-"Rıfat?" dedim. Sesim hem şaşkın hem de titrek çıkmıştı.
Bu adamın burada ne işi vardı? Nasıl gelmişti buraya?
Gözbebeklerimin büyüdüğünü hissettim. Meryem yerde yatıyordu bu yüzden dizimin üzerine oturmuştum. Ona bakarak ayağa kalktım,
-"Sen! senin ne işin var burada?"
Lanet olsun, engel olamıyordum titrememe. Kaşlarımı çattım
-"Beni özledin mi Bebeğim? ben seni çok özledim!" dedi bir adım atarken, bende bir adım geriledim.
Çok yavaş hareket ediyordu. Ani bir hareketinde ne yapacağımı düşünüyordum. Sadece gözlerimle etrafı kontrol ettim, bir şey geçse elime fırlatacaktım ya da bağıracaktım. Herhalde sesimi duyarlardı.
-"Ne istiyorsun?" Dedim. Nefesimi çok rahat duyabiliyordum. Niye bu kadar korkuyordum ki?
-"Sen çok iyi biliyorsun aslında! Seni, İntikamı..." dedi. Kaşlarımı daha ne kadar çatabilirdim bilmiyorum?
-" Ne saçmalıyorsun? Ne İntikamı? yaptıklarının cezasını çektin. Benimle ne alakası var? Uzak dur benden!"
-" Hadi ama bebeğim zorluk çıkarma istersen." Dedi. Beni duymuyor gibiydi, kendi kendine konuşuyordu.
Ciddiydi ve benim buradan kaçmam gerekiyordu. Bir anlık dalgınlığından yararlanıp arkamı döndüm ve kapıya doğru koştum.
Kapı koluna yaklaştığımda beni arkadan yakaladı ve ağzına bir bez parçası bastırdı. Bu kokuyu tanıyordum, en son hatırladığım beni buraya getirdikleriydi ve şimdi yine aynı koku ve bu sefer daha da kötü durumdaydım.
Meryem'in anlattıkları gelince aklıma, korkum daha da arttı.
Çırpınmaya hatta bağırmaya çalıştım. Koklamamak için nefes almıyordum ama nafile idi!
Ağır koku artık beynimin uyuşmasına ve bilincimin kaybına yol açıyordu. Etraf dönmeye ve kararmaya başlamıştı.
Artık elimi kontrol edemiyordum. Bir et yığını gibi kollarının arasına düştüm. Gitgide karanlığa büründü tüm gördüklerim.
Aklımdan tek bir cümle geçiyordu; 'Allah'ım bana yardım et!'
*****
Gözlerimi yavaş yavaş açmaya başladım. Sallanıyordum, tam olarak kestiremiyordum ama sanırım birinin sırtındaydım.Ben, birinin sırtında? Ben kimin sırtındaydım?
Hala bilincim yerinde değildi, bu yüzden algılayamıyordum.
Ama beni omzuna almıştı, yürüyordu. Ellerim bağlı değildi. O, yürüdükçe sağa sola sallanıyordum.
Saçlarım yüzüme doğru gelmişti. Kendimi bitkin hissediyordum. Kendime gelmeye çalıştım ama olmadı. Gözlerimi kaç kere kapatıp açtım bilmiyorum!
Bir kapı açıldı, sonra ışık yandı. Girdiğimiz yer yatak odasına benziyordu. Hemen gözlerimi kapatdım, belki hala baygın olduğumu düşünürdü.
Beni yumuşak bir yere fırlattı. Kafam sarsılınca istemsiz kaşlarımı çattım ama çok belli etmemeye çalıştım.
Başımda durduğunu hissettim, korkudan tüm vücudum titremişti. Ayak sesleri benden uazklaştığını söylüyordu sonra da kapının kapanmasını duydum.
Tek gözümü açıp baktım yoktu, bu sefer iki gözümü birden açtım ve ayağa kalkmaya çalıştım.
Hala başım dönüyordu kendimi biraz toparlayarak, yataktan kalktım. Otel odasına benziyordu, odayı incelemeyi kesip 'nasıl kurtulurum' diye düşünmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Patron (y-a)
Teen FictionAilesini kaybeden bir kızdır Asya. Boşa kaybedilmiş iki senenin ardından yeniden hayata tutunmaya çalışmaktadır. Ama izin vermezler eskiye dönmesini ve karşısına hayatı boyunca nefret edeceği birisi çıkar Yetkin! Peki Asya gerçektende hayatı boyunc...