Yalnız Kuş

550 77 35
                                    

Senin gökyüzünde benim yerim yoktu

Kuru dallarında kanatlarım kırılıp koptu

Senin toprağında benim evim yoktu

Kader ayrı sondu, yazdığı son hikâye buydu

Yanlış yerde geziyor bu kuş

Bu yüzden yalnız uçuyor bu kuş...

-

Rüya taksiden inip mekanda beklemeyi sürdürdüğünde şık bir kafeye gelmişti Çengelköy civarında. Tam olarak Çınaraltı gibi nostaljik bir mekan istemişti. Nişantaşı,Bebek ya da Etiler sahillerinde değil de..

Işıl'ın burada daha çok rahat edeceğini hissetmişti Rüya içgüdüsel olarak.

Sanki güzelliği kuytu bir kapalı kutuydu. Kimseler görmesin istiyordu kız. Işıl ne denli güzel olduğunu biliyor muydu bilmiyordu ama bunu bilmeye de ihtiyacı yok gibiydi. Sanki güzellik bir lokmalık tatlıydı ve tıka basa doluydu midesi Işıl'ın. Bir ısırığa daha ihtiyaç duymuyor gibiydi,hatta bundan pekala uzak bir halde duruyor gibiydi.

O gün üzerine ince transparan beyaz bir gömlek ve siyah dar bir mini etek giymiş olan Rüya saçlarını sıkıca tepeden topuz yaptığı için fazla resmi hissediyordu kendini. O nedenle saçlarını açıp omuzlarına savurmuş sonra şampuan kokusu gelen saçlarını koklayıp kendi kendine sırıtmıştı.

Tamam,bütün kızların ortak hissi ; saçtan gelen şampuan kokusu varken mutlu hissedebilmek!

Taksiden inerek bilmediği mekana doğru adımlayan Işıl uzun kahverengi saçlarını at kuyruğu bağlamış üzerine ise kot bir pantolon ve...Salaş bir tişört geçirmişti. Hatta yüzünden makyajın zerresi bile yoktu.

Ki gözleri çökük ve mor görünüyordu bariz. Uykusuzluk yeni bir gelin için iyi değildi.

Ama zaten Rüya da tam bunun için özellikle gelin adayıyla görüşmek istemişti.

"Merhaba Işıl Hanım.."dedi Rüya elini uzatıp kıza tebessüm ederken onun solgun renksiz pembelerine bakınıp.

"Merhaba..Ama hanım..Demesek?"diye yutkundu kız minnetle.

Beraber denize karşı oturdukları ve sandalların,gemilerin geçişini izledikleri mekanda iki kahve sipariş ettiklerinde huzursuzca yutkundu Işıl.

"Aramızda sadece üç dört yaş var."dedi Rüya yutkunup. "Ben aşkın yaşının olduğunu hiç düşünmedim. Kimi çocukluk aşkını bulur,kimi...Yaşlılıkta bulur. Yani. Lütfen beni ve sözlerimi yanlış anlamayın Işıl Hanım. Belki ben saçmalıyorumdur ama ben de bir kadınım."

Işıl anlamamış bir ifadeyle izlerken Rüya derin bir nefes verip bir sigara ateşledi kendine. "Alır mıydınız?"

"Denemedim hiç ama.."dedi Işıl pakete uzanıp. "Sanırım.."

Kızın uzattığı dalla beraber kahveleri yudumlarken Rüya dudaklarını ısırdı ve mavilerini,gökle deniz kadar mavilerini,kıza dikti.

"Bak Işıl. Ben bu mesleği yapıyorum ama her şeyden önce...Yani benim çalışmaya pek ihtiyacım da yok. Ben sadece hayallerimi yaşatmak ve birilerinin hayallerini yaşatmak istiyorum."diye fısıldadı Rüya. "Adım gibi Rüya olmak istiyorum herkesin hayatında. Bu sözlerimi siz saçma bulacaksınız ama...İlk defa bir düğünün planlaması bana rüyadan çok uzak geliyor."

"Dinliyorum."dedi Işıl merakla.

"Ben de bir kadınım."dedi Rüya dudaklarını ısırıp. "Uzun vadede evlilik fikri olmayan bir kadınım. Hatta belki de..O adamı hiç bulamayacağını düşünen bir kadınım. Ama her genç kadın ...Hatta her kız çocuğu gibi düğün gününü en az bir kere hayal etmiş biriyim ben de."

"Ben..."dedi Işık yutkunup.

"Ben nedense on yedi yaşın bir gecede on sekize çevrilmesinin."diye fısıldadı Rüya. "Evlilik için mantıklı bir yaş olduğunu düşünmüyorum."

"Ben de.."

"Gerçekten aşık olduğunda yaşın önemi yok ama.."dedi Rüya derin bir nefesle. "Of sikerler! Dayanamayacağım. Yanındaki adamın...Yani..Babanızla yaşıt bir adam ve sizin çok küçük olmanız bana hoş gelmedi. Tabi ki yaş bir kıstas değil ama böyle genç kadınlar daha olgun adamlarla evlendiğinde genelde gözleri içi gülerek gelir.Siz sanki."

"Silah zoru?"dedi buruk bir gülüşle Işıl. "Sanırım..Evet."

"Oh.."dedi Rüya göğsünü tuttup. "Yine şu çatlak kadınlar gibi beni damattan kıskanırsınız da fesatlık ediyorum sanarsınız diye endişelendim ama.."

"Ben..Abimin kumar borcu için."dedi Işıl omuz silkip. "Aslında Melih Bey'e bir evlat vermek üzere evlilik yapıyorum. Ama sorun değil. Rızam var. Melih Bey bana kötü bir şey yapmadı. Kötü bir adam da değil. Sadece aşk yok. Zorlama var ama...Rızam var yine de. Çünkü .."

"Çünkü zorlama demek senin için başına silah dayanması ya da kolundan sürüklenmek demek mi ?"dedi Rüya tersçe.

"Zorlama demek baba evinde.."diye fısıldadı Işıl. "Yediğin her lokmanın sayılması ve o lokmaların itinayla kursağına dizilmesi sanatıdır sevgili Rüya."

Kadehlerce AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin