karanlıkta bile saflık ve temizliklerini kaybetmeden parlıyorlardı. Büyülüyorlardı insanları...
Sigara da işe yaramamıştı. Düşüncelerimden arınamamıştım. Bu yüzden arabaya binip club'e gittim. Burada bir kaç kadeh içip düşüncelerimden kurtulmalıydım. Asyadan kurtulmalıydım...

Umarım beğenmişsinizdir. Ben hikayeyi yazarken ilk bu bölümü yazmıştım. Kurgu böyle başladı. Yorumlarınızı ve votelerinizi unutmayın:) inşallah bu bölüme çok vote gelir! Amin ♡♡

Büyük Patron (y-a)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin